Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İntikam kaynaklı aldatma (IV)

İntikam kaynaklı aldatma (IV)
 

.


Hırsızlık yapan bir arkadaşınız size ait çok değerli bir şeyi çalarsa, aklınızdan ilk geçen nedir ?

Ona ait bir şeyi çalmak mı, yoksa hukuk dairesi içinde ve de yasalar çerçevesinde cezalandırılmasını sağlamak mı?

Eğer, 'ben de ona ait bir şeyi çalmak isterim ve bu şekilde intikamımı alırım' diyorsanız, bu sizin bileceğiniz bir iştir.

Ama yanlış bir iş!

' Öyle şey mi olur canım, o hırsızlık yapıp alçaldıysa ben de intikam almak için nasıl böyle bir aşağılık eyleme yönelebilirim, bu olacak iş mi?' diye düşünüyorsanız, derhâl ilgili mercilere şikâyet eder, adam hakkında ceza davası açılmasını sağlamaya çalışırsınız.

Neden?

Çünkü karşı taraf gibi adileşmek, hırsızlık gibi bir iffetsizlikle adınıza leke getirmek istemezsiniz de ondan.

Çünkü onurlu, haysiyetlisinizdir.

Alnınızın her yerde açık olması tercihinizdir.

Kapsamı biraz genişletelim.

Eğer eşiniz sizi aldatırsa, onun ilgili kanun hükümlerine göre yargılanmasını mı istersiniz yoksa siz de onu mu aldatırsınız?

Ya da derhâl ilişkinize son da verebilirsiniz.

Kanımızca, işine geldiğinde yasalara saygı duyup, ondan yardım bekleyen bir zihniyet, başka bir zamanda da ‘intikam hissi’ adı altında eşini aldatıyorsa, aslında samimi değildir.

Yani sadakat konusunda samimi değildir.

Ya onurlu bir şekilde eşinden ayrılmalı ya da kolluk kuvvetleriyle suçu sabitleme yoluna gitmelidir.

Eğer ‘intikam’ adı altında ben de aldatacağım diye ısrar ediliyorsa, o kişi zaten ‘potansiyel bir aldatıcı’ dır!

Klasik savunma ise ‘ ben de onu aldatayım ki, nasıl bir üzüntü yaşadığımı o da hissetsin’dir.

İyi de, eşyanızı çalıp canınızı acıtana aynı acıyı yaşatmak için niçin hırsızlık yapmadınız?

Çünkü biliyorsunuz ki, yapacağınız şey bir iffetsizlik, ahlaksızlık örneği…

Ama karşı tarafça aldatılmak söz konusu olduğunda ‘ben de onu aldatayım da nasıl acı çektiğimi anlasın’ diyen bir zihniyet, hiç kusura bakılmasın, aklından birazdan okuyacaklarınızı geçiriyordur :

‘Aslında bu aldatma denilen şey hiç doğru değil. Biliyorum. Ancak hazır intikam kisvesi altında bu fırsatı yakalamışım, bir kereliğine de olsa ben de deneyeyim. Yoksa böyle bir eylemi yapma fırsatım bir daha olmayabilir. Hem yaparım, hem de 'intikam peçesi’ altında hareketlerime meşruiyet kazandırırım!’...

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, aldatma olayı bir sonuçtur.

Olan olmuş, karar verilmiş, tercih yapılmış ve aldatma olmuştur.

Zaten şu ana kadar vurgulamak istediğimiz şey, bu sonucun ortaya çıkmasına etki eden ‘sebepleri’ yazmaktı.

Nitekim birkaç tanesini yazdık.

Bugün de ‘intikam kaynaklı aldatma’ ile de konuyu sonlandırmış oluyoruz.

Elbette temelde bu sonucun oluşmasına etki eden ana etken cinsel dürtüler olmuş olsa da, ortaya koymaya çalıştığımız, bu cinsel dürtüleri harekete geçiren bileşenleri, sistemli hale getirmekti.

Ya da resmi tersten okuyalım.

Bütün insanlar ortak bir cinsel dürtüye sahip ise, niçin herkes aldatmaz?

Demek ki, konuyu sadece bu şekilde yani ‘cinsellik’ temelinde dar bir kalıba sokmak doğru olmayacaktı.

Yoksa hiç birinizin bu satırları okurken ‘vaay be demek insan bu yüzden de aldatırmış’ demediğinizi biliyoruz.

Zaten dört bölümlük yazı dizimizde amacımız, sizleri bu konuda aydınlatıp, didaktik bilgiler vermek değildi.

Sadece herkesin az çok bilebileceği şeyleri, belli bir teorik düzenlilikle ve gözlem yardımıyla, meselenin matematiğine bağlı kalarak sınıflandırmaktı.

Aldatma konulu bu dört bölümlük yazı dizimiz boyunca, yorumlarını gönderen, farklı fikirler öne sürerek katıldığı ya da katılmadığını söyleyen tüm okurlarımıza teşekkür ediyoruz.

Hepinize bol aşklı günler.

Sabrın sonu ile


-son-

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..