Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '14

 
Kategori
Güncel
 

İngilizleri tatmin etmek için gerekirse Musul Sorunu'ndan fedakarlık yapacağız... (İsmet Paşa-1924)

İngilizleri tatmin etmek için gerekirse Musul Sorunu'ndan fedakarlık yapacağız... (İsmet Paşa-1924)
 

Misak-ı Milli hudutları içinde, bu çulsuzların yerleşmesine izin mi veriecek?


TÜRKİYE'NİN LOZAN KONFERANSI'NDAN ESAS BEKLEDİĞİ NEYDİ? BU BEKLENTİ İÇİNDE MUSUL'UN ALINMASI VAR MIYDI?

Bana göre, bu beklenti içinde, illa ki Musul'un alınması yoktu...

Lozan'da, İngiltere'nin, Türkiye'yi "barışı bozmakla" suçlayarak Musul Sorunu'nu Milletler Cemiyeti'ne havale etmesi karşısında, İsmet Paşa, 27 Ocak 1923 tarihli bir telgrafla durumu Ankara'ya bildirirken, "Ben Musul'dan feragat ederek barış aramak fikrindeyim"(1) diyordu.

Fahir Armaoğlu, İsmet Paşa'nın bu telgrafına ve içindeki düşüncesine Ankara'nın karşı geldiğine dair Lozan telgrafları arasında bir işarete rastlanmadığını yazmaktadır.

Türkiye'nin Lozan Konferansı'ndan beklediği, "ulusal bağımsızlığının tün dünya tarafından tanınması ve yeni bir Türkiye olarak, uluslararası siyasi ve hukuk ortamında kabul edilmesi" idi.

Bu konferans bunu onaylayacaktı. Türkiye'nin bütün gayretini bu genel amaca yoğunlaştırması, İtilaf Devletleri, özellikle de İngilizler tarafından çok iyi anlaşıldı. Türkiye'nin bu tavrı, Lord Curzon tarafından Türkiye aleyhine kullanıldı.

Türkiye'nin yeni bir devlet olarak tanınması karşılığında Türkiye'den ödünler koparılabilirdi...Bu ödünlerin başında da Musul geliyordu.

İngiltere haklı çıkmıştı...

Türkiye, Lozan Konferansı'nda, "bağımsızlığımız onaylansın da birkaç konu çözümsüz kalsa da olur" şeklinde bir izlenim verir gibiydi.

"Çözümsüz kalsa da olur" denen bu birkaç konu neydi?

Örneğin, "Musul ve Hatay'ın Misak-ı Milli hudutları dışında kalması ve Boğazlar üzerinde tam ve kesin bir egemenlik kurulamaması" gibi...

İngilizlerin Ankara'daki güvenilir kaynakları, Türk kamuoyunun ve Meclis'in, Musul'un İngiltere'ye bırakıldığı takdirde ayağa kalkacağını, fakat aynı kaynak, Türkiye'nin Musul için "savaşmayacağını" kaydetmiştir. Bu kaynağa göre, askeri birliklerin yaptığı yığınağın bir "blöf" gösterisinden ibaret olduğu rapor edilmiştir.

x    x    x

Burada bir parantez açayım ve "blöf" denen askeri yığınaktan söz edeyim biraz...

7 Ağustos 1924'de,  Hakkari'de, içinde İngiliz parmağı olan bir isyan çıkar. Hakkari Valisi Nesturiler tarafından esir alınır, jandarma komutanı ve bazı erler şehit edilir.

İsyanı bastırmakla görevlendirilen Cafer Tayyar Paşa, kendisine  isyanı bastırmak için talimat veren Mustafa Kemal'e şöyle der : İngilizler Musul Vilayetini Mütarekeden sonra bir oldubitti ile işgal etA.g.ytiler. Aynı hareketi ben de yapabilirim. Eğer bu hareket, hükümet politikasına uygun çıkarsa, Musul Vilayeti kazanılmış ve dava halledilmiş olur; aksi halde, tarihi sorumluluk benim olur. Siz de, "'komutan bu  hareketi hükümetin isteğine aykırı olarak yapmıştır. Kendisini divan-ı harbe verdik, sorumlu tutacağız" dersiniz ve işi yine politika ile halledersiniz. Mustafa Kemal de, Cafer Tayyar Paşa'ya cevaben aynen şöyle demiştir: "Zaten sizi, bu işi böyle yapacağınızı düşünerek seçtim. Bu rastgele bir komutanın başarabileceği bir iş değildir. Bu hususta sizden eminim."(2)

Bunun üzerine, Cafer Tayyar Paşa ,Mustafa Kemal'den harekat zamanı için kendisine bir işaret vermesini ister.

Ancak, Mustafa Kemal, beklenen işareti vermez. Cafer Tayyar Paşa, bunu şöyle aktarır : "...İşte bu hareket esansından, bana Ankara'dan en ufak bir işaret verilseydi, Musul Vilayeti'ni bir hafta; nihayet on gün içinde tamamnen işgal edebilirdim"(3)

Bu bence kaçırılmış bir fırsattı. Çünkü bu sıralarda İngiltere kamuoyunda İngiliz Hükümetine karşı  "askerlerimizin orada işi ne, boşu boşuna ölüyorlar" şeklinde bir tepki oluşmuştu. Yani, Musul'a yapacağımız bir harekata İngilizlerin karşı koyması oldukça zordu.

x     x     x

Şİmdi devam edelim..

...İlk elden kaynaklardan, Mustafa Kemal ile İsmet Paşa'nın seçilmiş gazetecilere Ankara'da bir açıklama yaparak, "batıcı" bir politika izleyeceklerini, başka bir deyişle, İngiltere'ye "dostça" davranacaklarını; Bunun Musul Sorunu'nun diplomasi metotları ile çözümlenebileceği demek olduğunu; eğer İngilizler katı davranmazlarsa uzlaşabileceklerini; Kerkük'ü isteyerek Musul'u Irak'a bırakabileceklerini söylemişlerdir. İsmet Paşa, ayrıca şunları söylemiştir: "İngilizleri tatmin etmek için gerekirse Musul Sorunu'ndan fedakarlık yapacağız. Vilayetin batı kesimlerinden vazgeçebiliriz. Fakat bu ödünleri tazminatsız vermeyiz. Büyük Asya Projemizin gerçekleşmesi için bu tazminat Musul'dab bin kere daha değerlidir.(4)

NOT : Bu konuda, bir kitap yazdım. Kitabımdan bazı alıntılar yaparak burada da üç blog yazdım. Kitabımı yazarken çok sayıda(100 kadar) yayın taraması yaptım...Musul konusunda edindiğim izlenimi, bloğumun birinci bölümünde belirttim.

O günde günümüze köprülerin altından çok sular aktı...Aktı ama, başlangıçta yapılan hatalar, günümüze kadar sürdü.

Zaman zaman, kimi bloglarımda şu sözü kullanırım: "Yığınakta yapılan hata, muharebe boyunca devam eder, süregelen harekatta kendini hep hissettirir."  Harekatın planlandığı gibi devam etmesi için, geriye dönüp hatasız bir yığınak yapılması gerekir. Bu da, harekat esnasında mümkün olmaz...

Türkiye'nin, yaptığı "en büyük yığınak hatası" haksız ve hukuksuz olarak bizden koparılan Musul'un Lozan'da ve sonraki dönemlerde çıkan fırsatları değerlendiremeyip elde edilememesidir...(Yararlanılamayan fırsatlar için, bu konuda yazdığım diğer bloglara bakılabilir)

Bütün bu olumsuzluklara rağmen ben umudumu kesmiş değilim...Bir gün gelecek, Kuzey Suriye ve Kuzey Irak(eski Musul Vilayeti), bir şekilde hudutlarımız içine katılacak ve Atatürk'ün içinde ulaşılamaması bir "ukde" olarak kalan Misak-ı Milli gerçekleşecektir.

PKK sorunu, Kürt Sorunu, Barış Süreci'nin bir anda sıfırlanması için, Türkiye jeopolitiğinin bir gereksinimi olan bu hedefe ulaşılmalıdır.

Barış içinde ya da savaşla...

 

cdenizkent

 

 -----------------------  :

(1) Fahir Armaoğlu, Lozan Konferansı ve Musul, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi, 1988, s.129

(12 Feridun Kandemir, Hatıraları ve Söylemedikleri ile Rauf Orbay, İstanbul : 1965, ss.121-122

(3) A.g.y.

(3) PRO.FO.371/10077. E. 3861/7/65(3.5.1924)(İngiliz arşivi)'den M. Kemal Öke, Musul ve Kürdistan Sorunu. Ankara: Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü, 1992, s.133

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..