Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '14

 
Kategori
Öykü
 

İlk yağmur

Görmedi ilk anda; sadece kokusunu aldı; yağmur yağmaya başlamıştı. Masanın diğer tarafında oturan iki adamın yüzlerine anlamsız anlamsız bakmaya başladı. Koptu gitti ortamdan. Ayağa kalktı. Çıkmalıydı. Hem de hemen. O yağmur üzerine yağmalıydı! Adamlar karşılarındakinin, sohbetin ortasında böyle davranmasına hiç anlam veremeden kalakaldılar.

 

“Hayırdır?” diyebildi adamlardan biri kısık bir sesle ve zorla olduğu çok belli olan bir gülümsemeyle ama onu duyan yoktu.

 

Attı kendini dışarı. Üzerinde Erkan’ın çok sevdiği o mavi gömleği. “Kedicik” derdi Erkan ona hep...

“Kedicik, gün gelir beni kaybedersen, ölümümün ardından yağan ilk yağmurda benim için çık dışarı, yürü yürüyebildiğin kadar sokaklarda; düşen o ilk damlalarla ıslan; bir damla yağmur ol sen de, ak sokaklarında bu acımasız şehrin… Ha, bir de! Sen beni seviyor musun bakalım?”

 

“Ya sen deli misin? Seni tarifsiz, sınırsız, sonsuz seviyorum. Nefesim kesiliyor sen böyle saçma sapan konuşurken. Seni kaybedersem nasıl yaşarım bilmiyorum… N’olur bahsetme bu tür şeylerden…”

 

“Bak gözüm hep üzerinde olacak ha. O ilk yağmurda seni izliyor olacağım. Öyle ağla ki; yağmur bile saklayamasın yanağından benim için dökülen yaşları… Ancak o zaman inanırım beni çok sevdiğine…”

 

Aşağı inene kadar zaten zor tutmuştu gözyaşlarını; kapının önünde koyuverdi. Şiddetli başlayan yağmur bir anda sokakları boşaltmıştı. Bomboş sokaklarda kendi kendine konuşarak yürümeye başladı; 

 

“Ne kadar çok acı çektik be sevgilim… Bazen ne çok özeniyorum kolay, rahat, sorunsuz hayatı olan insanlara… Bizim için hep dimdik, çetrefilli bir yokuş olmak zorunda hayat. Hep, her şeyimizle mücadele ederek, çırpınarak, yıpranarak, dişimizle tırnağımızla tırmandığımız; her seferinde artık tükendiğimizi hissedip, sonrasında; elimizde kalanlarla bir şekilde yeniden zar zor bir düzen tutturduğumuz… Hasretleri, özlemeyi bile unutturacak, anlamsız kılacak kadar çetin ve acımasız. Lüks aslında bizim için sevmek, özlemek; anladım artık. Ah keşke bu kadar duyarlı insanlar olmasaydık. Herkesin derdiyle yanıp tutuşmasaydık. Dünyanın, insanlığın, yaşamın, dostlarımızın, çevremizin, toplumun her acısıyla acılanmasaydık. Yoruldum sevgilim, yoruldum. Hem de çok yoruldum. Omuzlarımdaki yükü kaldıramıyorum artık. Tükendim. N’olur al beni de artık yanına, ne olur…”

 

Bulutların kararttığı sokaklar koca bir şimşeğin çakmasıyla aydınlandı bir an. Artık yürüyecek hali kalmamıştı. Dizlerinin üzerine yığıldı kaldı kaldırımda. Yağmurun sesi hıçkırıklarının sesine, gözyaşları yağmur damlalarına karışıyordu… Ve dışarıdan bakıldığında, yüzünün tüm ıslaklığına, yağmurun tüm şiddetine rağmen yanağından süzülen kocaman gözyaşları fark ediliyordu. 

 

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..