Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '11

 
Kategori
Deneme
 

Hayatı tatmak

Hayatı tatmak
 

Sahip olduğumuz ama bir türlü kullanamadığımız yeteneklerimiz vardır. Bir müzik aleti çalmak, resim yapmak, tiyatro ya da sinema sanatçısı olmak... vb. Ya fırsatımız olmaz ya vaktimiz. Bazen de paramız. Hepsi bir araya geldiğinde ise artık bunları yapmak istediğimizden emin olamayız.  

Hayat böyledir işte!  

Kaprisli bir sevgili gibi size sunduğu güzelliklere elinizi sürmenize izin vermez.  

Ve hayat geçip gider, biz de gideriz...  

Gerçekten de böyle midir? Zamansızlık, parasızlık mıdır aslında sorun? Olmadığını biliyoruz elbette. Ve sorunun "kendimiz" olduğunu da. Ve hatta kendi kendimize olan sevgisizliğimizin tüm sorunları yarattığını da.  

O kadar ki, küçük mutlulukları bile çok görürüz kendimize. Kırmızı bir ayakkabıyı, cıvıl cıvıl bir elbiseyi bir türlü yakıştıramayız. Kuytularımıza itiveririz duygularımızı. Kahkahayla gülmenin, karlarda yuvarlanmanın, yağmurda ıslanmanın, kırlarda koşmanın keyfini süremeyiz.  

Eşimizi, çocuklarımızı, annemizi, babamızı, arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi, sevgilimizi, yakınlarımızı, uzaktakileri, herkesi severiz.  

Ama kendimizi bir türlü sevemeyiz.  

İhtiyacı olan herkesin yardımına koşarken, kendimize yardım etmek hiç aklımıza gelmez. Gelse de erteleriz hep. Hayat sonsuzmuş gibi.  

İnsan kendisi için bir şey yapmıyorsa, kendine vakit ayıramıyorsa, arada sırada kendini şımartmıyorsa neden yaşıyordur?  

Hep merak ederim: Başkaları için yaşayıp sonunda kendimiz için ölmek midir yaşamak? Ve " Her canlı bir gün ölümü tadacaktır ama hayatı tatmayı kaç kişi başarır?"* 

* Mevlana  

 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..