Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Nisan '19

 
Kategori
Felsefe
 

Kimlik

 
Bir insanın karşısında olmak (avami anlamda söylemiyorum) kendi zaviyesinden onu anlamaya çalışan demektir. Arkasında olmak, önünde olanın baktığı yerden bakan bire bir aynı şeyleri paylaşan anlamındadır. Nitekim Allah Rasulü Muhammed Mustafa’nın da (sav) karşısında olan vardı, onu anlamaya çalışan ve  arkasında duran söz konusuydu. 
Yukarıda izah ettiğimiz gibi, tabi sonuçta bu bir ‘kimlik’ meselesidir.
 
Kimlik deyip geçmeyelim. Kimlikli insan arıyorsak uzaklara gitmeye gerek yok. Herkes mahallesine, fabrikasına, işyerine, okullara, meydanlara, kürsülere, çevresine bakarak ‘aklın yetersizliği’ üzerine kurduğu kimlikteki insanı bulabilir. Kimlik sahibi olmanın altında değişik görünmeyi istemek vardır. Bu şekildeki yaklaşımlarda sistem, bütünlük, birlik gibi hususlar göz ardı edilmiş, ‘ayrılık ve karmaşa’ gibi unsurlar ön plana çıkarılmıştır. Ayrıca akla karşı hayal gücü, bilinçdışı gibi bir farklı olma isteği belli başlı öncelikler  arasında yer alır. Oysa bu düşünce tarzı gereksiz bir çaba içine girmek demektir. Kimlikli yaşam, genelde bir huzursuzluk hali olarak tezahür eder. Sonu depresyondur. Bunu kabul etmek gerekiyor.
Kimliksizlik ise belirli bir eğitim almış, her şeye atılmayan, özetlemek gerekirse yaşam felsefesine bağlı olarak ön plana çıkmayan, bir şeyi söylemekten çok saklamak, söylememek, belirsizliği yaşamak üzerine kullanılmaktadır. Kimliksizin sözleri canlı ve diridir. İNSAN olma vasfına erişmiş engin bir hoşgörü içinde, koruyan-örten, ilmi ve huzuru bulunan ve bu vasıflar ile yaşayan, ‘laf ola beri gele’ şeklinde yaşamayan anlamına gelir…
 
 Örneğin Hz. Ali, Hz Ebubekir v Hz. Mehdi gibi. Hz. Ali ile ilgili efendimizin sözleri hatırınızdadır. ‘Ben ilim şehri isem, Ali de kapısıdır’ der. Ebubekir’i ise eşsiz  bir imanla  taçlandırmış, keza İmamı Mehdi’yi ise, ‘Kıyamete yakın bir zamanda soyumdan gelecek Ahmed isimli Mehdi’yi takip edin’ şeklindeki sözleri ile tanımlamıştır.
 
Kuşkusuz Resulullah’ın sözleri hiçbir zaman boş değildir. Kimliksiz olana işaret etmektedir.
Kimliksizin bedensiz ve suretsiz bir yaşamı kabullenmesi, hakikati açığa çıkartacak birtakım konuşmalar, davranışlarda bulunmaları ve büyük ölçüde dedikodusuz ve yorumsuz yaşamaları söz konusudur. Böylelikle Resulullah’ın arkasında durmak şerefine nail olmuşlardır. Kimliksizlere soru sorulduğu taktirde asla kişisel yoruma kaçmamış sadece kendi bilgisini, her insanın kabiliyet ve istidadı nispetinde aktarmışlardır.
 
Bu konuda size anlatmak istediğim çok meşhur bir olay var, Hz. İsa ile Kaya diye tabir ettiği şakirtlerinden Petrus arasında. Petrus’un düşüncesine göre papazlar İsa’yı göstermelik bir yargıya tabi tutacaklar ve çarmıha gerecekler. Bunu bildirdiğinde Hz. İsa ise, ‘Sen Allah gibi düşünmüyorsun, insan gibi düşünüyorsun’ der. Yani korkak bir insansı gibi düşünüyorsun anlamına geliyor dediği. 
 
Nitekim, ‘papazlar İsa’yı yargılamadan’ vefat ettiğini, Allah’ın kendi katına yükselttiğini ayet işaret ediyor, belirtiyor.
 
Burada Petrus’u yukarda işaret ettiğimiz hangi noktaya koymamız gerekiyor. Karşısında mı arkasında mı? 
 
Herhalde hiçbir yere değil, aşağıların aşağısına. En azından o AN için durum bu!
Tekrar ifade etmeliyim. Kimliksiz bir yaşantıya sahip olmak kolay değil. Bu vasfı taşıyanın belli kayıtlarla, belli şartlarla, belli şablonlarla yaşaması söz konusu bile olamaz. Adeta bir buz pistindeki yarışmacının, sanatçının yaptığı slalom hareketlerde bulunması söz konusudur.
Kimlikli yaşayanda ise, karşımıza tutkular, takıntılar, tabular, hatta biraz daha ileri gideceğim ZAN dolu anlayışlar çıkar. Bu ZAN dediğimiz şey aslında insanı kişilikte bırakan, kişilik konumundan ayrılmasını, sonsuz açılımlara engel teşkil edecek bağlarıdır. Tabi çocukluktan aldığı bir takım örnek şeyler, daha sonra yetişkinlik çağındaki şartlanmalar, değer yargıları ve bunlara bağlı yorumlar bahsi edilen vasfı oluşturuyor. 
 
Aynı zamanda hakikat yönlü aldığı birtakım bilgilerin doğru olsa dahi yaşamla birleştirilememesi, yanlış yorumlanmasıyla, anlamsız görüşleri oluştururken, pek tabi ki de ‘ Resulullah’ın arkasında veyahut da Mehdi’nin arkasındayım’ gibi bir takım yaklaşımları da yapması kolay kolay mümkün olamayacaktır.
 
Ahmed F. Yüksel
 
facebook.com/ahmedfevzi.yuksel
İnstagram.com/sufafy
twitter.com/sufafy
 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara