- Kategori
- Deneme
Ki öfke nöbetlerim beni delirtir!

Sonra gözlerimi açıyorum, ve bana ait olmayan bir dünyaya merhaba demişliğimin üzerinden geçen bir çeyrek asırdan iki sene eksik. Dil de kolay lakin dile kolay. Mis gibi bir kahve kokusu geliyor burnuma, yapanım olduğundan değil, yapanım olsun istediğimden bir özlem. Kahveyi severim.
İnsanoğlu kahveyi bile sınıflandırmış; şekersiz, az şekerli, orta, şekerli, çok şekerli. Ve ben hepsine ayrı ayrı anlamlar yüklerim bir de galiba illa ki ayrım yaparak ama her birini kategorileri nazarında çok severim. Ve zaten her biri halet-i ruhiyemin içten dışa belki de bir protesto havasında tezahürü. Beni tanıyanlarım bir de o bir adam, hep hayalini yaşattığım ki kim olduğunu bilip bilmediğimi bile bilmediğim diye defaten tekrar ettiğim. Ve o bir adam, içerimde hep bir ukte. Bilirler hangi zaman dilimlerim de kahveyi nasıl içerim.
Zeki Müren dinlerim yatışmak için, öfke nöbetlerim beni delirtir. Öfke nöbetlerim, bir kıskaç, ama yine de nefes alabilirim. Ve aslında öfke nöbetlerim, hep en çok sessizliğe bürünüşüm. Kırılmak zor, kırmak kolay. Kırılmak zaten hiç beklemediğin vakitler de yaşadığın o kandırılmışlık hissi. Tamiri zor, tamir edilmiş gibi yapmak kolay. Ve devam edebilmek kaldığın yerden ve bu benim hayatta ki bir Marie Balter serüvenim.
Yağmur penceremde bir armoni. Her bir damlasında matematiksel bir komposizyon ve muazzam bir bir aranje. Ve ben; gözlerimi kapatıp huzuru düşlerim. Huzur, içimde en az yaşadığım his. -Bir şeyler yapmalıyım!- telaşı hep, nereden başlayacağıma, turist hallerim.Kötürümleşmişim, bence travmatik ruhi bir felç hali. Ki biliyorum; geçici. Kalemim, sağanak sağanak yağmama vesile olan, bir gökyüzünden kaynamasam da umman umman derinlerim. Bir derdim var, bitene dek usul usul döküleceğim.
Ve Marie bir şahane kadın.
Sırt Çantalı Maria Puder