- Kategori
- Felsefe
Kemirmeler...

Resim: Tamara de Lempicka Galeri
Dönülmez akşamın ufkundayım. Vakit çok geç.
Zil çaldı. Kapıyı açtım. Sen vardın. Kapattım. Dışarıdaydın. Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Tekrar zil çaldı. İçimdeki boşluklara… Fesleğen kokusu yerleşti. Kapıyı açtım. Sendin. Kapattım. İçerideydin. Fesleğen ve sen içimdeydiniz. Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Gömleğimi çıkardım. Atletimi… Yeni bir atlet giydim. Yeni bir gömlek… Kokunu sürsene dedin. Uzunca bir yoldan geliyordu sesin. Ama kalabalıktın. Boşlukta başlıyor, boşlukta bitiyordun. Uzaktın. Uzuyordun.
Bir çift nota fırlamıştı bir yerden. Havadaki izlerini takip eden bir dolusu peşinden… Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile, avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle. Sigara dumanına karışmıştık. Kahve kokusuna. Mumu yakmıştın. Mum kokusuna… Hayal edilse bile…
Nasılsın? Demiştin. İçimden, vakit çok geç, akıp gitmişti. Bir soluk… Ardından bir daha… Mum kokusu… Batıyorsun. Bir ses. Bir nefes. Bir kuş. Bir telek. Ayağım bir yere takılı sanki. Sesim bir türlü çıkmıyor.
Duvarda sallanan ipin gölgesi.
Duvarda gölgen.
Duvarda gölgem.
Zaman Di’li geçmiş.
Zaman geçmiş.
Geçmiş.
İç içe geçiyoruz. Zil çalıyor. Sen ben ve gölgem… Dalgalanıyoruz. Bir ışık huzmesinden diğerine ölümcül atlayışlarla dalgalanıyoruz. Telefon çalıyor. Gölgeler titriyor. Mum sönüyor. Gölgeler bitiyor. Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan ve arkasında güneş doğmayan… Büyük kapıdan, geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece.
Mum sönüyor. O şarkı. Pencereye kadar uzanan bir iz... Öyle ki, üzerinden gidile geline ışıldıyor artık. Pencereden sonra… Bahçeden geçerek. Korkarak çimleri ezmekten… Sardunyaların arasından. Salıncağın solundan… Krizantemlerin yanına doğru… Çekerek. Gruba karşı bu son bahçede keyfince ahhh… Yamaca doğru, patikayı izleyerek… Ya şevk içinde harap ol, ya aşk içinde gönül… Rüzgâr arkada. İterek… Ölüm önde… Çekerek… Yamaçtan. Düşerek.
Bir kulübe.
Bir iskemle.
Tavana takılı bir ip…
Yanan mum.
Notalar sonra. Yürek ağrılarım.
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül. Zil sesi. Kapı. Umut, boynumuzdaki ilmek değil midir? Damarlarımdan boşalıyor hayat. Sesim, ufuktaki ateşin üzerine kapanıyor.
Dönülmez akşamın ufkundayım. Vakit çok geç.
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç.
İskemleye vurulan tekme…
Bütün iskemlelere atılıyor tekmeler.
Her ipin ucunda son bir nefes…
GENİŞ KANATLARI BOŞLUKTA SİMSİYAH AÇILAN VE ARKASINDA GÜNEŞ DOĞMAYAN… BÜYÜK KAPIDAN, GEÇİNCE BAŞLAYACAK BİTMEYEN SÜKÛNLU GECE.
GRUBA KARŞI BU SON BAHÇEDE KEYFİNCE… YA ŞEVK İÇİNDE HARAP OL, YA AŞK İÇİNDE GÖNÜL…