Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '14

 
Kategori
Anılar
 

Gül kız, annesine kuma olmuştu

Gül kız, annesine kuma olmuştu
 

Görsel alıntı


Sana Gül dediğimde henüz nebat bile değildin, rüzgârdan, kardan, esen yelden sakındım, Güneşin kavurucu sıcağından, yağmurdan, soğuktan, gölgenin engelinden korudum. Senin Gül olmanı ve gülmen için neler yaptım bir bilsen. Ben gülmediğim için senin Gül olmanı istedim, Senin gülmeni bekledim. Sende gülmedin beni de ağlattın. Yapraklara söyledim yerini dar etmesinler, Dikenlere kızdım etrafını çevirmesinler. 

Yapraklar merhametliydi, lakin dikenler insafsızdı yüreğimi, kanattı. Gül olmadın, açmadan bitti baharın Gül. Oysa ben hep senin gülmeni istedim. Benim gülmemeye ahtım, vahtım vardı, Yeminimi bozamazdım. Senin geleceğin için bozdum. Meğer sen Ahtın ve vahtın ötesinde yemin etmiş gibi. Gülmeden açmadan soldun.

Eskiye göre bir değişiklik var mı, yoksa biraz daha kötüye mi gidiyoruz?

Baharın Yağmuru hep Nisan'da yağar sanırdık. Oysa zaman merhametsiz, vakit insafsız oldu. Artık yağmurlar Mayıs'ta yağmaya başladı. Hüzünler, acılar azalır sanırdık, acılar ekmek, hüzünler katık oldu. Onlar olmadan biz, biz olmadan onlar yaşayamaz.

Üstü deri altı et ile kemikten oluşan insan bu kadar acılara, üzüntülere nasıl dayanıyor. Yüce Yaradan insanı öyle yaratmış ki içi kapalı bir kutu. Bu kutuya nice yalanlar, nice hileler, nice kirlilikler, nice hüzünler, nice dertler, çileler sığdırılmış. Kapalı kutunun içini kimse görmüyor, kimse bilmiyor ve içinde neler var kimse farkına varmıyor.

İşte bu nedenle görevde iken, gördüklerimizin, bildiklerimizin, duyduklarımızın bir kısmını yüreğimizde saklamaya mecburuz. Ancak zaman öyle merhametsiz, vakit öyle vicdansız ki her saat, her gün meydana gelen yeni olaylar karşısında, insan bazılarını yazmaya mecbur oluyor.

Geçmişte yaşanmış bu günün canavarlarını, yüzsüzlerini, yalancılarını, hile ve düzenbazlarını onurlandıran olayı birlikte okuyalım. 

Mağdur ve müşteki bir annenin heyet huzurunda kızına sarılıp yürek dağlayan sözleri. 

Eşimle birlikte Apartmanlarda temizlik işleri yapıyorduk. Eşim vefat edince Apartman temizlik işlerini bıraktım ev temizlik işlerine başlamıştım. Henüz Liseye yeni kaydı yapılmış kızımla birlikte köhne bir evde oturuyorduk.

Daha önce evlerinde temizlik yaptığım bir bayan aynı apartmanda oturan bir adamla evime geldiler evin anahtarını verdiler ve evde temizlik yapılacakmış dediler kabul ettim, Evin bekâr evi olduğu her haliyle belliydi. Temizlik işlerini bitirdim anahtarı evimize gelen bayana teslim ettim.

Birkaç ay sonra yine aynı eve temizlik için çağırdılar ancak o evi kabul etmedim. Aradan bir hafta geçti bu kez şahıs evime geldi kendisinin Müteahhit olduğunu oturduğumuz yerin sağlık yönünden sakıncalarının çokluğunu söyledi yeni yaptıkları binada kapı pencere takıldıktan sonra her hangi bir kira ödemeden oturabileceğimizi söyledi.

Kızımla birlikte tahminlerin ötesinde sevindik. Yeni yerimize taşındık, kızım arkadaşları ile eve gelirken seviniyor. Aradan bir iki ay geçti adam bu kez yeni evimize geldi. Bu kez kızımın yanında bana evlenme teklif etti, Bütün hayalim kızımı okutmaktı.

Evli olduğunu ancak boşanma davası açtığını hatta boşanma günü beni duruşmaya bile getirdi. Eşini gösterdi ( Bahse konu dava dosyası mahkemesinden getirildi, tetkik edildi iadesine karar verildi) Duruşma bitince yolda birlikte yürürken eşinin benden daha güzel, daha modern olduğunu bir temizlikçi kadın için bu yaptıklarının çok fazla olduğunu ancak her şeye rağmen yine de güven duymadığımı söyledim.

Kurtulamadım adamdan. Dini nikâh kıyıldı evlendik. Adam işe gitmez öğlene kadar yatar. Ben kendim bir şeyler kazanayım diye temizlik işlerine devam ediyordum. Aradan yedi, sekiz ay geçmişti ki kızımın bana bakışılarının değiştiğini, aramızda sevgi ve saygı hatlarının daraldığını görüyordum.

Kızıma adamdan rahatsızlık duyuyorsan boşanayım. Bu evden başka yere gidelim diyordum ama kızım kabul etmiyordu. Sinirleniyordu, ters cevaplar veriyordu.

Adamdan hamile kaldım. Zaman doldu bir oğlum oldu, sevindik, ama kızım sevinmedi.

Oğlum henüz beş aylık iken bu kez kızım doğum yaptı bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Meğer çocuklarımız aynı canavar, aynı kocadanmış. Kızım kumam olmuştu haberim yoktu. Bir canavar kızım için benimle evlenmişti. İkimizin hayatını zehir etmişti. Yüreğimizde tedavisi imkânsız yaralar açmıştı.

Evet, yaşanmış anımız bitti.

Peki, Canavar ne oldu? diye soruyorsunuz. 

Canavar reşit olmayan mağdurenin Irz…. Geçmek, kız….. Bozmak suçlarından tutuklanmıştı, daha sonra tahliye edilmişti. Sonuçta mağdure ile resmi evlilik nedeniyle cezadan kurtulmuştu.  

Lise birinci sınıf öğrencisi Gül kız ne olmuştu? diye merak ediyorsunuz 

Gül kız Liseyi bitiremişti, Üniversitiye gidememişti, Gözleri yaşlı annenin hayalleri yıkılmıştı. Canavarı cezadan kurtarmak için kağıt üzerinde evlilik yapılmıştı. Lakin hiç bir zaman o hayal ettiği hanım olamamıştı.

Elbette kimsenin adını sanını yazamayız. İç dünyasında kirli emeller, plan ve projeler çizen kişi görünüşte insandı. Temelin bütün kolonları, duvarları, çatısı canavardı. 

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 

 

 

 

                                                                       

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..