Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '12

 
Kategori
İnternet
 

İnternet bağımlısı mısınız?

İnternet bağımlısı mısınız?
 

İnternet üzerinden oynanan oyunların bağımlısı haline gelmiş ergenlerin bilgisayar başında geçirdiği süre 10-12 saate kadar çıkabiliyor.


İnternet bağımlılığı rahatsızlığı (İBR) Ivan Goldberg tarafından 1995 yılında yerici bir şaka ile ortaya çıkan varsayımsal bir rahatsızlıktır. Goldberg'in bu esprili tanımı tanısı ilk olarak DSM-IV tarafından konulan nedensiz kumar rahatsızlığından esinlenmiştir.

İBR her ne kadar yerici bir şaka olarak ortaya çıkmışsa da maalesef bu olgunun günümüzde gerçek bir duruma karşılık geldiğini söylemek zorundayız.
İntenet hayatımıza girdiğinden beri eğlencemiz de oldu, evimizdeki ansiklopedilerin yerini alıp kütüphanemiz de, müzik setimizin, televizyonumuzun yerini aldı çoğu zaman ve en önemlisi bir çoğumuzun işi, geçim kaynağı  oldu. Ve hatta yaşam alanımız... Ancak bugünlerde 1995 teki espiri konusu gerçek olmuş durumda. İnternet resmen bir bağımlılık olarak kabul edilmiş durumda.
Daha önce uyuşturucu, alkol ve sigaraya yüklenen bir rol, şimdi ekranlarımızdan hayatımıza uzanarak bazılarımızı ele geçiriyor: İnternet bağımlılığı...
Ankara Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi (AMATEM) Uzmanı Doç. Dr. Tuncer Okay, internet bağımlılığının tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu söylüyor. İstanbul Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde internet bağımlılığı ile ilgili bir klinik açıldığını hatırlatan Okay, "10-12 saat boyunca internette gezinen, oyun oynayan veya sohbet eden insanlar var. Bunun sonuçları bazen ciddi sonuçlara yol açabiliyor. İnternet bağımlılığı için tedavi görenlerin hikayeleri çok çok ilginç..
 
Sık görüşmediğiniz bir tanıdığınızı ya da arkadaşınızı düşünün. Örnek bir baba ya da özenilecek kadar başarılı bir insan... Bir gün onun hayatının merkezinde internet olan bir bağımlı olduğunu duysanız ne düşünürsünüz? Herhalde ‘Herkes kadar’ der geçersiniz. Peki ya mesaisini bırakıp tüm zamanını buna harcadığını, sırf bu iş için bir ev tuttuğunu, evde sadece bir koltuk, bilgisayar ve internet bağlantısı olduğunu öğrenseniz. İşe gider gibi evden çıkarak bu gizli sığınağa koştuğuna, günlerini hatta bazen gecelerini bu ıssız evde yalnız başına bilgisayar başında geçirdiğine ihtimal verir misiniz...
 
 Nedir Bu İnternet Bağımlılığı?
 
İnternet bağımlılığı alkol yada uyuşturucu bağımlılığı, ilaç kullanımı ve kumar bağımlılığı  dahil bu tarz  patolojik bozukluklara benzer bir dürtü kontrol bozukluğu olarak tarif edilir. Bazı İnternet kullanıcılarının on-line arkadaşları ile bilgisayar ekranlarında iletişime geçip, etkileşim halinde olması duygusal  tepkiler geliştirmesine neden olabilir. Bu makul düzeyde kaldığında normal bir iletişim çeşididir. İnternet kullanıcılarının sohbet odaları, sosyal ağ siteleri, oyun sitelerinin kullanımı ile sosyalleşmek için girdiği bu çabalar başlangıçta zevk olabilir. Ancak tüm bu uygulamalar için sonsuz saat harcamaya başlamak, işte bu hastalık belirtisi olarak görülebilir.
 
BAĞIMLI MISINIZ?
 
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin Başhekim Doç Dr. Erhan Kurt, internet kullanımının ancak zararlı boyutlara oluşması halinde bağımlılıktan söz edebileceğini dile getiriyor. Doç Dr. Erhan Kurt, bağımlılığın kriterlerini şu şekilde sıralıyor:
 
İnternette geçirilen zaman gittikçe artar. Normal bir insanın bıkkınlık eşiğine karşı tolerans gelişir. Daha fazla kullanıma doğru gider.
 
Yoksunluk duygusu yıkıcıdır. Online olamazsa gerginlik, uykusuzluk ve öfke gözlenir.
 
Tasarlanandan fazla kullanım görülür. Oysa başına geçerken 1-2 saat diye tasarlanır. Sabahlamaya kadar gider.

Boşa giden çabalar hayatın bir parçası haline gelir. İnsanın kendine yaptığı telkinler başarısız olur.

İşlevsellik bozulmaya başlar. Normal hayatını sürdüremez. Evini, işini ihmal eder.

Bedensel ve psikolojik zararlarına rağmen kullanım sürer.

Etkileri nelerdir?
 
Kişisel, aile, akademik, mali ve diğer bağımlılıklar, karakteristik, mesleki sorunlar internet bağımlılığının sonuçları arasında yer alıyor. Gerçek ilişki bozuklukları İnternet aşırı kullanımı sonucu kesintiye uğar. İnternet bağımlılığından muzdarip kişiler, soliter inzivaya daha fazla zaman harcarlar.Hayatlarında gerçek insanlarla daha az zaman iletişim halindedirler ve genellikle sosyal beceriksiz olarak görülmektedir. Argümanlar on-line harcanan zamanı hacmine bağlı olarak meydana gelebilir.
 
İnternet bağımlılığı olanlar, bazı on-line kimlikler yaratırlar ve kendi kimliklerini değiştirmek ve kendisi dışında birisi taklit edebilmek onlara sahip olmadıkları özgüveni sağlar. Ve  Bu tür olumsuz benlik kavramları depresyon ve anksiyete klinik sorunlara yol açar. Ya da bu bozukluklar sonucu İnternet bağımlılığı da oluşmuş olabilir. Bu konuda uzman yardımı almak önemlidir.
 
İnternet bağımlılığını bırakma girişiminde birçok kişi: öfke, depresyon, kabartma ruh hali, anksiyete, korku, sinirlilik, üzüntü, yalnızlık, can sıkıntısı, huzursuzluk, erteleme, ve mide sorunları, kuru göz, sırt ağrısı, şiddetli baş ağrısı, yeme düzensizlikleri, (örneğin, öğün atlama gibi), kişisel hijyene önem vermeme ve uyku bozukluğu yaşayabilir: Internet bağımlısı olmak da fiziksel rahatsızlığa ya da bırakma sürecindeki  gibi sağlık sorunlarına neden olabilir.
 
REKORUM 72 SAAT'
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin Klinik şefi Dr. Ramazan Konkan’ın bu kriterlere uyan kişilerin normal hayatın dışına çıktığını ve tedaviye ihtiyacı olduğunu vurguluyor. Ama asıl macera da bundan sonra başlıyor. Çünkü bağımlılar bu kriterleri karşılıyorsa bile kabullenmemesi yaygın bir davranış şekli. “Reaksiyon geliştiriyor” diyor Konkan ama meslektaşı Ömer Şenorman’ın anlattıkları ne kadar tahmin edilebilir olsa da inanması zor şeyler:
 
“İnternet üzerinden oynanan oyunların bağımlısı haline gelmiş ergenlerin bilgisayar başında geçirdiği süre 10-12 saate kadar çıkabiliyor. ‘Hocam rekorum 72 saat’ diye övünen hastalarımız var. Aile önce önemsemiyor. Ancak iş yemek yememeye ve uykusuzluğa varınca telkini aşıp kendilerince önlem almaya çalışıyorlar. Bilgisayarlar ve modemler havada uçuşuyor. Hatta ailesine bıçak çeken gençler bile var.”
 
Bu örnekleri okuyunca ‘Eve gidince ilk işim bilgisayarı yasaklıyorum’ diye karar alanlar yalnız değilsiniz. Sizden önce benzer önlemler alan aileler, bir süre sonra çocuklarının günlerdir okula gitmediğini öğrendiğinde onları internet kafede bulmuş. Aç kalmak pahasına tüm harçlığını internete yatıran bu çocukların yine internet kafedekilerin ısmarladıkları tostlarla beslendiğini duyunca insan ne hissedeceğini bilemiyor gerçekten.
 
'DERSLERİ İYİYSE GETİRMEYİN'
 
Dr. Şenorman’ın ‘Çocuğum bilgisayar başından kalkmıyor’ diye düşünen ailelere de bir uyarısı var:“Günde 3-4 saat oynuyor, sosyal hayatına devam ediyor ve dersleri iyiyse lütfen bize getirmeyin, patolojik eşiğe ulaşmamışlar...”
 
Bu bağımlılığa en çok neden çocukların yatkın olduğu sorusu geliyor insanın aklına. Şenorman, çocukların bu teknolojinin içinde doğduğunu hatırlatıyor: “Ulaşımları kolay, gelişime açıklar.”
 
Doç. Dr. Kurt da ergenliğin doğasına gönderme yapıyor:
“Bu yaşlar ailenin kanatları altından çıkarak bağımsızlığın ilan edildiği dönemlerdir. Artık anne babadan önce arkadaşlar gelmeye başlar. Varolma ihtiyacı başlar, yaşıtları arasında bir yer edinmek ister. Atalarımız çok doğru tanımlamış, delikanlı. Kan gerçekten de deli akar o yaşlarda. Biyolojik fırtınalar kopar bedenlerde.”
 
'SEVGİLİSİ YOK UMURUNDA DEĞİL'
İnternet bağımlılığının esiri olmuş gençlerin hayatındaki öncelikler tamamen değişiyor. İlk hedef ise başarı algıları... Şenorman yine hastalarından örnek veriyor: “Okulda herkes dalga geçiyor, sevgilisi yok, dersleri kötü. Bunların hiçbiri onlar için sorun değil. Ancak oynadıkları oyunda başarısız olduklarında veya bir oyun arkadaşı ona destek olmadığında dünya başlarına yıkılıyor, çıldırıyorlar...”
 
'KARİYER DE YAPARIM ÇOCUK DA...'
Elbette bu bağımlılığın tüm yükünü gençlere yıkmak haksızlık olur. Çünkü tedavi için başvuranlar arasında ‘Kariyer de yaparım, çocuk da’ sözünün hakkını vermiş insanlar bile var. Özellikle birinin hikayesi çok ilginç. Büyük bir şirkette başarılı bir kariyeri olan H.Y., hemcinsleri gibi kozmetiğe ilgisi olan bir kadın. Ancak ihtiyacı olan ürünleri internette araştırırken kendisini klinikte bulmuş. Uygun fiyat ya da etkili ürün arayışı için internette geçirdiği zaman, bir süre sonra hayatını ele geçirmiş. Bu saplantı, alışveriş çılgınlığıyla da birleşince ekranda gördüğü her ‘Satın al’ ikonuna basarken yakalamış kendini. Herhangi bir alışveriş merkezine giderek gerekli ürünleri almak da tatmin etmemeye başlamış. Saatlerce saplantılı bir şekilde aynı ürünleri inceledikten sonra ihtiyacı olmamasına rağmen benzer şeylerden onlarca aldığını uzun süre farketmemiş bile. Ailesi durumu farkedince ikna olmuş tedavi olmaya.
 
BAĞIMLI MISINIZ?

- Sürekli?interneti?düşünme

- Giderek daha fazla internet kullanma ihtiyacı duyma

- İnternet kullanımını kontrol etmeye yönelik başarısız girişimler

- Kullanımının azaltılması durumunda huzursuzluk hissi

- Başlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma

- Aşırı kullanım nedeniyle aile, okul, iş ve arkadaş çevresiyle sorunlar yaşama

- Çevresine internette geçirdiği süreyle ilgili yalan söyleme

- İnterneti sorunlardan kaçmak veya çaresizlik, suçluluk ve kaygı gibi duygulardan?uzaklaşmak için kullanma

Eğer bu şıklardan beşi sizinle kesişiyorsa, bağımlısınız demektir...     
 
'HASTALIK YOK HASTA VAR'
Tedavi sihirli bir sözcük ama aslında uzun bir süreç. Tespitle başlıyor, Dr. Konkan’ın “Karşımızda bir virüs yok, vücuda şu şekilde girmiş ve gelişmiş diyemiyoruz” sözleri sürecin zorluğunu anlatıyor. Sadece sonuca odaklanmak da yeterli değil: “Birçok kişi üzgündür ama bazıları depresyondadır. Bu yüzden psikiyatride hastalık değil hasta vardır.”
 
Doç Dr. Kurt araya giriyor ve işlerinin ne kadar zor olduğunu vurguluyor: “Bizim işimizde konfeksiyon yoktur, terzilik vardır.”
 
Madde bağımlılığı kimyasal olduğu için tedavinin keskin sınırları var:
 
- Artık ömür boyu içemezsin, bir yudumla bile eski haline dönersin!
- Bu tür ortamlardan ve arkadaşlarından kaç!
- Yönelim farkettiğinde o ortamdan uzaklaş!
 
Ancak iş internete gelince bu kadar keskin sınır çizmek mümkün değil. Erhan Kurt da buna vurgu yapıyor:
 
“Sosyal gelişimi azalmış ya da durmuş, kişilik bozukluğu başlamış ve sanal kişiliklere bürünmüş insanlarla karşı karşıyayız.”
 
MUTLAK YOKSUNLUK ÇÖZÜM DEĞİL
Davranışsal bir bağımlılık olan internet mağdurlarına önce farkındalık testi yapılıyor. Ailesinin telkinleriyle gelenlerin büyük bir çoğunluğu bağımlılığının boyutu hakkında fikri yok.
 
İkinci aşama ise davranış geliştirmeye yönelik. Hastada değişim isteğini oluşturmak gerekiyor.
 
Ancak hedef asla mutlak yoksunluk değil. Dr. Ramazan Konkan, yetişkinlerin normal hayata dönmede daha başarılı olabildiğini söylüyor. Çünkü çocuklar bağımlılık nedeniyle hayatının bazı evrelerini hiç yaşayamıyor. Ömer Şenormancı çocukların terapilerde kendini ifade etmekde zorlandığını söylüyor: “Diyalog bile başlatamıyor bazıları. Çünkü tüm iletişim modelleri klavye üzerinde geliştirmiş. Bu çocuklar için önce beceri gelişimi tedavisi uyguluyoruz.”
 
GATES, JOBS VE ZUCKERBERG...
İnternet bağımlılığının devamında en çok karışılaşılan hastalık ise depresyon. Ağır vakalarda tedavi ilaç kullanımına kadar gidiyor. İnternet üzerinden porno bağımlısı olarlar için ise madde tedavisi protokolü uygulanabiliyor. Kaygı bozukluğu ve çarpıtma ise ancak psikoterapi ile iyileştirilebiliyor.
 
“Mark Zuckerberg, Bill Gates veya Steve Jobs’ın aileleri, ‘Çocuklarımız bilgisayarın başından kalkmıyor’ diye size başvursaydı, bugün bazı teknolojilerden mahrum kalırdık”yorumuna ise katılmıyor Kurt, Konkan ve Şenormancı üçlüsü,“Profesyonel ve işlevsellik varsa ilgilenmeyiz...”
 
*******
 
 
referans: ntvmsnbc-wkipedia-addictionrecov.org
 
Toplam blog
: 42
: 1562
Kayıt tarihi
: 13.01.12
 
 

Merhaba,  Hakkımda bilgi vereceğim bölümler  en zorlandığım bölümlerden birisidir her zaman. Oldu..