Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '07

 
Kategori
Dünya
 

Kapitalist ekonomi Afrika'da zor bir sınav verdi

Kapitalist ekonomi Afrika'da zor bir sınav verdi
 

Kapitalizm ve liberal ekonomi yüzyılı aşkın süredir akademisyenlerce tartışılıp değişik alt kuramları geliştirilen, ondan da uzun süredir ülkelerin iktisat politikalarında belirleyici olan kavramlar...

S.S.C.B' nin dağılıp soğuk savaşın bitmesinin ardından liberal ekonomi dünyada kesin zaferini ilan etti.

Bütün Batı'nın, bizim gibi ülkeler de dahil ona ayak uydurmak zorundaki doğunun, Asya'nın, eski Sovyet bileşenlerinin, hiçbirinin reddedemeyeceği konumdaki bu hakim sistem, pratik komünist sistemlerin yürümemesine yol açan pek çok aksaklığın somut olarak görüldüğü bir politik düzlemde artık muhaliflerini de epeyce radikalleştirecek ölçüde alternatifsizliğini ortaya koymuş görünüyor.

Kapitalizm ve liberal ekonominin özü şunlar: Alıcı, satıcı, piyasa..

Sonsuz bir özgürlük çerçevesinde satıcı alıcının beğenisini veya ilgisini cezbederek piyasayı oluşturur. Alıcının talep ettiği şey daha fazla üretilir, o ürün daha fazla üretileceği ve üretenlerin sayısı fazlalaşacağı için rekabet olur, rekabetten karlı çıkan diğerlerini ezer, tekelleşir, vs...

Peki bu içinde yaşadığımız, her an etkileriyle yüzleştiğimiz ve aksini düşünmediğimiz sistemin kara delikleri yok mu?

Eşitsizlik elbette bitmeyecek bir vahşi kapitalizm sorunu fakat ben başka bir şeyden, bir de örnek kullanarak bahsetmek istiyorum.

Afrika'da son yıllarda kuvvet ve yayılımını iyice artıran bir hastalık var. Kara kıtada her yıl tam 300 bin kişiye ulaşan bir salgına yol açan hastalığın bilimsel adı: Trypanosomiasis... Yani uyku hastalığı...

Yumuşak isminin aksine oldukça sert ve ölümcül bir hastalık. Çeçe sineğinin ısırığıyla yayılıyor, önce ağır bir uyku hali yaratıyor ve kurbanını ağır ağır delirterek öldürüyor.

Bu hastalığın bir devası var. Adı: 'Eflornithine'

Ancak bu, üretim süreci zor ve masraflı bir ilaç.

Ve her yıl bu ilacı bekleyen ve değil ilaç karnını doyurmakta zorlanan 300 bin yoksul Afrikalı'nın oluşturduğu sıfıra yakın bir pazar...

Yani ekonominin ucuz üretim pahalı satım ilkesine tamamen zıt bir durum var ortada...

Bu yüzden, yıllarca ilaç konusunda önemli sıkıntı çekildi. Bir ara kanser tedavisinde işe yaradığı sanılan ilaç böyle bir özelliği de olmadığı anlaşılınca pazardaki değerini iyice yitirdi. Kapitalist ekonomiye uyumlu, kendini düşünmek zorunda olan ilaç firmaları onları üretmeyip, ilaç alamayacak adamların kıtasına bu masraflı ilacı göndermediler.


Bu mesele kapitalist-liberal ekonominin kendince doğru işleyen çarklarıyla, idealizmin, hümanitenin, acıma duygusunun çarpışmasına dönüştü. Gerçekten, bu ilacı üretmek bir "emek" ve "sermaye" demek olduğundan ve bu emek kar getirebilecek başka ilaçların yapımında kullanılabileceğinden firmalara "Bunu yapacaksınız işte" demek zordu.

WHO (Dünya Sağlık Teşkilatı) ve işin içinde olan birkaç kurumun kara kıtanın bu sorunuyla epeyce uğraştığını, ilaç şirketlerine epeyce dil döktüğünü hatırlıyorum.


Küçük bir "sistem" analizi yapmak istediğim yazının sonunda iyi bir haber var:


'Eflornithine' denilen ilacın yakın zamanda tüyleri dökücü bir etkisi olduğu keşfedilmiş. İşte bu etkinin ortaya çıkmasıyla ünlü ilaç firmaları kendiliğinden bu ilacın üretimine soyunmuşlar. Eee, ne de olsa serbest piyasa, kar, zarar, iyi alıcı, iyi satıcı, ihtiyacı görüp oraya yüklenme meselesi!..

Firmalar Dünya Sağlık Örgütü'yle ilacın uyku hastalığında kullanılabilecek türünü de üretmek için anlaşmışlar.

Bu hikaye mutlu sonla bitecek gibi...

Şimdilik ama...

Kapitalizmde mutlu sonla bitmeyen daha ne hikayeler var!..

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..