Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kibir orucu

Kibir orucu
 

Kibirin ateşi


Ramazan ayında şeklin ötesine geçelim ve NEFSİMİZE HÜKMEDELİM diye başladık ve ilk olarak ÖFKE ORUCU’nu işledik. 7 ölümcül günah (öfke, kibir, kıskançlık, açgözlülük, oburluk, ihtiras ve miskinlik) ile başlamışken bugün de KİBİR ile devam edelim.

Kibir, çok basit bir anlatımla kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenmedir. Cemalnur Sargut’un anlatımıyla Cehennem’in 7 Makamı’ndan biridir.

Öyle insanlar varır ki nefsin, egonun hakimiyeti ile “ben her şeyi bilirim” havasındadırlar. Ve bunu bastıra bastıra gösterirler. Kendilerini methedeler. Yaptıklarını insanların gözlerine sokarlar. Hatta bazıları diğerlerinden daha üstün olduklarını kanıtlamak için özel çaba içine girerler. Hatta ve hatta bazıları bu özel çabalarına ek olarak karşıdakilerin onların ne büyük olduklarını, ne denli önemli olduklarını söylemeleri, göstermeleri ve hissettirmelerini ister. Bazıları bunu psikiyatrik vakalara getirerek karşıdakine zulüm eder, süründürür, sadece istediği şekilde davranılsın diye.

Ben bilirim havasıyla bile ortalıkta göğsünü gererek yürümekten nasıl bir zorbalığa doğru işin gittiğini görebiliyor musunuz? Kibire sahip kişinin nasıl düşebildiğini görebiliyor musunuz?

İşin acı yanı maalesef bu kişiler kendilerine AYNA tutamazlar ve AYNA tutan elleri de kırarlar. Kabukları öyle kalın ve ışık geçirmezdir ki, sanki Allah’ın kalbini mühürlediklerindendirler.

Peki kibrin bilgelik yolunda ilerleyen ve hatta daha da ötesinde kamil insan olma yolunda ilerleyen bir yolcunun önüneki en büyük engelleren birisi olduğunu söylesem ne dersiniz?

Bilge, kamil insan vs derken kibir de nereden çıktı diyebilirsiniz.

Şehvani nefs diyebileceğimiz nefsin bedene ve ruha hakim olduğu nefs-i emmareden çıkabilme lütfuna sahip olanlar, nefs terbiyesi sürecinde zamanlar ilerlerken az insanın sahip olduğu bir bakış açısına ve bilgiye, erdeme sahip olmaya başlarlar. Star Wars filminde büyük bir Jedi olma potansiyeline sahip Luke Skywalker’ın yaşadığı zor sınavlarda zihnen ve ruhen çökmesi sonucu onca bilgi, birikim, yetenek, güce rağmen karanlık tarafa geçmesi ve karanlığa hizmet etmesi gibi, Seyr-i Süluk dediğimiz yolda ilerleyen kişinin kamil insan olma yolunda ilerlemesi sırasında kendini üstün görmesi riski her zaman vardır.

Salik her zaman bu riske karşı uyanık ve tetikte olmalıdır. İnsanlar ona akıl sormaya başladıkça, bildiklerinin diğerlerinden fazla olmaya başladığını görmeye başladıkça, hele bir de öğrendiklerini bir paylaşmaya ve öğretmeye başladıkça farklı düşünenlerin eleştiri, yargılama, uçlamalarına maruz kalmanın getirdiği öfke ile yüzleştikçe, salik dediğimiz yolun yolcusu tekrar baskın hale gelen nefsine yenilebilir. Ve bu noktadan öyle bir düşer ki bu düşüş acıtır. Tabi ki toparlanabilir ama bu zaman alır.

Bu yolda yürümek bir hal erbabı olmaktan geçiyor. Hal erbabı “ben biliyorum” diyemez. Demez de. Kim derse olmamıştır. Düşüncesinden bile geçse ama şekilde öyle görünmese, yine olmamıştır. Onu başkaları takdir eder. Hatta Alah takdir eder ve yolcu sadece susar. Ben biliyorum demek küfürdür, zira bilen ben değilim ki, O.

Akıl vermek ise kimin haddine. Birisi bize akıl sorsa bile en kötü ihtimalle bize olmayan bir hayatı kendi fikirlerimizle etkilemek, o kişinin hür iradesine müdahale etme riski var. Tersine koçluk sorularıyla akıl danışanda farklı düşünceleri kendisini bulmasını sağlamak daha iyidir. Zaten sizin anlattığınız karşıdakinin anladığı kadardır ve kimse bir bilgiyi hazmetmeden, düşünsel bedelini ödemeden, deneyimlemeden o bilgiye gerçekten sahip olamaz.

Kişisel gelişim veya bilgelik veya kamil insan olma yolculukları; hepsi içiçe geçiş ve birbirlerini destekleyen yolculuklardır. Bu yolculuklara başlayan kişinin kibir hatasını görmesi ve toparlanması nispeten daha kolaydır; hele bir de bir rehberi varsa. Yoksa hayat kitabını okuması, sezgilerine ve vicdanına güvenmesi, nefsinin dediklerinin tersini yapmaya devam etmesi kafi gelir.

Ancak kibrinin farkında olmayan ve ona AYNA tutan elleri kılanlara ise Allah kendi hatalarını görmeyi nasip etsin. Kalpleri mühürlenmesin.

Evet. Kibir gerçekten büyük bir günah ve Cehennem’in anahtarlarından biri. Cennet’in kapısını tutan Rıdvan’ın isminin o yolun razı olmaktan geçtiğini gösterdiği gibi, Cehennem’in yolları da o kapıyı tutan Malik’in isminin söylediği gibi mala, mülke, ünvana, mevkiye, bilgiye sahiplenmek, bize emanet olan geçiciliğe kendininmişcesine sahip olmaktan, “bu benim, ben biliyorum” demekten ve onu kibirle putlaştırmaktan geçiyor. Bu yüzden hemen şimdi önlemimizi alalım.

Sevgiler,

Kenan

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday/

 

Bakınız

Yedi Ölümcül Günah http://blog.milliyet.com.tr/7-olumcul-gunah/Blog/?BlogNo=458506

Öfke Orucu http://blog.milliyet.com.tr/ofke-orucu/Blog/?BlogNo=466254

Koçluk Nedir? http://blog.milliyet.com.tr/-kocluk--nedir-/Blog/?BlogNo=462002

Ramazan’da şeklin ötesine geç ve Nefsine Hükmet http://blog.milliyet.com.tr/ramazan-da-seklin-otesine-gec-ve-nefsine-hukmet---/Blog/?BlogNo=466088

 

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..