- Kategori
- Tiyatro
Hastayım ölüyorum

Bir süre önce aldığı bilgisayarı bozulan Erdil, tamir ettirmek için bilgisayarı arkadaşı Bilgiç’in "Bilgisayar Hastanesi"ne götürür.
Erdil: Vay Bilgiç, ne haber?
Bilgiç: Vay Erdil, hastamız mı var?
E: Öyle sayılır.
B: Ee, neyi var yavrucağın?
E: Valla nolsun, akşam biraz öksürdü. Sabaha karşı da ateşi çıktı. Hemen getireyim dedim?
B: Ne ateşi ya? Isınma mı yapıyor?
E: Ne bilim ben kardeşim bak diye getirdik işte. Ben bilsem evde yapardım zaten.
B: Anladım. O zaman hastayla başbaşa bırak beni.
E: Niye, utanıyor mu? Manyak mısın sen abi, bak şuna da götüreyim eve. İşim gücüm var.
B: Peki peki. Anlat bakalım, nasıl bozuldu?
E: Valla akşam eve alkollü geldim. Biraz tartıştık, kalbini kırdım heralde. Bozulmuş. B: Ne alkolü ya?
E: Lan oğlum ne bileyim ben. Sabah açtım baktım çalışmıyor.
B: Fişini falan kontrol ettin mi takılı mıydı?
E: Yok, benimki atom enerjisiyle çalıştığı için fiş takmam hiç.
B: Önce semptomları anlayıp sonra teşhis koyarız abicim. Öyle daldan dala olmaz bu işler. Hastayı bir tanıyalım değil mi?
E: Tanı tabi. İstersen akşam sekiz gibi gel bi yemeğe çıkar. Hani daha yakından tanırsınız birbirinizi. Hay Allah’ım ya!
B: Tamam tamam. Önce bir virüs taraması yapmam lazım.
E: Sen kazayla mı bilgisayarcı oldum oğlum? Çalışmayan bir bilgisayara nasıl virüs taraması yapacaksın?
B: Aklımı karıştırdın abicim. Sakin olalım, acele yok. Ciddi bir iş bu. Önce şu kasayı bir açalım bakalım içerde neler oluyor.
E(Gülerek): Aç bakalım. Belki damar tıkanıklığı falandır.
Bilgiç bilgisayarı açmaya çalışırken Erdil de dükkanı yani bilgisayar hastanesini gezer. Bu sırada köşede bir gitar görür ve eline alıp kurcalamaya başlar.
E: Bilgiç, bu ne?
B: Balta abicim. Arada odun kesmeye gidiyorum.
E: Vay espiri falan ha. Oğlum senin gitarla ne işin olur? Biri mi unuttu burada? (Gülerek)Yoksa hasta yakını falan mı?
B: Yok abicim, ben çalıyorum onu. Müzik kulağı varmış bende.
E: Ulan sen zurnayla davulun sesini ayırt edemezsin ne kulağı? Sendeki kulak eşekte de var.
B: Ayıp oluyor abicim ama.
E: Tamam tamam. Nerden çıktı bu gitar?
B: Müzisyen bir arkadaşım saati elli liradan ders veriyor abicim. Müzik kulağı var sende değerlendir dedi.
E: Var da bence kerizlik var hafif ama korkma tedavi edilir düzeyde. Oğlum saati elli liraden ders mi alınır? O fiyata ben İstanbul Senfoni’den hoca getiririm sana.
B: Öyle deme abicim çok yetenekli çocuk.
E: Belli yetenekli olduğu. Neyse, noldu bizim bilgisayar?
B: Abi sanırım hastayı kurtaramayacağız?
E: Niye? Kalp yetmezliği mi var? Allahım ya! Ne diyosun adam gibi konuş?
B: Vidası sıkışmış abi. Deminden beri uğraşıyorum kasa açılmıyor.
E: Bu mudur yani? Ver şu tornavidayı.
Erdil tornavidayı kaptığı gibi bütün vidaları söker.
E: Aha!
B: Abi ben ince işlerin adamıyım. Elektronik falan anlarsın ya.
E: Anlıyorum Bilgiç ve şu ince işleri biran önce yapmanı istiyorum. Bilgisayara ihtiyacım var.
B: Tamam tamam, bakalım şimdi.
Bilgiç bilgisayarı kurcaladıktan sonra birkaç parçayı çıkraıp takar.
B: Abicim çalışması lazım şimdi. Fişe takalım ve görelim.
Fişe takılan bilgisayar bir çalışma belirtisi göstermez.
E: Allah Allah. İç kanama mı acaba?
B: Yok böbrek yetmezliği. Allah’ım ya. Çekil şurdan.
Erdil tornavidayı eline alıp bilgisayarın içini kurcalar. On dakika sonra…
E: Tak bakalım fişi.
B: Abicim yanlış bir şey yaptıysan
E: Tak ulan şunu!
B: Bağırma canım takıyorum.
B: Ana çalıştı. Nasıl yaptın?
E: Aslında çok kolay bir çözümü vardı ama sırf için içini yesin diye söylememeyi düşünüyorum.
B: Ya ayıptır ama o kadar tamir ettik.
E: Ulan tamir ettim deme bari.
B: Peki nasıl yaptın anlat hadi?
E: Ulan ampül. O kadar çene yapana kadar fişin bağlantı kablosuna baksaydın yerinden çıkmış olduğunu anlardın.
B: Yok bilgisayar hastanesiymiş yok hastaymış. Ben de seni bir şey zannedip bilgisayar getirdim. Hadi ben kaçıyorum. Seni de müzik kulağınla baş başa bırakıyorum.