Hastalık tedavi ve iyileşme

Hastalık ve hastalarla ilgili gözlemlerim bu defa karşı taraftan. Şu aralar annem anjiyo olacağı için benim sıfatım da hasta yakını oluyor. Bu vesile ile olaylara farklı bir açıdan bakmayı deniyorum.

Öncelikle annem vasıtası ile insanın kendi kendisini nasıl hasta edip hastaneye düşürebildiğini gözlemledim. Ve yine şunu iyice anladım ki, karşı taraf iyileşmek istemiyorsa bir başkasının yapabileceği hiçbir şey yok. Şifa insanın kendi içinde şifacılar ancak o kişi isterlerse yardımcı olabilirler. Aksi takdirde kimse kimseyi iyileştiremez.

Hastalık; organizmada bir takım bozuklukların meydana gelmesi durumu ile sağlığın kaybolması olarak tanımlanıyor. Ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak uyumun bozulması da denilebilir. Hastalık aslında insana bir uyarıdır. İlk başta zihinde başlar, eğer o aşamada farkedilmezse bedene yansır ve artık ondan kaçış yoktur. Bu devrede tedavi olması şarttır.

Her tedavi olan iyileşebiliyor mu?

Her tedavi olan iyileşemiyor; hastalığının ona anlatmak istediği şeyi kavrayamamışsa ve aynı şekilde kendini hasta eden zihinsel yapıda yaşamaya devam ediyorsa hasta iyileşmiyor. Sadece bedene yansıyan kısmı tedavi ediliyor. Muhtemelen bir süre sonra hastalığı nüksediyor ya da bedenin başka bir yerinde başka bir arıza olarak ortaya çıkıyor. Hastalığın anlatmak istediği; yanlış yaşıyorsun, yanlış düşünüyorsun, yanlış besleniyorsun kendine çeki düzen vermezsen daha kötü olacak, daha ağır hastalanacaksın mesajıdır. Bu mesajı doğru algılayıp kendisine ve yaşantısına dikkat edip kendisini hasta eden ortam ve durumlardan kaçınanlar iyileşme yoluna girerler ve iyileşirler. Hastalık görevini başarı ile yerine getirmiş olur.. Bu açıdan bakıldığında hastalık bizim en iyi dostlarımızdan birisidir.

Bazı hastalar neden iyileşmek istemezler?

Bazı hastalar iyileşmek istemez çünkü hastalığının getirmiş olduğu avantajlar vardır. Bunlar tamamen bilinçaltındadırlar ve hasta kendisi farkında değildir. Bu faydalar çoğunlukla ilgi ve sevgidir. İnsanlar hasta olunca bütün akraba, eş dost arar sorar, ilgilenir; kişi bu şekilde tatmin olur. Daha önce görmemiş olduğu sevgiyi hastalığı sayesinde elde etmiş olur.

Bazı durumlarda ise, hasta olan kişiler hastalıkları ile odak noktası olmaktan gizli bir mutluluk duyarlar. Kendilerini önemli hissederler. Hatta hastanede kaldığım sürede benim hastalığım seninkinden daha kötü diye sevinen insanları da gördüm. Kimin hastalığı daha kötü ve ağırsa o daha önemli oluyordu..

Bütün bunlar bilinçli akılla düşünülüp yapılan şeyler olmadığı için, kabul ettirilmesi de oldukça zor oluyor.

Hastalığın seyrini hızlandıran bir diğer sebep ise; doktorların hastaya söylemiş oldukları sözler.

Yapılan araştırmalarda hastalığının ne olduğunu bilmeyenlerin, bilenlere göre çok daha hızlı iyileştiği saptanmış. Buna en iyi örnek olarak annemi gösterebilirim.

Annem hastalığını öğrendikten sonra hastalığının seyri hızlandı. Çünkü bütün dikkatini hastalığına vermeye başladı. Doktorlar; sen nasıl ayaktasın dediler diye yatağa düştü. İnsan beyni gerçekten çok muhteşem; neye inanırsa bedeni derhal o şekilde programlıyor