Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '07

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Kızımla akşam yemeğinde sohbet

Kızımla akşam yemeğinde sohbet
 

İdil kreşte yemek yaparken.


Bu akşam masaya oturduk ve ben her zamanki gibi kızıma, "günün nasıl geçti" sorusu ile yemeğe başlamak istiyordum.

Ve öylede yaptım.

-Ne haber prenses. Bu gün nasıl geçti? Umarım keyfin yerindedir?
-Of baba ya, ginemi aynı sorular?
-Ne var bu sorularda İdil? Sadece merakımdan soruyorum. Soramaz mıyım yani, gününün nasıl geçtiğini?
-Sorabilirsin de, ama bende sürekli, her gün olan biteni anlatmaktan çok yoruluyorum.
-İyi o zaman İdiş bir daha sormam, gününün nasıl geçtiğini. Tamam mı?
-Bak baba.
-Baktım.
-Bu gün ne oldu biliyormusun?
-Hayır bilmiyorum.
-Sabahleyin ben merdivenlerden düştüm. Servisi kaçırıyordum. Acele ettim ve birden ayağımı yaanış (yanlış) basmışım. Cumburlop merdivenlerden aşağıya.
-Peki bir yerin acıdı mı?
-Şu bileğim varya, sol kolum, hani kırılmıştı ya bu kolum, işte bu kolumun bileği varya, orası acıdı.
-Çok canın yandı mı?
-Biraz yandı. Çok değil ama birazcık acıyor.
-Sana her zaman dikkatli olmanı söylüyorum, yanılmıyorsam küçük hanım. Ama sen her zaman bu söylediğimi kulak arkası yapıyorsun.
-Kulak arkası yapmıyorum baba.
-Yapıyorsun İdiş.
-Yapmıyorum baba.
-Bal gibide yapıyorsun. Yoksa dikkatli olursun ve düşmezsin.
-Hani baba, hani kulak arkası yapıyorsam, hani nerde, bak kulağımın arkasında hiç bir şey yok. Kulak arkası falan yapmıyorum.
-Neyse İdiş dikkatli ol bir daha. Bir şey yaparken lütfen acele etme.
-Benim canım yanarsa, seninki benden daha mı fazla canın yanar?
-Evet.
-Komiksin baba.
-Okul nasıl geçti bu gün prenses?
-Biliyormusun baba?
-Neyi biliyor muyum?
-Bu gün sınıf başkanı oldum. Öğretmenim beni sınıf başkanı yaptı yaaaaaaaaaaaa.
-Peki neden seni sınıf başkanı yaptı?
-Dün Süay'lara gitmiştik ya. Süay'ın doğumgününe. İşte orada uslu durduğum için, öğretmenim beni sınıf başkanı yaptı.
-Aferin sana. O zaman devamlı akıllı ve uslu ol, derslerine devamlı çalış ve ödevlerini aksatma, öyle sanıyorumki öğretmenin seni devamlı sınıf başkanı seçer.
-Baba başka ne oldu anlatimi?
-Anlat bakalım.
-Öğretmenim Leo yemek seçtiği için, benle Leo'nun boyunu ölçtü. Ondan sonrada ne dedi biliyor musun?
-Hayır bilmiyorum. Ne dedi?
-Bakın çocuklar dedi öğretmenim, İdil'in boyu uzun Leo'dan, neden uzun biliyormu sunuz? Dedi.
-Neden uzunmuşsun Leo'dan?
-Öğretmenim dediki, çocuklar İdil'in boyunun uzun olmasının nedeni, İdil'in yemek seçmemesi dedi.
-Öylemi.
-Yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa.
-Leo yemek mi seçiyor?
-Evet. Leo sadece pilavla, makarna yiyor. Öğretmenimde Leo'ya bu yüzden kızıyor ve Leo'ya yemeğini yemesini devamlı söylüyor.
-Peki sen seçmiyormusun hiç yemek, İdil hanım?
-Seçiyorum ama bazen.
-Nasıl bazen?
-Ben karnıbahar ve patlıcan yemem.
-Demekki sende yemek seçiyormuşsun. Kaldıki sadece karnıbahar ve patlıcan değil, başka yemeklerde yemiyorsun.
-Hayır baba. Başka bütün yemekleri yiyorum.
-Kapuska yiyormusun prenses.
-Kapuskada yemem.
-Ne oldu hanfendi. Şimdi saysak daha neler çıkacak. Mesela Brokoli yiyormusun?
-Brokoli yemiyorum, ama başka çok şey yiyorum. Mesela balık yiyorum. Demi anne.
-Tamam balık yiyorsun ama, sadece et ve balık türü şeylerle beslenme olmazki. Sebzede yemen gerekiyor. Kaldı ki sebze yemekleri de çok besleyici olur.
-Balıktanda mı daha yararlıdır sebze yemekleri?
-Kimisi balıktanda yararlıdır.
-Mesela hangisi balıktan yararlıdır?
-İdiş o kadar ayrıntılı bilmiyorum, ama bu konuyu çok merak ediyorsan senin için araştırıp, öğrenirim oldu mu?
-Oldu. Baba.
-Efendim İdiş.
-Tatil günü piknik yapmaya gidelim mi?
-Hava güzel olursa gideriz. Ama sen önce şu yemeğini bitir.
-Bitiriyorum baba. Bak bir şey kalmadı. Baba ne olursun, tatil günü pikniğe gidelim.
-Havaya bağlı İdiş. Eğer güzel olursa gideriz.
-Söz mü?
-Söz tabiki, bir aksilik olmaz ise tatil günü pikniğe gideriz.
-Baba mangalda yapalım mı piknikte?
-Tamam; mangalda yaparız.
-Ata'larda gelsin mi?
-Çağırırız Ata'larıda. Eğer durumları müsait olursa onlarda gelir.
-İmge'leride çağırsana.
-Tamam prenses telefon açarım.
-Unutma ama.
-Tamam unutmam. Ama bu günden karar vermek doğru değil. Önümüzde uzun bir süre var. Bir aksilik olabilir.
-Ya baba ya. Bak konuşmam. Tatil günü pikniğe gidiyoruz.
-Tamam İdil.
-Söz mü?
-Söz.
-Baba resim yapalım mı?
-Yapalım. Getir boya kalemlerinle, resim kâğıtlarını.
-Oley. Yaşasınnnnnnnnnn.
-Baba.
-Efendim İdiş.
-Resim yaptıktan sonra bana masal okur musun?
-Okurum tabi.
-Ama altı tane okuyacaksın.
-İki tane okurum.
-Altı tane baba. Ne olursun.
-Ya İdiş sende canımı çıkarmak için uğraşıyorsun ama.
-Baba ne olursun, altı tane masal oku, lütfen.
-İdiş iki tane okurum. Üstünü bilmiyorum.
-Baba ne olursun.
-Ya İdiş her akşam her akşam, o kadar masal okunur mu. Gücüm kalmıyor.
-Ya baba ne olursun. Altı tane masal oku.
-Yarın için ödevin var mı prenses?
-Ödevim yok baba. Sen ne resmi yapacaksın baba.
-Köy resmi.
-Bende parkta oynayan çocukların resmini yapacağım.
-Tamam o zaman. Hadi başla yapmaya.
-Baba.
-Efendim İdiş? Ne oldu?
-Altı tane masal okuyacaksın tamam mı?
-Tamam İdiş. Altı tane masal okurum.
-Söz mü?
-Söz.
-Baba.
-Efendim İdiş?
-Seni çoooook seviyorum.
-Seni yıkamacı yağlamacı.
-Ya baba yaaaaaa. Ben yıkamacı yağlamacı değilim.

Resmin sonu gelmeden, ufaklık annesinin yanına gidip koltuğa uzandı ve uyudu. Bende böylelikle altı tane masal okumaktan yırttım. Sanırım gün içerisinde hayli yorulmuştu. Yoksa kolay kolay yakamı bırakmazdı.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..