Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Temmuz '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Kıskanç

Kıskanç
 

Bu saka kuşlarını izliyorum, bir görseniz dört, beş tane varlar. Sesleri birbirine karışıyor. Öyle, sevdalı bülbül, saka kuşlarının, daldan dala klasik aşk nağmeleri düzmeleri gibi değil. Kavga ediyorlar resmen kavga. Diğer kuşların hatta başka canlıların karşı cins için kavgalarını çok görmüşüzdür ama bu sakalarınki bir alem, seyirlik. Hakkımda sayfamda objektife alabildiğim bir erkek, bir dişiyi, sizlere sunmuştum.

Bu sakaların bir tanesi dişi, diğer dört beş tanesi erkek. Erkeklerin başı kırmızı, siyah, beyaz renkli. Dişileri ise kanatları sarı, siyah renkli ama kafalarında renk yok sade. Sahi bu kuşlar makyajda yapmıyorlar, diğer insan dışında kalan canlılar gibi. Peki o halde bu kavga niçin, süslenmemiş bile dişi saka. Bu kadar kavgada dişimi seçim yapamıyor, yoksa erkekler mi başkasına kaptırmak istemiyor.

Neyse dallar arasında uçuşan diğer kuşlara fazla bakıp rahatsız etmeyim. Bazan benim baktığımın bile farkına varmıyorlar. Gözleri beni bile görmüyor; ama fakıma varırlarsa da ben bu saç saça, baş başa kavganın seyrinden mahrum kalıyorum.

Düşünüyorum da bizden başka canlılar, refleks veya içgüdü olarak eş seçiyor. Seçtiği eşi içgüdüsel olarak diğer hemcinslerinden koruyor.

Bizim kafamıza takılan deyim, kıskançlık ayrı bir davranış. Buna insan özelliğimizin yüklediği, başka sosyo-psikolojik bikimlerin genlerimize kadar depolandığı duygu oluşumu.

Ama en çok da eşitsizler arasında gibi. Ama nereden bulacak herkes her konuda denk olanı. Buradan anlaşılıyorki bu dugulardan hissetmeyen yok gibi. Birde tabi sevdiğini güzel veya yakışıklı görmesi nedeniyle bu duygulara kapılma var. Yine de bu duygu alt beyin hissindeki eksiklik veya bir yığın duygunun yarattığı kompleks etkisidir.

Bak işte şu çifte gözleri birbirinin gözlerinde değil, yatmış kuma, plaj cankurtaran dalgıcı gibi, gözleri yanındakinden başka herkesi görüyor. Eşide tabi renkten renge giriyor. Bakın bu psikolojik tepki hissi de yanlış. Öbürüde yanındakindenmi habersiz, yoksa çevre mi daha cazibeli. Acaba tesadüfen veya kerhenmi evlendi. "İnsan olarak sosyal eksikliğimizi tamamlayalım"mı dediler de, evlenmişler. Aslında bu gözlemde ki davranış etkisi belki kıskançlık değil geçimsizlik etkeni sebebleri doğurabilir.

Kıskançlık sevgiden, aşk tan kaynaklanacağı gibi, elden kaçırmamak içinde olabilir. Elden kaçma ihtimalinin nedeni kendinde eksiklik hissedip, acabalar arkasından eşinin daha mükembeli ile karşılaşması kuşkusumudur.

Görüyormusun karşı dairede oturanları, aralıksız münakaşa ediyorlar. Bak işte sesleri geliyor, - Arkadaşlar kokteyl düzenlemişler, bu akşam oradayız. - Ben geleceklerin çoğunu tanımıyorum tanımadığım toplantıda rahat olamam. Sen neden bana söylemeden daveti kabul ettin ki. - Arkadaşlarla çok samimiyiz nasıl retedebilirim. O halde hadi gidelim dedik, demedik bu her zaman olmayan, kendine bakım nereden başladı.

Sürüp gidiyor. Bunların toplantımıdır, eğlencemidir gitseler bile, gitmemelerinden daha kötü psikolojik düşünce haliyle dönecekleri kesin. Bunlar o toplantıda birbirlerini kontroldan veya birileri ötekine göz fırçası atmaktan başka şey yapmazlar.

Kıskanma sosyal olmayıda önler. Eşlerden biri veya öteki yukarıda yaşanan sahnenin daha da daraltılmasını ister. Komşuları ile diyalogtan, iş arkadaşları ile samimiyetten hatta akrabaları ile görüşmekten bile kaçınır. Eşi ile samimi ortam doğmasın ister. Şüphe ön plandadır bu defa güvensizlik.

Aslında eşlerin birbirlerini tanımamaktan kaynaklanıyor çok kere bu evhamlar. Bir defa aralarında paylaşma olması lazım. Her şeyi paylaşmalı eşler. zevkleri, arzuları, hayalleri, eşyaların rengini, evin dekorasyonunu, süs eşyalarını, takıları, dekolte giysileri, fazla saymaya gerek yok, bunlardan fazlasını paylaşmalı. Kullanırken, alırken hatta düşünürken. Yani eşler birbiri ile konuşmalı, diyalog samimi olmalı. Diyalogtan münakaşa değil sevgi aşk doğmalı. Ama bu paylaşım süreci ve sonucu özgür olmalı. Kişiliği önleyici, kararlara engel olmamalı. Bunaltmamalı, ha zaten bu atmosferin oluştuğu ortam, paylaşma olmaktan çıkar.

Erken kararlarla çok taraflı değerlendirme yapmadan yapılan evlilikler, başlangıcın hatasıyla oluşan keşkelerin ortaya koyduğu çiftlerin farklılığından doğan kıskançlıklar. Kültür, eğitim, örf, etnoğrafik yaşam alışkanlıklarının farklılığı. Değer yargılarının uyuşmaması.

İşte kırılma noktası da burası. Birbirini anlayamama, yan yana koyun koyuna olanların tanışmaması mı?

 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara