- Kategori
- Mizah
İlk Cemile havaya düşmüş…

Adnan abi ile onun gariban yeğeni Erbil yine gazino da oturdular, çay içip sohbet ettiler. Laf lafı açtı. Kışın bu yıl çok sert geçtiğinden konuştular sonra laf dönüp dolaşıp, Cemre’lere geldi.. hani artık güya kış çıkmaya hazırlanıyor ya.. bakalım neler konuştular kendi aralarında:
- Adnan abi ilk Cemile havaya düşmüş, duydun mu?
- Oğlum Erbil, sen de hiç akıl yok mu? Sanki gökyüzü Cemile’lerle dolu; oradan habire aşağıya Cemile’ler atıyorlar. Sana öyle geliyor … Onun adı bir kere Cemile değil; Cemre…
İlki havaya düşer, bir hafta sonra Su’ya, ondan sonra da Toprağa düşer…
- Peki bu Cemile niçin havaya düşüyor Adnan abi..? Ben anlamadım. Bir anlamı var mı?
- Var… Havaya düşer ki, havayı ısıtsın… hani sen Cemile diyorsun ya, işte bu Cemile, ya da Cemre her hal ise; benim de kafamı fena halde karıştırıyorsun; bu mevsimde, işte Şubat’ın bugünlerinde havaya düşer ki, onu bir güzel sarsın sarmalasın… Onu ısıtsın. Yoksa deli kış ve onun yavrusu deli Şubat bir türlü gitmesini bilmez. Cemile işte yavaş yavaş önce havasına, sonra suyuna, sonra toprağına girer ki… Deli Kış’ın aklı biraz ısınsın, ondan sonra da nereyi bulursa bulsun çeksin gitsin…
-Yani bu işte te biraz hile var ha… Kış öyle uzadı mı… biraz da delilik filan yaptı mı onu da yumuşatmak, deliliğini almak için hemen sinesine bir güzel kadın koyuyorlar ha..! Vay anasını vay..?
- Yahu insanoğlunun burada ne işi var. Bu işler tabiatın kendi içinde dönüp duran, eğri büğrü işler… Bakma eğri büğrü dediğime… aslında her yıl aynı işler olur da, biz insanların her yıl ki yorumları değişebilir…
- Peki, Adnan abi… Bu Cemile hangi mahalleden gelme, sende adresi var midur?
- He vardur… alıp da kaçan mı? Ulan şu genç milleti nerede bir hanım adı görse hemen, deli olup, yollara düşer. Bre akılsız sana biraz önce Cemile diye birinin olmadığını; onun aslında “Cemre” olduğunu söylemedin mi?
- Söyledin Adnan abi… söyledin de, ne fark eder … Ha Cemile, ha Cemre… Gökten düşmüş değil midur? Ha yardım edelim haspaya, dedim ona… Kötü bir şey zannetme ha?
- Zannetmeyrum da; yine de bir hinoğlu hinlik var senin aklında gibime geliyor. Ha söyle bakalum Cemile’yi görsen nedeceksin?
-Adnan abi… Doğru söyle .. sen gördün mü?
- Söylemem!
- Abi sen söylemezsen ben nerden bilirim güzel mi, çirkin mi… Yaramaz mı... Akıllı mı? Hey Allahım .. Şimdi kafam takılmıştur daha..!
- Ah Erbil oğlum… senin aklın bir kere takılmıştır. Zannederim, Cemile’yi görür görmez evlenme teklif edeceksin…
- Adnan abi hiç belli mi olur… Bu kadar Abaza Abaza gezdik de, ne oldu ki… Bari evlenelim de anamız bir mürüvet görsün…!
- Ha gökten düşmüş Cemile’yle evleneceksin öyle mi?
-Ha gökyüzünden, ha yeryüzünden… Şimdiye kadar yeryüzü hurilerinden hiç yüz göremedik, bari gökyüzünden gelenden medet umalım; ne var bunda… Yani öyle zannediyorum…
- Oğlum Erbil, sen hiç akıllanmazsın… İşin gücün avarelik be .. Bir şey daha var ama, onu burada söylemekten imtina ederim…
- Adnan abi … O “imtina ederim…” ne demek… kötü bir şey söylediysen; bak kızarım ha… bunca yıllık dostluğumuz var, biliyorsun?
- Bunca yıllık dostluğumuz var da… Sen de bunca yıldır akılsızsız be oğlum… Sen “Cemre”yi “Cemile” yap… Sonra otur hayal kur… Yok gökten düşecekmiş… Adı Cemile olacakmış.. O da sana kısmet olacakmış… Bu kadar hayal, hiç kimse de bulunmaz; bana inan.
- Abi, attıkça sen atıyorsun; baksana ne diyorsun … bir Cemile havaya, ikinci Cemile suya, üçüncü Cemile toprağa düşecekmiş.. Ondan sonra yaz-bahar gelecekmiş. Şimdi Cemile ile baharın ne alakası var Allah aşkına…
- İşte senin bu kadar beynin olursa, olayları da böyle yorumlarsın. Bunlar insanoğlunun asırlardır, yaşaya yaşaya doğa olaylarına uydurduğu kılıflar. Eskiler Tanrı diye nice tabiat olaylarına tapmışlar... nice tabiat olaylarına da kılıf uydurmuşlar. Yoksa bunların hepsi hikaye ama.. Sen de hikaye içinde hikaye uyduruyorsun be evladım.
- Ne bilirim ben Adnan Abi, sen ne dersen ben inanıyorum. Sen demiyor musun, ben ne dersem doğrudur diye… O zaman düşünmeye ne lüzum var. Sen düşünürsün ben de uygularım.
- Sen böyle inanmaya devam et. Daha çok senin boynuna yuları takıp çekip götürürler. Sen daha çok gökten Cemile düşecek diye beklersin. Allah sana akıl versin Oğlum Erbil, bana da sabır…
Gene birbirlerine kızdılar ama onlar yakın akrabalar. Birbirlerine sonuna kadar kızgın kalacaklarına, küseceklerine hiç inanmam. Hele havalar ısınsın, yine gazino da denize karşı tatlı tatlı sohbet ederler; birbirlerine günün gerçeklerini anlatmaya çalışırlar. Ama anlamak kolay mı?