Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '07

 
Kategori
Rüyalar
 

iyi parfüm yapmanın sırları

iyi parfüm yapmanın sırları
 

Bu sefer, rüyamda parfümcüymüşüm. Sanırım bu rüyayı "Koku" romanını okuduğum günlerde görmüştüm. Ben kişiye özel parfüm yapıyormuşum. Kokularla uğraşanlar bilir: Aynı parfüm herkeste aynı kokuyu oluşturmaz. Kişinin tenindeki kokuyla kaynaşarak ortaya farklı bir koku çıkar aslında. Kımızı boyayı maviyle karıştırdığımızda başka, yeşille karıştırdığımızda başka renk çıkması gibi. Yani parfüm alan kişi kendi teninin hangi kokularla iyi bir bileşim yarattığını bilmek zorundadır; yoksa ince bir mankenin üstündeki kıyafetin şişman bir kadında eğreti durması gibi olur koku.

Neyse, ben işinin ehli bir parfümcüymüşüm. Dünyanın dört bir yanından müşterilerim varmış. Parfüm yaptıracak kişiye önce birtakım testler uyguluyormuşum, sonra ona hangi kokunun iyi gideceğini düşünüp parfümü tasarlıyormuşum. Baharat karışımı mı çiçek bahçesi mi; baharatsa hangileri, çiçekse hangi çiçekler?...Bunları tek tek planlıyormuşum. İşim zormuş kısacası.

Uyguladığım işlem basamakları şunlarmış:

Bedenin koku haritasını çıkarmak

Koku haritasını çıkarmak için kişinin teninin hangi olaylara nasıl tepki verdiğini, hangi yiyecekleri yediğinde nasıl koktuğunu saptamam gerekiyormuş. Kendini koklama alışkanlığı olanlar bilirler: Bedenimizin kokusu yediğimiz yiyeceklere göre değişebilir: Sarımsak yediğimizde farklı, çilek yediğimizde farklı kokarız, ama çoğumuz sarımsak yediğimizde farklı koktuğumuzu zanneder. Neyse ben devam edeyim. Kişiye baharatlı, ekşi, tatlı tuzlu, acılı, etli, sebzeli yemekler yedirip her defasında aşağıdaki işlemi yeniden yapıyormuşum; çünkü kokularımız yaptığımız eylemlere göre de değişebilir: Seviştiğimiz zamanki kokumuzla spor yaptığımız zamanki kokumuz, korktuğumuz zamanki kokumuzla sevindiğimiz zamanki kokumuz kesinlikle birbirinden farklıdır. İşte bu permütasyon hesaplarını yapmak için benim sıkı bir test uygulamam gerekiyormuş. Kısacası kişi yukarıda saydığım eylemleri yaptıktan sonra kişiyi masaya yatırıp derin derin kokluyor ve bunları hafızama kaydediyormuşum.

Yani sarımsaklı mantıyı yedirdikten sonra, hadi seviş bakalım, deyip masaya yatırıp kokluyormuşum, hadi koş bakalım deyip kokluyormuşum, bir korku filmi seyrettirip bir daha , romantik bir film seyrettirip bir daha...Sonra acılı, tatlı, tuzlu, ekşi, vanilyalı.....yiyecekleri yedirip bir daha bir daha koklayıp koku haritasını çıkarıyormuşum.

Kokunun tasarımını yapmak

İşte burada meslek sırrı olduğu için çok ayrıntıya girmiyorum; rüya bile olsa tasarımın ayrıntılarını veremem. Elin oğlu İnegöl köftenin tarifini bile vermiyor; ama ana hatlarıyla şöyle özetleyebilirim: romantik yaradılışlı kişiler için çiçek bahçesi, hassas ve çıtkırıldımlar için vanilyalar, sert yaradılışlılar için baharatlar...Bunlar sadece hammadde tabii ki. İşin püf noktası çıkardığım koku haritasına göre bunların oranını belirlemekmiş.

Kokuyu harmanlama ve şişeleme

Şimdi diyeceksiniz ki bunlar zaten bilindik şeyler.Evet çoğu öyle. Kokunun hammaddelerinin oranı ayarlandıktan sonra bir takım kimyasal işlemler, kokunun dinlendirilmesi filan ...ama kokunun püf noktası şişelenme aşamasındaymış; çünkü kokuya özünü veren, insanın verdiği son nefesmiş. Ben bir rahipmişim ölmek üzere olan hastaların son duasını yapmak için beni çağırdıklarında yanımdaki koku karışımını hastanın ağzına tutar ve son nefesini verirken şişeye bu son nefesi alırmışım, böylece ölen kişinin yaşamı boyunca kokladığı bütün kokular şişeye geçermiş; çünkü sesler nasıl uzayda yayılıyorsa, kokladığımız kokuları da ciğerlerimiz ömrümüz boyunca uzay gibi saklıyormuş ve son anda bırakıyormuş. İşte ben bu değerli kokuyla diğerlerini birleştirp dünyanın en güzel parfümlerini yapıyormuşum.

 
Toplam blog
: 114
: 1620
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

1964'te Ankara'da doğdum. Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirip fabrikada ve şantiyede çalıştım..