- Kategori
- Deneme
Kimbilir kaç gece
Her zaman olduğu gibi sabahın erken saatlerinde güne başlayıp yürüyüşümü tamamlamak üzereyken oturduğum bir bankta karşımda oturan bir teyzenin saati sorması dikkatimi çekti.Sabah yedi de saati soran bu teyzenin o bankta o saatte ne işi vardı acaba?
Yüzünde tarifsiz bir mutsuzluk vardı.Onu tanımak istedim.Sohbet etmek için burada yaşayıp yaşamadığını sordum. Belliki birileriyle konuşmaya ihtiyaç duyuyordu. Huzur evinde yaşıyormuş.Anlattığı kadarıyla hayatındaki herkes onu terketmiş. Terkedenlerin hiçbirine kin duymuyor, aksine onları haklı buluyor ve saygı duyuyor. Hep yalnızmış. Bu benim kaderim, kimsenin bana sahip çıkmaması kaderim dedi.Yıllar önce yanlış bir evliliğin sonucunda kendini içinde bulduğu bataklığı anlattı. Yıllarca yaptığı meslekten nasıl utandığını ve o yüzden evlatlarının bile kendisine kin duymasından bahsetti. Uzun uzun sohbet ettik, ona bir dahaki sefere daha uzun sohbet edebilmemiz için mutlaka ziyaretine gideceğimi söyledim. Bekleyeceğim dedi.Gel ama tek bir kırmızı karanfille gel.
Onun için yazdığım bir şiiri paylaşmak istiyorum.
Sen kimbilir kaç gece kendini anlattın bir aynaya
Bir aynanın beyaz yalnızlığına
İşte bunca yıl geçti aradan
Önüne koyup baktın tek tek yıllara
Tek tek yıllarda bütün yaşadıklarına
Ağladın!!
Kimse duymadı
Elini uzatsan oysa
Çingene pembesi ay oradaydı
Yıldızlar orada
Göremedin
Kırmızı bir karanfil vardı vazonda
Erkek koklamalarından eskimiş
Yüreğinle beslediğinde, bir kez bile koklayamadığın
Sahi sen bugüne dek kaç karanfille yattın
Yirmidört saatin sığardı
Ama odan dardı galiba
Bir karyola bir musluk birde ayna
Kenarları işlemeli bir ayna
Duygulu bir ayna
Duygusuz bir ayna
Sen kimbilir kaç gece
Kendini anlattın bir aynaya
Bir aynanın beyaz yalnızlığına