Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Temmuz '09

 
Kategori
Deneme
 

Köşekadıları'nın yurttan sesler korosu

Köşekadıları'nın yurttan sesler korosu
 

Gençlik yıllarımda hep heyecanlı, aceleci tavırlar sergilediğimden, sâkin insanlara zaman zaman gıpta ile baktığımı itiraf ediyorum. Üstelik, kendimle çeliştiğimin farkına vararak.

Hani şu; dünya yıkılmış umuru olmamış tipler vardır ya, onlardan söz ediyorum.
Hoş, “kanı donmuş bunların!” diye eleştirip, kendimi haklı çıkardığım durumlar da az değil ya.

Yaşım ilerlediğinden midir nedir, sanki biraz durulmuş gibiyim.
Artık çok az: “ dur hemen celâllenme!” der oldu, etrafımdakiler.
Anneannem olsa benimle gurur duyardı.
Zira; “aslı-astarı olduğunu, anlayıp dinlemeden konuşma sakın!” diye hep tembih ederdi.

Ama görüyorum ki; benimki gibi anneannesinden nasihat almış çok az insan var.
Ve ne yazık ki bunlar köşeleri tutmuş, birer “Köşekadıları” olmuşlar. (Bu yakıştırmayı Hakkı Devrim'den duydum.)

Milletin ağzına belli aralıklarla verilen şekerli sakız! (gündeme artık ben böyle diyorum) üzerine günlerce övgüler ya da sövgüler, döktürüp duruyorlar.

Domino gibiyiz, bir dokunuş yetiyor bize.

Milletce bıkmadan, usanmadan hep aynı oyuna gelip, bebe gibi çiğneyip çiğneyip, şekeri bitince tükürüyoruz sakızları.
Üstelik, birilerine avuç açıp, yeni sakız versin diye gözünün içine bakıyoruz. Bağımlı olduk.

Kuyuya taş atan delilerin oyuncağı gibiyiz, kısacası.

Hani Fikret Kızılok’un türk siyasetini özetlediği: “Süleyman hep başbakan
başbakan hep süleyman” adlı şarkısındaki gibi... benim ülkemde tarz, hep bu. (Yazımın sonunda şarkıyı hatırlatacağım)

Hak ettiğimiz gibi yönetiliyoruz.
Kısır döngüye döndü her şey, telaştan, yüzeysel bakmaktan, suları bulandırıp durmaktan, altında neler oluyor diye ne düşünüyor ne de görüyoruz. Yine de hakkını yemiyeyim var elbet gerçekleri anlatan az da olsa birileri.

Ama ben sıkıldım, (sıkılma kelimesi hafif kaçıyor) aptal yerine konulduğumuz için kendimce bir direniş içindeyim; gelmeyeceğim bu ” gündem” oyunlarına.
Kendi gündemimi kendim yaratacağım. En çok okunan kitapları değil, arka raflara dalacağım. Hem de en az okunmayı göze alarak.

Baş kaldırıyorum!..

Değişen çok şey var ama, oyuna gelme/getirme hâllerimiz reflekse dönüştü.
Toplum olarak birşeyleri başaracağımıza duyduğum inancım, gitgide daha da azalıyor.
Biri gidiyor, biri geliyor. Halk hep aynı, hep yerinde sayıyor, hatta iyice dibe batıyor... Salaklaştık.

Her sabah uyandığımda; bugün ne buldu bunlar diye bakıyorum.
Hiç içimden gelmiyor fikir beyân etmek. Doğru olduğuna bile inanmıyorum zira.
Neyse ki, bu konuda artık yanılmıyorum. Bugün ak olan, yarın kara nasılsa.

Tayfun Talipoğlu, Varto depremindeki ilk kayıpları verirken; sayıyı az bulup, haber kaynağıyla telefonda yaptığı görüşmede; -infiâl! yaratmaya yetmeyecek kaygısıyla- “çok az bu sayı” dediğini utanarak itiraf etmişti birara.

Reha Muhtar’ın da birilerinin eline bidon verip dama çıkarttığını, fısıltı gazetelerinden öğrenmiştik. Yalanı boyunlarına!..

Patronların baskısından telaş içinde; her gün “flaş flaş flaş!...” peşinde muhabirler. Doğru olmuş, yalan olmuş kimin umurunda...

Olayların altında yatanları, gidişatı, işin aslını-astarını anlatanlar tek tek öldürülmedi mi, zaten...
Köşeler kaldı mı; kadılara!..

Şükürler olsun patronum yok, bu saatten sonra da olamaz!.. Taa mezun olup, staj yaptığım yıllarda, anlamıştım patronla çalışamayacağımı.... Onlar da benimle...
Hep bir koyun sürüsü ve çoban ilişkisi yaşananlar...

Baş kaldırıyorum!..

Her sabah uyandığımda kendi ruh hâlime uygun, kendi gündemimi kendim yaratıyorum.
Havalar nasıl olursa olsun, benim havam ne çalıyorsa, ben onu oynuyorum.

Anlayana, dinleyene anlatıyorum:
Havadan sudan, kalpten - yürekten...
Damarıma basırlarsa; toptan–tüfekten...

Saime Eren

http://videonuz.ensonhaber.com/mediaplayer.swf?settings=http://videonuz.ensonhaber.com/player.config.php?vid=13417" quality="high" width="468" height="379" allowScriptAccess="always" allowFullScreen="true" type="application/x-shockwave-

flash" />
Sözümde duruyorum :

Süleyman Hep Başbakan
Küçücük bir çocuktum
Sebebini bilmeden
Sokağa çıkamadık
İhtilal oldu sandık

Sonra biraz büyüdük
Alfabeyi bitirdik
Azı dişim çıkmıştı
Sünnet bile olmuştum

Süleyman hep başbakan
Başbakan hep Süleyman

Kennedy öldürülmüş
Migros açılmamıştı
Beatles ortada yokken
Ekonomi bomboktu

Zeki Müren ortada
Bülent Ersoy erkekti
Vietnam savaşını
Kendisiyle başlattı

Süleyman hep başbakan
Başbakan hep Süleyman

Sonra aya gidildi
Evelallah dönüldü
Suya yazı yazıldı
İçimiz rahatladı

Mao henüz ölmemiş
Ortaokul bitmemiş
Yahya işe başlarken
Bankalar hep bomboştu

Süleyman hep başbakan
Başbakan hep Süleyman

Bilgisayar bulunmuş
Deniz Gezmiş asılmış
Papa yine değişmiş
Mandela hapisteydi

Çevre kirlenmemişti
İbo evlenmemişti
Ajda tam boşanırken
Dolar yine çıkmıştı

Süleyman hep başbakan
Başbakan hep Süleyman

Kırat attan inerek
Kemerini sıkmıştı
Halk üstüne binince
Başımıza çökmüştü

Hak hukuk düzen vardı
Çüş demesi çok zordu
Ortaokul biterken
Yine ihtilal oldu

Süleyman hep başbakan
Başbakan hep Süleyman

Kenan sopalısıydı
Turgut boyalısıydı
Pek anlamazdı ama
Mesut hopalısıydı

Naim kaldırıyordu
Zalim bastırıyordu
Dün dündür bugün bugün
(diye) Gafil avlanıyordu

Süleyman hep başbakan
Başbakan hep Süleyman

Paşa resim yapardı
Sabancı’ya satardı
Netekim ben demezsek
Anasını satardı

Tonton dayanamadı
Hepimizi batırdı
Efelerin efesi
Muz ağacına tutundu

Ecevit hep umuttu
Erdal bizi uyuttu
Yaş günü pastamızı
Vestiyerde unuttu

Süleyman hep başbakan
Başbakan hep Süleyman

Arabamız evimiz
İki anahtarımız
Nasıl da inanmıştık
Verir diye babamız

Ne padişah ne sultan
Bi enişten bi ablan
Yanında bir de baban
Sefam olsun yaradan

Süleyman hep başbakan
Başbakan hep Süleyman

 
Toplam blog
: 61
: 771
Kayıt tarihi
: 18.09.08
 
 

Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul' da yaşıyorum. Emekliyim. Güncel olayları yorumlamanın yanı..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara