Koş Sezen! Açılış var.

Arşivlere bakıyorum tam beş ay olmuş ilk 'açılım' sözü sarfedileli. Hem de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ağzından, yani birinci elden. 'Tarihi fırsat' diye nitelemiş Cumhurbaşkanı ve üzerinden beş ay geçmiş. Ve hala kimsenin ne olduğu hakkında hiçbir şey bilmediği bu gizemli 'açılım' dosyası hakkında Türkiye bir aydır birbirini yiyor neredeyse. Yok İmralı'dan yol haritası bekleniyormuş, yok ABD planıymış, denmedik kalmadı 'açılım' hakkında. Olmadı, işin içine sanatçılar da girdi şimdi. Eee, ne de olsa halkın varettiği insanların da halka birşeyler söyleme hakkı var tabi.

Peki, bu 'açılım' denen şey niye açıklanmıyor bir türlü? Niye kimse bu dosyanın neleri içerdiğini anlatmıyor? Türkiye bir aydır neyi tartışıyor?

Toplum içinde kaos yaratmakta tecrübeli olan hükümetin koskoca bir fiyaskosudur bence bu 'açılım'. Niye insanları olmadık birşey için birbirine düşürüp tartıştırıyorsunuz? Hoşunuza mı gidiyor, amacınız mı başka? Ser verip sır vermediğiniz bu dosya neleri içeriyor? Biz bir aydır neyi tartışıyoruz Allah aşkına bir söyleyin ya, yalvartmayın adamı.

Ve sanatçı dostlarımız.

Sevgili Sezen Aksu bu ne olduğu bilinmeyen 'açılım'a hemen destek verdi. Benim tahminim Sezen Aksu aslında kötü niyetli değildi bu desteği verirken. Kendisi 'açılım'ı 'açılış' olarak algılamış olsa gerek, hemen koştu. Kurdeleyi kesip açılış yapacak. Neyin açılışı, bilen yok. Şimdi sevgili Sezen Aksu'ya sormak isterim. Tamam bir açılışa gideceksin. Peki bu açılışın içeriği, amacı, açanı, kaçanı kimlerdir, nelerdir sorup sorgulamadan mı gideceksin? Farzedelim Danimarka'dan bir sergi açılışına davet aldın ve 'Aman açılış var, destek vereyim' diye koştun gittin. İçeriye bir girdin ki, peygamberimizi terörist gibi gösteren karikatürler, dinimize hakaretler diz boyu. N'oldu, için rahat etti mi? Öyle her açılışa gitmeyeceksin, içinde neler olduğunu, kimler tarafından hazırlandığını bilmediğin 'açılımlara' da hemen destek vermeyeceksin. Bir sanatçı olarak 'hemen destek' yerine halk sizden şunu beklerdi: Barışa katkı sağlayacak her türlü adıma destek veririm. Ama, önerilerinizi bir açıklayın bakalım.

Sevgili Hülya Avşar'da böyle konularda hiç geri kalmaz biliyorsunuz. Baş sayfalarda günlerce yer alan bir konu kaçırılır mı? Gazetelerin sürmanşetlerindeki koskoca 'açılım' haberlerinin ortasında, yandan çekilmiş hafif dekolteli bir fotoğrafı olsa fena olmaz mı? Güzel olur elbet. Hatta, demeçlerini okudum da Sezen Aksu gibi öyle balıklama falan da dalmamış olaya. Daha bilinçli geldi bana. Ama ah o dilimiz yok mu? Kendimizi ifade ederken o dilimizi nasıl kontrol altında tutmalıyız bilmem ki? Belki doğru şeyler söylüyor ve yaşadıklarını samimi olarak anlatmak istiyor ama, eğer halkın gözönündeki bir sanatçı isen ağzından çıkan her kelimeyi düşünerek söyleyeceksin. Dedi ki sevgili Hülya Avşar: Dağda şu kadar Kürt öldürdük, denildiğinde babam hep ağlardı. Birincisi, 1984 yılından bugüne kadar PKK ile olan çatışmalarda ölen teröristlere hiçbir zaman 'Kürt' denilmemiştir. Ne televizyonlarda, ne gazetelerde, ne de başka bir yerde. Onlara 'terörist, PKK'lı ya da bölücü terör örgütü mensubu' denilmiştir. Çünkü, teröristin vatanı ve milleti olmaz. Güzel güzel konuşurken ardından böyle sıvamak sizlere de yakışmaz. İkincisi, ölen teröristlere ağlayan babanın şehitlerimiz hakkındaki düşünceleri nelerdir acaba, diye sorarlar sonra adama. Bak, tek bir kelime güzel güzel giden söylemlerini bir çırpıda hangi noktaya getirdi. Böyle hassas konuları biraz daha dikkatli, biraz daha düşünerek konuşalım.

Görüldüğü üzere hala tartışıyoruz, yazılar yazıyoruz, ağzı olan konuşuyor, olmayan destek veriyor ama, neyi konuştuğumuzu, neyi tartıştığımız, neye destek verdiğimizi yine bilmiyoruz yine bilmiyoruz. Elindekini göstermeyen ve milleti boş bir kavanozun içinde birbirine düşüren hükümetten ise hala ses yok.

Bakalım nereye kadar?