Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Şubat '08

 
Kategori
Kitap
 

Kolera Günlerinde Aşk - Gabriel Garcia Marquez

Kolera Günlerinde Aşk - Gabriel Garcia Marquez
 

***Aşk mı, hastalık mı?***


Ülkemizde çok tanınan ve okuyucular tarafından beğenilen Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez'in 1985 yılında yazdığı romanı Kolera Günlerinde Aşk, adı üstünde bir aşk romanı.Bu aşk, ölümcül ve bulaşıcı bir hastalık olan kolera ile benzeştiriliyor. Çünkü aşkın başkahramanı Florentino Ariza, 13 yaşındaki Fermina Daza'yı ilk kez gördüğünde bakışlarındaki masumiyetten etkilenip tutkuyla bağlanıyor ve aynen kolera hastalığının belirtilerini taşıyor. Koleranın ortalığı kasıp kavurduğu ve toplu ölümlere yol açtığı bir dönemde geçiyor bu aşk.

Tutkulu bir aşk mı, bağımlılık mı, yoksa takıntı mı, ben karar veremedim. Hastalık gibi bir şey. 110 yıl önceki bir zaman dilimi ve insani ilişkileri düşünüldüğünde belki normal gelebilir, değilse anormal bir durum diye düşünüyorum. Romanın konusu çok ilginç, fakat çeviri olmasından belki de, gereksiz uzatılmış tümceler ve ayrıntılar var bazı sayfalarda. Sanki ben burayı daha önce okumuştum, hissine kapıldığım oldu çok kez. Aynen Brezilya dizilerinde, seslendirmeye uygun olsun, diye yapılan gereksiz ve sıkıcı dolaylı anlatımlar gibi.

Kitabın odak noktası; malum bir aşk ve üçgenli. Zaman, 19. Yüzyılın son yılları. Küçük ve yoksul bir kente, evlilik dışı ilişkiden doğduğu için babası tarafından desteklenmeyen ve annesiyle birlikte yaşayan gösterişsiz, silik bir delikanlı Florentino Ariza, bir gün çalıştığı daireden telgraf götürmek için gittiği evde, evin 13 yaşındaki kızıyla (Fermina Daza) gözgöze gelir ve onu asla unutamaz. Parkta günlerce oturup, onu bahçede halasıyla oynaşırken izler. Tutkuyla bağlanır ve yemeden içmeden kesilir, annesi vazgeçirmeye çalışsa da başarılı olamaz.

Fermina Daza ile görüşebilmesi için babasından izin alması gereklidir. Kızın babası sonradan zengin olan ve şehre yeni gelen bir işadamıdır. Bu ilişkiye onay vermez ve önce, halayı evden kovar, sonra da kızını, unutsun diye akrabalarının yanına köye yollar. Fakat Florentino Ariza, telgraf dairesinde çalıştığı için, bir şekilde sürekli haberleşme olanağı bulurlar, irtibatları hiç kesilmez.

Fermina Daza, şehre geri döndüğünde 18 yaşında alımlı ve kibirli bir genç kız olmuştur. Babasının ısrarıyla zengin ve ünlü doktor Juvenal Urbino ile evlenmeyi seçer. Lüks içinde ama mutsuz bir yaşam sürer, çocukları olur. Doktor onu beğenmesine rağmen, ona karşı aşk yoktur ve başka kadınlarla aldatır. Hele son yıllarda iyice uzaklaşırlar birbirlerinden.

Florentino Ariza ise, Fermina'yı unutmak için sürekli, bekar, dul, genç, yaşlı, yoksul, zengin farketmez, kimi bulursa aşk yaşar, tam 622 tane aşk serüveni. En son yaşadığı ise, kendisine emanet edilen ve velisi olması istenilen 14 yaşındaki öğrencidir. Aradaki 60 yaşlık fark önemli değildir. Kız da aşık olur ona. Yaşadığı tüm ilişkilerini defterlere kaydeder, 25 tane defter doldurmuştur, şiirler ve mektuplar yazar sürekli. Ve Fermina'yı elde etmenin tek yolu zenginlik olduğu için çok çalışıp mal mülk sahibi de olur.

Doktor Juvenal Urbino'nun zamansız ölümünden sonra, taziye için evine geldiğinde Fermina Daza'ya aşkını yeniden ilan eder, yaşlı kadın yas içinde olduğu için reddeder. Florentino Ariza'nın vazgeçmeye hiç niyeti yoktur. Dile kolay tam tamına 51 gün 9 ay, 4 gün beklemiştir bunun için. Yine çiçeklerle, şiirlerle ve mektuplarla sürdürür, kabul ettirinceye kadar.

Fermina Daza'nın kızı Ofelia, bu ilişkiye karşı çıkar ve annesi tarafından reddedilip, evden kovulur. Bu sırada Fermina Daza'nın gelinine söylediği şu sözler romanın en alıcı noktasıdır:

"Yüz yıl önce, ikimizde çok genç olduğumuz için, şu zavallı adamla bana yaşamı haram ettiler; şimdi de çok yaşlı olduğumuz için aynı şeyi yapmak istiyorlar."

Yalnızlıktan sıkıldığı için ve Florentino'nun ısrarlarıyla, onun sahibi olduğu gemide uzun bir yolculuğa çıkmaya ikna olur. Önceleri mesafeli olan duruşu zamanla yumuşar, fiziksel olarak iş işten geçmiş olsa bile duyguları henüz tazedir, yeniden filizlenir. Kaldıkları yerden devam etmeye ve ilişkilerini sevimli kılmaya karar verirler, aradan 53 yıl, 7 ay ve 11 gün geçmiştir. Fermina 72, Florentino ise tam 76 yaşındadır.

Kolera Günlerinde Aşk, Aralık 2007'de beyaz perdeye de uyarlanmış, filmi henüz izlemedim, fakat okurken sanki izliyormuş gibi hissettim bazı bölümleri, bazılarının aksine bu film kitabından daha etkili olmuştur, diye düşünüyorum.

Nobel ödüllü yazar, romanlarında masalsı bir uslüp kullanıyor. Aşk öyküsü dışında Karayiplerin kıyılarının doğal güzelliklerini, vahşi hayvanları, insanların sosyal yaşamlarını, geleneklerini gözler önüne seriyor, bununla birlikte yaşanan siyasi çalkantıları, darbeleri, cinayetleri, hastalık ve yoksulluktan toplu ölümleri de vurguluyor.

YAYINEVİ NOTU:

'Kolera Günlerinde Aşk', bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. 'Marquez'in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yönlerini, özellikle taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla eleştiriyor yazar. Roman boyunca, aşk acılarının lirik rüzgarlarının esintileri arasında, Marquez'in, insancıl mizahı, sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle, 'Kolera Günlerinde Aşk', Marquez'in başyapıtı sayılan 'Yüz Yıllık Yalnızlık'ın yanında tartışılmaz bir biçimde yerini alıyor.

(Arka Kapak)

KOLERA GÜNLERİNDE AŞK- G. Garcia Marquez
Çeviri: Şadan Karadeniz
Can Yayınları-10. Baskı -2006



 
 
 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara