- Kategori
- Kitap
Herkesten bir şey öğrendim

Aristoteles'e göre insanoğlunun en nihai amacı mutluluktur. Tüm davranışlar ona ulaşmak içindir. Mutluluk amaçların amacıdır. Nihai amaca ulaşmada ise erdem en önemli rolü oynar. Bu düşünceye göre erdemli olmaksa ancak bilgi sahibi olmakla mümkündür.
Bu anlamda zamana tanıklık etmiş, iz bırakmış ( olumlu-olumsuz), farklılık yaratmış kişilerin yaşam serüvenlerini, kişisel tarihleri, deneyim, düşünce ve yaşanmışlıklarını anı, günlük, söyleşi, mektup, özyaşam öyküsü, yaşam öyküsü gibi kitaplar aracılığı ile okumak benim her zaman ilgimi daha fazla çekmiştir. Kitabın öznesi durumundaki kişiler bence çoğu zaman, bizi kuşatan fiziki ,sosyal ve manevi dünyanın bilgisine varmamızda aracı olurlar, farkındalık yaratırlar. Benzerlikleri ve farklılıklarıyla.
Emre Kongar 'ı bir bilim adamı, bir sosyal bilimci , bir yazar olarak hepimiz tanıyoruz. Bir de televizyonda Mehmet Barlas'la yaptığı "Yorum Farkı" isimli bir programdaki soğukkanlı, mantıklı, bilimsel farklı görüşleriyle.
O bir röportajında diyor ki; "Ben çok başarılı bir insan olduğumu düşünmüyorum.Ama çok mutlu bir insanım. Kendi yaşamımdan ve kendimden çok memnunum. Fevkalade mutluyum, hayatta beklediğim, amaç edindiğim hemen hemen her şeyi elde ettim. Seviyorum, seviliyorum, istediğim yaşam biçimini toplum tarafından fazla zorlanmakla birlikte sürdürebiliyorum" .
Tabii bunun bir sırrı varsa eğer, insan bunu da öğrenmek istiyor . Feridun Andaç'ın kaleminden Emre Kongar'la yaptığı "Herkesten bir şey öğrendim" isimli söyleşi kitabıyla işte bunun sırlarına biraz da olsa ışık tutmak mümkün.
Emre Kongar bu kitapta da “Bireysel açıdan aklımın erdiği, bilgimin eriştiği tüm yaşam zevklerini tatmış, bütün tatminlere erişmiş bir noktadayım. Öğrencilerimden, okurlarımdan, izleyicilerimden, çocuklarımdan, torunlarımdan öğrenmeye devam ediyorum… Çalışıyorum, okuyorum, yazıyorum, ders veriyorum…
Seviyorum, seviliyorum… Bunlardan büyük mutluluk olabilir mi?” demiş,
Böyle söyleyen bir insandan etkilenmemek ve gıpta etmemek mümkün mü ? Nihai amaca erişmiş birisi olarak onun yaşam süreçlerindeki deneyimlerini , nasıl bir ortamda yetiştiğini, tecrübe, bilgi ve birikimlerini okumak da o derece ilginç ve tatmin edici geldi bana.
Feridun Andaç, Emre Kongar la ilgili olarak "Biriktirerek yol alan biri" diyerek başlamış söyleşisine.
Hani kimi zaman "Yapı harcına bir kürek kum atamamış , yaşadıklarından da bir şey öğrenememiş, yazık..." dediğimiz kimseler vardır ya ! Eğitimi, mesleki kariyeri, sosyal konumu ve yaşına uymayacak şekilde davranıp, kendine ve çevresine zarar veren kişiler için. İşte o kişiler bence bildiklerini yaşamına aktaramamış kişilerdir.
Oysa Emre Kongar; insana, toplum, tarih, politika ve güncel olaylara işte o biriktirdiklerinin süzgeciyle bakan , biriktirdiği ve ürettiği bilgileri yaşamında uygulama başarısı göstermiş birisi . Bu nedenle mutlu, bu nedenle başarılı.
Kitap, Emre Kongar 'ın yaşam serüvenine, bilinmeyen yönlerine olduğu kadar, ülkemizin yakın tarihine , toplumsal, kültürel gelişimine de Emre Kongar'ın tanıklığında bir bakış aynı zamanda. Ama kitapta benim özellikle dikkatimi çeken bölümler onun özel yaşamına, aile yaşamına ,duygu ve düşünce dünyasına ait söyledikleriydi. Hayatı anlamak ve anlamlandırma sürecimize çok önemli katkılar bunlar. Yol gösterici, rota çizici. Çoğunun altını çizmişim.
Hayatı ; nesnel bakış açısını kaybetmeden, bilimsel çalışma alanı ekseninde, olaylara sistematik yaklaşarak ama aynı oranda da insani özelliklerin öne çıktığı, duygu dolu bir bakış açısıyla harmanlamayı başarmış Emre Kongar.
Bunu kitabın sonunda yer alan "Emre Kongar İçin Anahtar Sözcükler" bölümünde, bazı kavramların onun için ne anlama geldiğini kısacık cümlelerle özetlediği bölümden de anlayabiliyoruz.
Söyleşinin bir yerinde diyor ki ; " ...mutlu anlarımda mutlaka saate bakarım. Çünkü zamanın, sonsuzluk ve değişmezlik içerisindeki izafiliği, değeri sizin ona verdiğiniz önemdedir....bir şeyi beklerken zamana dikkat etmiyorum Güzel bir şeyi yaşarken ise zamana çok dikkat ediyorum"
" Bence tutkularının esiri olmak dengesizliktir, ben dengeli olmaya çalışan bir insanım. Dengeli olmayı seçtim, kendimi dengeli olmak biçiminde geliştirdim. Yani öfkelenmek, bağırmak, umutsuzluğa kapılmak, çılgınca sevinmek filan benim için dengesiz şeylerdir..."
"...Ben yarı şaka yarı ciddi her zaman şunu söylerim: Ev, iş ve eş değiştirmekten çok hoşlanmam.Çünkü hepsi beladır onların. Yazdığım için yani sürekli çalıştığım için, ev değiştirmeye kalkarsanız herşeyiniz alt üst olur; iş değiştirmek daha büyük travma, tabii eş değiştirmek de öyle"
" Benim kendimi ifade etmekte kullandığım bazı sloganlar vardır."Herkes hata yapar, adam olan bir defa yapar." Yani ben herkesin hata yapmasını kabul ederim, denetim yapan olarak, hoca olarak, insan, dost olarak; ama o hatanın tekrarlanması artık ayıp birşeydir.
" ... bugün her neysem; üretimimle, kimliğimle, kişiliğimle, hocalığımla, gazeteciğimle veya televizyondaki tartışmalarımla bütün bunların arkasında fevkalade normal vasat, iyimser, hiçbir yeteneği normalin üstünde olmayan bir insanım. Bunu özellikle gençlere mesaj olarak vermek istiyorum. Hiçbir özel yeteneğim yok, zeki değilim, müzik yapamam; mesela hergün jimnastik yaparım ama gayet kötüyüm bedeni hareketlerde. Bir tek şey var, sistematik çalışırım. Eğer bir insan sistematik çalışırsa mutlaka bir şey olur. Mutlaka ne olmak istiyorsa onu da olur...."
Tabi daha çok şeyler söylüyor Emre Kongar. Türkiye gündeminde öne çıkmış bazı şahsiyetler, olaylar, durumlar hakkındaki görüş ve düşünceleriyle, bazılarını rahatsız edebilecek keskinlikteki sözleriyle.
Ama dedim ya...Benim algımın seçiciliğinde, hemen aklıma geliverenler genel olarak hayata bakışını yansıtanlar üzerine. Onun eşine ,çocuklarına, torunlarına olan sevgisini, saygısını, onlarla olan iletişimini ve paylaşımlarını okurken duygusal dünyasının zenginliğinde ders çıkaracak ne çok şey buluyoruz.
"Herkesten bir şey öğrendim" diyor Emre Kongar. Onun bilim adamı olarak ürettiği bilgilerle, söyledikleri ve paylaştığı tecrübeleriyle biz de ondan çok şey öğreniyoruz.
Tijen Taşlı- İzmir