Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Güne merhaba...

Umutlarımızla uyanırız ya her sabah. Gözlerimizi; umutlarımızın heyecanıyla açarız...Ve yüreğimizde, sevginin sıcaklığını hissederek başlarız yeni güne... Yüreğimizin sıcaklığında, umutlarımız yeşermeye başlar. Ve yeşeren umutlarımız, olumlu düşüncelerimizle kucaklaşır... Umutlarımızı, olumlu düşüncelerimizle harmanladığımız zaman; daha sıkı sarılırız hayata. Ve güne daha keyifli başlarız.

Güneşin, yakmasa da, ısıttığını hissederiz. Eğer hava kapalı ve bulut yüklüyse bizim için fark etmez. Bulut kümeleri canımızı sıkamaz; çünkü tüm yeni doğan bebekleri, minik pembe buluta benzetiriz... Yağmurun bereketini paylaşmak isteriz. Yağmurla kuraklığın son bulduğunu biliriz. Yağmurun ardından güneş gülümsediğinde, gökkuşağını seyrederiz. Yağmurlu, puslu havaları da severiz...

Deniz kenarında, minik taşların ve midye kabuklarının üzerinde yürüyebilmenin tadını biliriz. Martılar, çığlık çığlığa balıklara aşk şarkıları söylerken biz sakin sakin onları dinleriz...Soğuğa ve fırtınaya terkedilmiş balık ağlarının arasında dolaşan kedilerin, aç olduğunu fark ederiz. Ekmeğimizi bölüşüp kedilerin açlığını gideririz. Kedilerin mutlulukla mırıldanıp, ayaklarımıza başını sürterek teşekkür etmesini keyifle izleriz...

Başları dumanlı heybetli dağlarımızın, yamaçlarında açan dağ çiçeklerinin kokusunu duyumsarız. Bir dağın, öteki dağa sevda ve ayrılık türküleri ile seslendiğini fark ederiz. Yaylalarda otlayan sürülerin çobanlarını tanırız. Onun çaldığı kavalın yanık türkülerini dinleriz...

Kara tren sesi duyduğumuzda, istasyon hikayeleri gelir aklımıza. Her bir tren istasyonunda kavuşanları hayal ederiz. Ayrılanların kederiyle hüzünleniriz. Her ayrılığın, bir kavuşma olduğunu biliriz...Sonra yanık türküler mırıldanırız:

“ Uzayıp giden şu tren yolları.

Açılıp sarmayan yarin kolları...” diye. Kara trenin hüzün yüklü sesini, sevginin sıcaklığıyla yorumlarız. Kara tren öyküleriyle türküler çığırırız...

Biz, sevmeyi biliriz...Sevdikçe, sevginin çoğalacağını; sevgiyi üretmenin ne kadar kolay olduğunu biliriz...Arının bal üretmesi gibidir yüreğinizde sevgi üretmek; gümeç gümeç, petek petek... Tadabildiğimiz duyguların, sevgiye dönüşmesi; İpek böceğinin, dokumalara adını vermesi misali farklı bir öyküdür. Ve kelebek kanatlarının zarafetini taşır; sevgiyle dolu yürekler...

Yüreğinize izin verebilirseniz; sevebilirsiniz. Önce kendinizi. Sonra yanı başınızdakini. Daha sonra karşınızdakini. Etrafınızdakileri...İnsanları, hayvanları, ağaçları, doğayı...Siz dünyayı sevebilirsiniz aslında...Ah!...Güne severek başlamayı bir becerebilseniz...Güne sevgiyle “ merhaba...” demeyi bir kerecik de olsa bir deneseniz...

 
Toplam blog
: 161
: 735
Kayıt tarihi
: 26.01.08
 
 

1955 yılının, aydınlık Nisan sabahlarından birinde; 22 Nisan sabahı duyulmuş ilk avazlarım… Üsküdar ..