- Kategori
- Ekonomi - Finans
İşte İslam ve Ekonomi anlayışı (6) Senin bir gözün kör müydü?”

"Eğer, bir gün, elime değil de yüzüme baksaydın kör olduğumu görürdün...
Komünizm ve kapitalizm anlayışını tarafsız bir gözle ve taraflarının kendi kalemlerinden vermiştik. Açıklananlardan anlaşılan; bu iki sistemin az veya çok insanlığa yarar sağlamış olmasıdır. Şimdi sırada İslam anlayışının açıklaması vardır. İzninizle önce bir fıkra anlatalım; Vatandaş yirmi yıllık evlidir. Anadolu’da büyüyenler bilirler. Baba, evin günlük alış-verişini, o gün kazandığı para ile yapar ve akşam saatlerinde evine elleri paketlerle dolu olarak döner. Evin hanımı da adet olduğu üzere kocasını kapıda karşılar ve "hoşgeldin efendi!" diyerek paketleri elinden alır.
Baba bir akşam iş dönüşü eve geldiğinde elleri boştur. Karısı alışık olmadığı bu durum karşısında, “yiyecek paketleri nerede ?” Anlamında, biraz da merakla yirmi yıllık eşinin yüzüne bakar, ancak gördüğünün karşısında paniğe kapılır; “Efendi, senin bir gözün kör müydü?” Der ve çığlığı basar; Bu şakınlık karşısında kocasının dudaklarından hüzün dolu serzenişle şunlar dökülür; “Bir gün yüzüme bakmadın ki! Yirmi yıldır hep dolu ellerime baktın. Eğer, bir gün dahi olsa beni bir paket yiyecek olarak değil, bir eş olarak görseydin, yüzüme bakar yirmi yıl önce eşinin bir gözünün olmadığını görürdün.”
Demek ki insanın önce niyeti olmalı...
* * *
Bir tarihte bir devlet adamının dediğini hatırlayanlarımız olacaktır.
-“Netekim! 14 asır evvelki adetlere (gelen İslam’a) göre mi yaşayacağız?”
Bakalım 14 asır evvel neler yaşanmış?
-Bundan yaklaşık beş asır önce Martin Luther isimli bir Alman din adamı, Avrupa’yı; ortaçağ karanlığından İslam’ın 14 asır evvel getirdiği ilkelerden esinlenerek yaptığı kilise reformu ile kurtarmıştır.
-O dönemde kilise, cenneti parsel parsel satarken! İslam, 7 asır evvel, “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir. İslam’da sınıf ve üstünlük yoktur. İnsanların en hayırlısı; İnsanlara en faydalı olandır.” Demektedir.
-Karl Marks, 19 asırda, “Dünya işçileri birleşiniz” derken, İslam, 7’nci asırda tüm insanları; dil, ırk, cinsiyet ve hiçbir sınıf fark gözetmeden ve gösterişten uzak, basit bir örtü içerisinde, Hac ibadeti ve aynı amaç için bir araya getirerek, birleştirerek, kardeşlik, eşitlik duygularını pekiştirmekte değil miydi?
-Ve bu kadar büyük haksızlıklar karşısında, O devlet adamına sorabilseydi; İslam alemini, İslam’ın dün kurtardığı Hıristiyan Avrupa'nın (batı) anlayışı ile mi kurtarılacağını zannettiğini?
Komünizm ve Kapitalizm anlayışlarında gerçek olan bir durum vardır. İslam anlayışından etkilenmiş, kısmen yararlanmış olmaları...
İslam anlayışında tüm beşeri ilişkilerde, karşılıklı rıza ve paylaşmak vardır. Ve paylaşmanın olduğu bir dünyada da huzur....
* * *
Ekonomi anlamını üretim veya tüketimle değil, değiştirmedeki hak ve adalet anlayışında bulur. İnsanlar ürettiklerinin dışında başka bir şeye ihtiyaç duymasalardı, bugün ne ekonomi, ne de mübadele olurdu.
İslam, açıklanan ayet ve hadislerde çok açık görüleceği gibi değiştirmedeki rıza ve adalet anlayışını, İslam’ın temel değerlerinden saymıştır. İlişkilerde hak ve adalet ilkeleri yoksa orada İslam ve anlayışı yoktur. “Var” diyen ancak kendini aldatmaktadır.
İslam çok kısa ve net açıklamıştır;“Bana kul hakkı (başkasının hakkı) ile gelmeyiniz.”
Bugün İnsanların arasındaki kavganın ana nedeni; Hakça paylaşmamaktır.
-“Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar.”
İslam, insanın hak ve adalet anlayışı içerisinde yaşaması, problemlerine çözüm bulması ve doğacak sorunlarını karşılıklı rızaya dayanan şekilde çözebilmesi için gönderilmiştir.
İslam, Birey, aile devlet ve devletlerarasında ilişkilerdeki tüm sorunlar için önerilerde bulunmaktadır.
“Ekonomi tümüyle insanın davranışlarını ele alan bir ilim dalıdır. Bu doğrultuda insana gelmiş olan bir dinin, insan davranışları sonucunda ortaya çıkan ekonomi hakkında susması, anlayış ve hüküm getirmemesi beklenemez.”
İnsanlığın gelişmesi ve gelişmesine paralel artan ilişkilerinde, ekonomi nerede ise tüm kurumları ile kilit noktasını oluşturmaya başlamıştır.
Özetle insanlık ekonomi ile yatmakta, ekonomi ile kalkmakta, ekonomi nedeniyle savaşmaktadır.
Ekonomi İslam’ın ayrılmaz bir parçasıdır.
İslam kendine özgü, ilahi bir sistemdir. Nev-i şahsına mahsustur. Bu nedenle özeldir.
İslam’da birey ve toplum dengesi vardır.
İslam, hukuk ve ekonomiyi de içine alan bir bütündür.
-“İslam ekonomisinin genel karakteri, üretimde mülkiyet esas olup, herkes kazandığına sahip olur. Kadın da çalışır ve o da kendi çalışıp kazandığının sahibi olur. Çünkü Kuran’da "Erkekler için çalışıp kazandıklarından bir pay; kadınlar için de çalışıp kazandıklarından yine bir pay vardır" (Nisa 4/32), buyrulmaktadır…
-“Tüketimde ise İslam, paylaşım esasını getirmiştir. Çalışıp kazanamayanların da yeme, içme, giyme ve barınma ihtiyaçları karşılanacaktır. Burada kanuni ve ahlaki olmak üzere iki kaynak vardır: Birisi fakir denilen ve iş gücü olmayan muhtaçlara devlet bütçesinden fakirlik maaşı bağlanır. (Tevbe 9/60). Diğeri ise Müslümanlar muhtaçlara gerek bireysel olarak, gerekse hayır kurumları vasıtasıyla yardımda bulunurlar (Bakara 2/267). Mübadelede ise İslam, rekabet ve serbest piyasa esaslarını getirmiştir…
-“Bu Kuran’da "Allah alış verişi helal, faizi ise haram kılmıştır" diye formüle edilmiştir. Para, banka ve kredi konularında, İslam devlet denetim ve gözetimini getirmiştir…
-“Zaten İslam’da Devletin savunma, güvenlik ve vergileri toplamak, gerektiği yerlere dağıtmak gibi asli görevlerinin yanında topluma genel olarak nezaret etme vazifesi de vardır (Bakara 2/104)…
-“Bugün serbest piyasa ekonomisinden bahsediliyor. Hâlbuki bugün ekonomilere İslam’ın ekonomi gözlüğüyle baktığımız zamanı serbest değil müdahaleci ve baskıcı oldukları görülüyor…
-“Zaten bırakın sosyalizm ye komünizm gibi devletçi görüşleri, liberalizm ve kapitalizm bile köken itibariyle devletçidir ve müdahalecidir. Çünkü bugünkü ekonomilerin temelinde merkantilist (iktisadi milliyetçilik) zihniyet vardır.
-“Merkantilizm ise tamamıyla devletçi, gümrükçü ve yasakçıdır. Aslında bugünkü hukuk ve ekonomiye etki etmiş olan Rönesans medeniyeti Grek-Roma kültürüne dayandığı için bazı konularda gerçeği yakalayamamıştır.
-“Mesela ekonominin hangi alanları serbest olacak ve hangi alanlarında plan yapılacak bu bilinmemektedir. Ekonomi anlayışı eski Yunan anlayışına dayanıyor ama bugünkü ekonomi anlayışı o günkü ekonomi anlayışının gelişmiş ve ilerlemiş şekli de değildir. Bilakis bozulmuş şeklidir. Çünkü o gün ekonomi ev idaresi, çiftlik idaresi demek olup bireylerin kendi tercih ve kararlarına dayanıyordu. Yani ekonomi çarkını birey ve bireyler çalıştırıyordu… (1)
Devam edecek…
(1)Prof. Dr. Osman Eskicioğlu, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Resim;havadansudanot.blogcu.com'dan alıntıdır.