- Kategori
- Güncel
İşsizliğin toplumumuzda yarattığı psiko-sosyal çöküntü...

www.marmarahaber.net/.../16/issizlik_artisi.jpg
Son günlerde çevremizde iş bulamayan gençler o kadar çoğaldı ki, bu konuya yakından eğildiğinde ne yazık ki çok vahim sonuçlarla karşılaşıyoruz. Geçen yıl askerliğini bitirmiş üniversite mezunu bir gencin babasıyla konuşuyorum. Çocuğunun artık iş aramadığını söylüyor. Sebebini sorduğumda bir kaç iş müracaatında bulunduğunu, ancak onlardan bir sonuç alamadığını ve artık iş arama umudunu yitirdiğini söylüyordu. Peki oğlu günlerini nasıl geçiriyordu? Cevap ise çok vahimdi. Sabaha kadar bilgisayar başında PES 5 denilen bir bilgisayar oyunu oynadığını, sabah ezanında yatıp, öğleden sonra saat 2 gibi kalktığını ve yemek yedikten sonra tekrar bilgisayar başına oturduğunu anlatıyordu. Yani oğlu kendini sanal bir dünyaya hapsetmişti. Açık öğretimde okuyan bir yeğeni de aynı şekilde bu bilgisayar oyununa takılmıştı. Biraraya geldiklerinde ise birlikte bilgisayarda futbol maçı yapıyorlar. Takımlar kuruyorlar. Kurdukları takım futbolcularına ise gerçek yüzlerini monte etmek için sitelerde arayışlar yapıyorlar, kurdukları takımlar ve maçlar bitmek bilmiyordu. Bu çocukların yaşları ise 25 ve 27 idi.
Ülkemizde açıklanan resmi işsizlik rakkamları TİB e göre % 12,3 ile 3 milyon kişiye ulaşmıştır. İş arama umudu olmayan kişileri de katarsak bu sayı % 15 lerin çok üzerindedir.
İşsizlerin yaş gruplarına göre tablolara bakıldığında 19-23 yaş grubunda işsizlik oranı %22,5 olurken, 24-28 yaş grubunda % 30,2, 29-33 yaş grubunda 20,3, 34-39 yaş grubunda % 17,7m ve 40 üzeri ise % 9,3 dür.
Yukarıdaki rakkamlara göre işsizliğin en yüksek olduğu yaş grubu 24-28 aralığıdır. Yukarıdaki rakkamlara iş arama umudu olmayan kesim dahil edilmemiştir.
İş bulma umutlarına bakarsak, kadınların %32,8 si ile erkeklerin % 29.8 sinin iş bulma umudu yoktur.
Ayrıca cinsiyete bakılmaksızın kişilerin gelecekten umutlu olma yüzdeleri % 50 yi geçmemektedir.
İş bulamayan erkeklerde depresyona girme oranları % 91, kadınlarda ise % 76 olduğu saptanmıştır.
İşsizliğin bu düzeyde yüksek olmasının toplumsal ve sosyal açıdan olumsuz sonuçları olmakla birlikte en büyük sorun psiko-sosyal problemlerdir.
Yukarıda verdiğim örnekte üniversite mezunu gençler şimdilik aileleriyle birlikte kalıyorlar ve geçindirmekle sorumlu olduğu kimseleri yok. Bir de evli ve çoluk çocuk sahibi kişileri düşünün. Bir ailede aile reisinin işsiz kalması bütün aileyi etkilerken, aile bireylerinden birinin işsiz olması, o aileyi aile reisinin işsiz kaldığı gibi etkilemiyor.
Çalışmanın gelir elde etmenin yanında insanlık için bir yaşam biçimi olarak düşünülmesi gerekir. Çalışmak kendine güven ve saygı duygusu ile topluma ait olmayı da kişiye hissettirir. İş bulamayan, bu yüzden çalışma umudunu kaybetmiş kişiler, zaman içersinde sosyal çevreden de kopuyor, çalışmakta olan arkadaşlarıyla bile görüşmekten kaçınıyorlar, tamamen içlerine kapanıyorlar. İnsan hayatta her şeyini kaybedebilir ama umudunu asla kaybetmemesi gerekir. İşsizliğin getirdiği en büyük sıkıntı ruhsaldır ve bu işsizlik süresi uzadıkça da depresyon daha da derinleşmektedir. Bu süreçte ailenin işsiz kişiye karşı tavırları olumsuzlaştığı gibi, çevreden de bazı olumsuzluklar o kişi tarafından hissedilmektedir.
İşsizlik nedeniyle oluşan geçim sıkıntısı aileleri de parçalıyor, aileler içersinde huzursuzluklar artıyor, hatta ve hatta bu yüzden cinayetler bile işlenebiliyor. İşsizlik yüzünden kişilerin psiko-sosyal durumları bozulduğu gibi bu zincirleme reaksiyon halinde bütün topluma yayılıyor.
Lütfen aşağıdaki maddeyi dikkatle okuyun:
Anayasanın 49. Maddesi:
Madde 49 - Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.
Bir ek de ben yapayım.
Yanlış özelleştirmeler yaparak çalışanları sokağa dökmez...
Acaba devlet ne yapıyor?.