Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '08

 
Kategori
İnançlar
 

Hayırlı bayramlar

İlk İnsan olarak bildirilen, Hz. Âdem, tek değil yanında Havva ile bildirilir. Kuran olsun, diğer kutsal kitaplar olsun, diğer öğretiler olsun, hepsinde aynı tema vardır. “Sevgi” Bu kelimeyi “Aşk” sözcüğünden ayrı tutmak gerek. Sevgi her şeye duyulabilir, aşk ise tek şeye.. Kalbi peygamber, sevgisiyle dolan kişi, Allah aşkıyla yanar. O nun rızası için, ondan gelen her şeyi sever. Gönlünde tavaf eder Kabeyi.

Hac; Uzak diyarlarda olan kişiler için, ulaşılmaz değildir aslında. Ne demişti, Allahın elçisi “Veda Haccında” ; “ Buradakiler, burada olmayanlara söylesin. Onlar içinde öyle birileri çıkar ki, burada olanlardan daha makbuldür. Hani, Nasreddin Hoca’ nın fıkrasındaki gibi. Anlatmak istediği, gülünecek bir şey değil, bir tebliğ görevidir insanın aslında. “BİLENLER, BİLMEYENLERE SÖYLESİN…!Yabana atılacak bir söz değildir bu. Kadın erkek ayırmadan, elçilik görevidir kişinin. İlle de Vahiy inmesi gerekmez. Güzellik, çirkinlik görecelidir ama iyilik kötülük, kendini bildirir kişiye. Bir kişiye zarar vermek istiyorsan, iftira atıyorsan, hakkını alıyorsan kötüsün. Bu kadar basit. Bunu düşünemeyen bir insan olamaz.

Ne yazık ki, insana nimet olarak verilen dünyada, hırs ve tamahkârlık yüzünden, kötüler daha makbul hale gelmiş. Bir insan çevresiyle uyumludur. Genetik kotlamaları, ona göre verilir. Bir din adamı olan Mendel, bezelyelerden yola çıkmıştır. Bir kabuk içinde oluşan tanelerin, birbirinden farklı olmaması gerekir. Tıpkı, zenci, Habeş, beyaz, sarı vb ırklar gibi. Bunların yapıları doğdukları çevreye göre uyumlu yaratılmıştır. Kendine sunulanla yetinmeyip, geliştirmeye çalışmadan, başka yöreleri, işgale kalkan, Kendi içinde uyumunu sağlayamayanlar, başka yerlerde, asalak yaşarlar. Servet mevki sahibi olsalar bile, genlerinden dolayı hasta mizaçlı olarak, mutsuz yaşarlar. Tıpkı, akraba evliliklerindeki, genetik uyuşmazlıktan dolayı, sakat çocuklar doğduğu gibi.

İnsanoğlu, elindekini iyi değerlendirebilseydi, gerçekten, yaratılışının nedenini idrak edebilseydi, dünyayı cehenneme çevirmezdi. Tarihte, savaşlar hep yağmacılık amaçlı yapılmış bence. Kendini geliştiren ülkelere, dostça yaşayan, birbirini kucaklayıp mutlu yaşayan köylere, hep baskınlarla çökertilip, büyümeleri önlenmiş. Çok büyüyenleri de sonra, Osmanlı gibi, başkalarının hakkına fazla girdikleri için de, yeniden daraltmış. Buna ekolojik, etnolojik, psikolojik vb ne tür bilimden bakarsam aynı neticeye varıyorum. Allahın işine karışılmaz..!

Hz. Âdemden Hz. Nuh A.S ye kadar, sil baştan olmamış. İnsanların azgınlıklarına müsaade edilip, tolerans tanınmış. Ve büyük tufan. Sadece bir yere has değil bu. “Ramayana”dan, Ajur-Veda’ lara, “Kalavela”vb kadar, hepsinde Tufan vardır. Kuranda bildirilen, Hz. Nuh! Un dönemidir. Nuh’ un bin yaşına kadar yaşadığı (999yıl) biliniyor. Hatta 100 yaşında çocuğu olduğu. Karısının üzerine çocuğu olmadığı için evlendiği gibi…

Genetik, bu yaşta birinin çocuğu olacağını nereye kadar doğrulayabilir? Kuranda;”Hz. Nuh, Ya rabbi, ben bu yaşa gelmişken nasıl çocuğum olabilir? Karımda acuzeyken(yaşlı). O zaman Nuh’u manada algılıyorum. Tufanı da, oğlunun suda boğulmasını da, kesilen koyunu da, , Ve ey insan diyorum, nefsini kurban et kes. En sevdiğin şeyler dünya malı olmasın. Hepsini bir sel alır gider. Geride kalan, sadece yaratanınla senin hesaplaşmandır.

Manide, bilmecede, gecede
Gündüzde, akşamda, gecede
Başta, sonda, evvelce de
Sevgi vardır, sevgi vardır

Yerlide, yabancıda elde
Tufanda, fırtınada, selde
İmbatta, meltemde, yelde
Sevgi vardır, sevgi vardır

Ferhat’la Şirin’de Leyla’da
Aslı’da Kerem’de Süheyla’da
Güneş’te Ay’da Dünya’da
Sevgi vardır, sevgi vardır
(Bir arkadaşımın mailinden alıntıdır.)


Yine yarım kaldı sözlerim, Allah için olunca , yorulmuyor gözlerim, hiç susmuyor kalemim.

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..