- Kategori
- Felsefe
Hissi zenginlik..

Soğuk savaş dönemlerinde bir ülkenin büyük bir ülke olduğunu; yüzölçümü büyüklüğünden, nufüs çoğunluğundan veya askeri gücün büyüklüğünden anlaşılırdı.
Yeni dünya düzeninde ekonomiyi de değerlendirme kapsamına aldığımız zaman, büyük ülke tanımlaması farklı bir boyutta değerlendirilmesi kaçınılmaz oluyor.
Günümüzde 'Büyük ülke' dediğimizde ilk akla gelen, o ülkenin sanayii potansiyeli, teknolojisi ve paralelinde gelişen kapital argumanlarını konuşuruz..
Kapitalin egemen olduğu dünyada, bir ülkede ne kadar hisse senetleri fazla miktardaysa o ülkeyi zengin ülke sayıyoruz.
Oysa bir ülkenin büyüklüğü hisse değil, hissi değerlerin zenginlikleriyle ölçülmelidir.
Duyguların öne çıktığı, yaratıcılığın ve hayal gücünün zirvede olduğu, paylaşma sevme saygı duyma realiteleri dorukta olan bir ülke düşünün.
Bir ülke düşünün ki, güzel sanatlarla yazarlar çizerlerle zengin.
Bir ülke düşünün ki, düşünen insanlar çoğunlukta.
Bir ülke düşünün ki, 'Önce insan' ilkesi en önde.
Bir ülke düşünün ki, insanlar 'sahip olmak 'için değil, 'olmak' için yaşıyorlar..
Bir ülke düşünün ki, insanlar insanları seviyor din dil ırk ayırmaksızın..
Bir ülke düşünün çok zengin, saydığım bu değerlerle..