- Kategori
- Kent Yaşamı
Halk ekmek, halt etmek

"Bir dilim ekmek için kimlerin neler yapmak zorunda kaldıkları" bir şehirde yaşıyoruz. Bazılarının
"Bir dilim ekmek için kimlerin neler yapmak zorunda kaldıkları" bir şehirde yaşıyoruz. Bazılarının seçim, bazılarının geçim kaygısına düştüğü bir sürece girmiş bulunuyoruz.İstanbul'un, İstanbullunun alışık olduğu kuyruklar son zamanlarda daha da uzadı. Banka içleri, PTT girişleri, İETT durakları, fırın kuyrukları bitmez tükenmez enerjiye sahip insanlarla cıvıl cıvıl (!).
Şenlik ateşlerinin yakıldığı mahallerde zaman zaman bölücü terör yandaşları cirit atsa da izbe sokaklardan tecavüzcüler ve tinerciler eksik olmuyor.
Yaşamakla ölmenin kolkola yürüdüğü dünyanın önemli metropollerinden İstanbul'da emekliliğini bekleyen binlerce insan memleket özlemiyle yanıp tutuşuyor.
Uluslararası kriz bahane edilerek işinden gücünden atılanların ana avrat sövmeleri patronların kulaklarını tırmalıyor."Aç ve susuz mu kalsaydım!" diyerek hırsızlığa soyunanlar, apartman kavgalarında arabuluculuğa soyunmuş halde. Birilerinin bir kuyuya attığı taşı çıkarmak için ideologlar beyin fırtınası estiriyor. "İdeolojiler iflas etti" mantığıyla hereket eden siyasiler, meclis koridorlarında hemşehrilerini ağırlarken, "İstanbul'da nasıl kaçamak yapabilirim"in derdinde.
Yağmur, çamur, su , sel haberleriyle ekranlara kitlenen insanlar, açık kapılarını kilitlemekten uzak kalmış. Yan masadan gelen çayın şıkırtısıyla, market önünden geçerken gözünü kaçıran yaşlı amcalar, teyzeler yeni nesilden umudunu kesmiş gibi. Meydanlara birileri yine nutuk atmak için çıkacak ve bizler alkışlayacağız. Ekmek kuyruklarında yine sıra kavgası yaşanacak. Olanlar yine olacak, hatırlananlar yeniden unutulacak.Birilerinin yaptığıyla, diğer birilerinin yapamadığı şekillendirecek yine toplumu.Halk ekmek, ya da halt etmek.
Ekmeğimizi bile seçmek zorunda bırakanlara ne diyeceksiniz bu kez?