- Kategori
- Futbol
Finalin Adı: GS-FB

2009-10 sezonundan itibaren Ziraat Türkiye Kupası adı ile oynanmakta olan Türkiye’nin Kupası'nın 53’üncü yılında finalin adı büyük sürprizler olmazsa belli oldu. Yarı final ilk maçları Rize ve Konya’da tamamlandı.
Türkiye’nin Kupasını 16 kez kazanan G.Saray en kötü sezonlarından birinde gediklisi olduğu finale adını yazdırdı. Hamza hocayı gönderdiğinden beri huzuru ve başarıyı bulamayan G.Saray Rize’de ummadığı bir ortam ve rakip buldu. Tarihinin en önemli maçlarından birine çıkan Çaykur Rizespor’a anlaşılan taraftar ve şehir inanmamış ki trübünler boş kaldı. Bizim için başarı nedir anlamakta güçlük çekiyorum.
Temposuz ve pozisyonu bol olan maça hakem hataları damga vurdu. Hakem Ali Palabıyık temposuz ve kalitesi düşük maçta gösterdiği kırmızı kartlarda hatalıydı. Makiadi ile Yasin’in pozisyonunda ikili mücadele vardı ve maalasef gücü yetmeyip yerde kalandan yana tercihini kullandı. Hakan Balta ise son adamdı ama topa müdahele eden kendisi idi. İlave hakemler ne işe yarar. Sayılmayan Rizespor golünde ise doğru karar verdi.
Her iki hoca da kadro tercihleri ve diziliş olarak hatalar yaptılar. Riekerink’in bu düzeyde takım çalıştıracak seviyede olmadığını anladık da Hikmet hocaya ne demeli. G.Saray’ın üzerine giden her takımın pozisyon bulmakta zorlanmadığını futboldan anlamayanlar bile biliyor. Oysa hoca rakibi kendi sahasında rakibe baskı bile yapmadan bekledi. Sadece solda oynayan Iraklı Durgham ile bindirmeler yaparak etkili olmaya çalıştılar. Maçın 1’inci dakikasında 3’e 1 yakaladıkları pozisyonu cömertçe harcadılar. Türk futbolunun temel saha içi sorunlarından son pas sorunu burada da kendini gösterdi. Çalışarak aşılacak temel sorunlar üzerinde hocalarımız ne kadar çalışma yaptırıyorlar. Hikmet hoca Kweuke’nin yokluğunu sezonun ikinci yarısında ve bu maçta hissetti. Zira Kweuke ile ilk devrede 24 puan toplayan takım Kweuke’siz sadece 1 galibiyet ve 7 puan topladı. G.Saray 10 kişi kaldıktan sonra doğru oyuncu değişiklikleri ile iyi baskı kuran ev sahibi golü bulsa da maçı çeviremedi. Hikmet hocam korkunun ecele faydası yok. Maçı bitirdiğin kadro ile başlamalıydın.
G.Saray ise bildiğimiz gibi. Değişen bir şey yok. Takım oyunu diye bir şey yok. Sahada şimdiden sezonu bitirmiş oyuncular var. Konsantrasyonu kaybolmuş Podolski sanki buralarda değil. Umarım attığı müthiş gol ile kendine gelir. İlk yarı Emre ve Yasin ile etkili oldular. Buldukları ilk iki golde asistler güzeldi. Sakatlıklar ve cezalar nedeniyle kadro tercihi ve dizilişler anlaşılabilir. Muslera ve özellikle Koray sahanın en iyileriydi. Kötünün iyisi kazandı.
Günün ikinci maçı ise Konya Torku Arena’da oynandı. Bir yanda Ocak ayından beri Avrupa’da yenilgi yüzü görmeyen iki takımdan (Ajax) biri olan Konyaspor, diğer yanda ise çalkantılı bir dönem geçiren F.Bahçe. Torku Arena yine tıklım tıklım doluydu. Helal olsun Konya.
İlk maça göre daha kaliteli ve tempolu bir maç oldu. Maça her iki takımda oyunlarını rakiplerine kabul ettirmeye çalışarak başladılar. Ceza sahası içinde Abdoulaye Ba’nın Rangelov’a attığı firsek faul ve dolayısıyla penaltıydı. Dediğimiz gibi ilave hakemler ne işe yarar. Volkan, Türkiye’nin en hızlı ve seri futbolcusu. Bu meziyetlerin karşılığını kalecinin de hatası ile gol yaparak aldı. Dış etkenlerden çok etkileniyor. Yaptığı hareketler psikolojik ve mental durumunun iyi olmadığını gösteriyor. F.Bahçe takım savunmasını iyi yapıyor. Kjaer ve Mehmet Topal müthiş oynadı. Nani ise hiç olmadığı oyunda attığı frikik golü müthişdi. Alper ve Volkan’nın süper oyunları F.Bahçe’ye turu getirdi. Pereira 3’lü defansif orta saha kurgusundan vazgeçmekte çok geç kalmış olabilir.
Konyaspor yine muhteşem seyircisinin desteği ile maça başladı. Onlarda değişen bir şey yok. Bildikleri futbolu sistemlerine sadık kalarak oynamaya çalışıyorlar. Hücum organizasyonları bilinçli ve çalışmanın ürünü. Sadece golcüler şansızlardı. Aykut hoca büyük takımlarda şanslarını deneyen fakat başarılı olamayan oyuncuları iyi harmanlamış ve motive etmiş. Kaleci Kaya ilk yarıda yediği gollerde hatalıydı. Kaleci tahmin yapmaz. Özellikle önceki maçlara göre savunmada çok hata yaptılar.
Kalitesi çok yüksek olmayan iki karşılaşma izledik. Bu maçların sadece formalite ibaret rövanşları kaldı. Finalin adı belli oldu. 2005 yılında Ribery’li G.Saray’ın 5-1 kazandığı maçın rövanşı bu seneye nasipmiş.