- Kategori
- İlişkiler
Kim kiminle, neden?

“Düşündüğünüz, söylemek istediğiniz, söylediğinizi sandığınız, söylediğiniz, karşınızdakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığını sandığı,
anladığı arasında farklar vardır. Dolayısıyla insanların birbirini yanlış anlaması için en az 9 ihtimal var” diyor Sylviane Herpins
Mevlana’nın da benzer bir sözü var; “Ne kadar bilirsen bil; söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır” der Mevlana.
İşte tam da o nokta, yani insanların biri birleriyle anlaşamadığı nokta belki de kırılma noktasıdır.
Yılların eskitemediği dostlukların sona erdiği, arasında su sızmayan arkadaşlıkların tükendiği, bir yastıkta kocamak üzerine birleştirilen hayatların ayrılı verdiği, zaman zaman kardeşler arasında bile nefret duygularının uyandığı, hatta ebeveyn ve çocuklar arasındaki ilişkilerin de koptuğu noktadır o nokta…
Günümüzde onca iletişim vasıtaları olmasına ve bu vasıtaların da yaygın kullanım ve son derece gelişmiş özellikleri bulunmasına rağmen, insanlar arasındaki iletişimsizlik maalesef gün geçtikçe artan bir hal almaktadır. Dünyadaki canlılar içinde sosyal bir canlı olma özelliğine sahip yegane varlık olan insan oğlu, zaman zaman sosyallik vasfından uzaklaşabilmekte ve yaşadığı çevredeki diğer insanlarla uyum sorunu yaşayabilmektedir. Temelinde iletişimsizliğin olduğu bu davranış biçimi, insanları hızla çevresindekilerden ve sevdiklerinde uzaklaştırabilmektedir.
Bazen bir anlık öfke, bazen önüne geçilemeyen hırslarımız, bazen kıskançlıklarımız, bazen kibirlerimiz, bazen bencilliğimiz, bazen mütevazı olmayan kişiliğimiz, bazen de gururumuzun sebep olduğu iletişimsizlik, bizi bir anda arkadaşlarımızdan, dostlarımızdan, eşimizden ve sevdiklerimizden koparmaya yetebiliyor. Uğrunda çok emek harcadığımız, günlerimizi aylarımızı ve hatta yıllarımızı verdiğimiz beraberliklerimiz bir anda yok olarak yalnızlığa dönüşebiliyor. Bu tür kayıpları yaşarken, yeni bir beraberliğin ne kadar zor kurulabileceğini ve sonucunda elde edeceğimiz mutsuzluğun ve doyumsuzluğun derecesini tahmin edemiyoruz. Hatta gidenlerin yerine koyabileceğimiz kimsenin belki de bir daha asla olmayacağını da düşünemiyoruz…
Yaşanan kayıplar ve ayrılıklar sonrasında ortaya konan pişmanlığın gücü, ne gidenleri ve kayıpları geriye getirmeye yetiyor, ne de bundan sonra yaşanacak yalnızlıklara ortak olmaya…
Sevdiklerimiz, dost ve arkadaşlarımız bizler için büyük bir hazine, yeter ki elimizde tutmayı bilelim. Bu durumda iletişimi bilmek ve doğru tesis etmek te o derecede kıymetli bir hazineye bedel. O halde; bayramı da fırsat bilerek, kopmak üzere ya da kopmuş ilişkilere yeni bir yön vermeye ne dersiniz?
Bu vesileyle Mübarek Kurban Bayramınızı da kutluyorum.
Sağlıklı ve Mutlu Kalın...