Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '16

 
Kategori
Güncel
 

Kadın ve ağaç

Kadın ve ağaç
 

Kuraklık o yıl, New Jersey’in yemyeşil çayırlarını kahverengine çevirmiş ve tüm New Jerseylilerin gurur kaynağı yüzyıllık dev ağaçların yapraklarının zamanından önce dökülmesine neden olmuştu.

Kuraklığın kırk üçüncü gününde, küçük bir kentin yoksullar mahallesinden geçen Tom Greenfield adlı genç bir tarım uzmanı, tozlu yolda bir kova suyu sürüklercesine taşıyan yaşlı bir kadına rastladı. Otomobilinin camını indirdi ve yaşlı kadına seslendi:

Sizi gideceğiniz yere kadar götürebilir miyim, bayan? Yaşlı kadın teşekkür etti ve bir kilometre kadar geride kalan evini işaret etti:

Zaten şu kadar kısa bir yoldan geliyorum dedi ve yüz metre ötedeki dev bir meşe ağacını göstererek Zahmet etmenize gerek yok... dedi. İki üç adımlık yolum kaldı.

Greenfield, kadının bir kova suyu ne yapacağını merak etti. Onu arkasından izledi. Yaşlı kadının, zorlukla taşıdığı kovayı bahçenin uzak bir köşesindeki büyük meşe ağacına kadar sürükleyip, sonra da kovadaki suyla meşe ağacını suladığını görünce, hem hayran kaldı, hem de şaşırdı. Yanına yaklaştı ve sordu:

Bu ağacı sulamak için mi o bir kova suyu bir kilometre öteden taşıdınız? Güçlükle kaldırdığınıza göre kova galiba çok ağırdı.

Yaşlı kadın, genç adama gülümseyerek baktı.Tam 81 yaşımdayım. Bu ağaç ise, yaşamdaki tek dostum. Küçük bir kızken arkadaş olmuştum onunla. Şimdi hiçbiri yaşamayan tüm arkadaşlarımla bu ağacın çevresinde, bilseniz ne oyunlar oynadık, onun gölgesinde nasıl dinlendik... Bu ağaç kurursa ne yaparım, ben?

Genç tarım uzmanı, yüzyıllık dev meşe ağacına uzun uzun ve dikkatlice baktı. Deneyimli gözü, ağacın giderek kurumakta olduğunu görmekte gecikmedi. Yaşlı kadın, meşe ağacıyla arkadaşlığını anlatmayı sürdürdü: Annem beni dövdüğü ya da azarladığı zaman bu ağaca tırmanırdım, onun kollarına sığınırdım dedi. Nişanlım, parmağıma nişan yüzüğünü bu ağacın altında taktı. Benim için böylesi anılarla dolu olan bu ağaç için, bir kilometre öteden bir kova su taşımamı gerçekten çok mu görüyorsunuz?

Yaşlı kadın ertesi gün elinde su kovasıyla yine meşe ağacına giderken, ağacın çevresinde beş altı işçinin çalışmakta olduğunu gördü. Kovayı yere bıraktı ve işçilere doğru koşarak Bırakın ağacımı diye bağırdı. Dokunmayın benim ağacıma...

İşçilerin başındaki adam kasketini çıkardı ve yaşlı kadını saygıyla selamladı:

Ağacınıza kötü bir şey yapmak için değil, onu kurtarmak için geldik, hanımefendi dedi. Ağacınızın köklerinin çevresinde kanallar açtık ve onları tankerimizin deposundaki suyla doldurarak, ağacınızı bol bol suladık.Yaşlı kadının gözleri, su tankerinin üzerinde yazılı olan “Greenfield Fidanlığı adına takıldı.Fakat ben sizi çağırmadım ki? dedi. Kim gönderdi sizi buraya? Adam, saygılı tavrıyla yanıt verdi:

“Bizi buraya gönderen kişi, adını söylemedi, efendim dedi. Yaşlı kadın, yeterli suya kavuşan arkadaşı meşe ağacının altında durdu ve işçilerin tek tek ellerini sıktıktan sonra bindikleri kamyonun arkasından yaşlı gözlerle baktı.

Doğa değerli... Yaşam çok kutsal...

İçinden bir hayat çıkarmanın mucizesini deneyimleyen kadın bunun anlamını daha iyi biliyor belki.

Artvin'de haklı bir direniş var.

Kadınları yine ön saflarda olmak üzere bütün Artvin'liler doğaya, maddi, manevi yaşam alanlarına sahip çıkıyorlar.

Ortak bir menfaate değil, kişisel çıkarlara hizmet eden her türlü saldırgan ve arsız eyleme karşı dik bir duruş!

Sadece Artvin'de değil bugün pek çok kırsalda ve şehirde doğayı tahrip etmeye yönelik tüm rant odaklı projelerin karşısında bu ülkenin insanı isyan ediyor.

Bunları siyasi bir tepki, muhalif bir eylem gibi görüp, altında bir şeyler arayanlar varsa Yale Üniversite'sinin her yıl güncellediği Çevre Performansı Endeksi' ne baksınlar.

Ben de yeni öğrendim. İndekste doğa koruma kategorisinde 180 ülke arasında 177.liğe kadar düştüğümüzü görüp, bio-çeşitliğin bu kadar zengin olduğu bir ülkede böyle bir faciaya nasıl seyirci kalabildikleri ve hatta destekledikleri üzerine biraz vicdan muhasebesi yapsınlar.

Konunun özü:

" Son ağaç kesilip, son nehir kirletilip, son balık da yendikten sonra insanlar paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacaklardır. "

Bu bilince erişmiş, bu güzel toprakların güzel insanlarına selam olsun.

Yılmak da yok, vazgeçmek de...!

 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..