- Kategori
- Öykü
Kumsalda yalnız

Yüksek kayalıklarla çevrili kumsalda göz alabildiğine maviler ve beyazlar içindeyim. Gök, su, kum hepsi birbirine karışmış. Aralarda altın pırıltılar göz kamaştırıyor. Yüzüm, denize ve güneşe dönük, gözlerim kapalı. Serin dalgacıklar incecik kumla oynaşıp çıplak ayaklarımı yalayıp gıdıklıyor. Kollarım iki yana açık. Hafif bir meltemle çırpınıp bacaklarıma sarılan eteğimin ve denizin genizden gelen sesinin etkisiyle hipnotize olmuş gibiyim.
Bu şekilde ne kadar kaldığımı bilmiyorum. Zaten önemli de değil. Artık hiçbir şeyin önemi yok. Bütün kavramlar geride kalmış, şimdi yalnız deniz, kumsal ve ben varım. Duyularım daha keskinleşmiş gibi. Damarlarımda akan kanın sesini duyabiliyorum. Kalbim dalgaların sahile vuruşu ile eş zamanlı atıyor. Elimi uzatsam tepemden uçan martıyı yakalayabileceğim. Kollarımı yavaşça sallamaya başlasam ayaklarım yerden kesilecek, hiç zorlanmadan bulutların arasından süzülüp sonra denize dalacağım. Önce kollarımda ve yüzümde, daha sonra belimde, bacaklarımda ve en son da ayaklarımda suyu hissedip ürpereceğim. Gözlerimi açtığımda dipte bir balık sürüsünün peşine takıldığımı, onlarla beraber nefes alabildiğimi, aralarındaki iletişimin bir parçası olduğumu göreceğim.
Ah! Yüzerken ayağımı bir kayaya çarptım galiba! Hızla suyun üstüne çıkmaya başladım, şimdi gökyüzüne doğru kanat çırpıyorum ve nihayet yine yerde, kumsalda, ayaklarım bileklerime kadar suyun içinde , kollarım iki yana açık, yüzüm denize ve güneşe dönük, gözlerim kapalı duruyorum. Ayağım hala acıyor. Gözlerim çok zorlanarak açılıyor, güneşin parlaklığı bir şey görmemi engelliyor, nefes bile alamıyorum. Kollarımı indirip başımı yere eğiyor ayağıma bakıyorum. Önce gördüğümün ne olduğunu bilmiyorum, sanki başka bir dünyadan gelmiş gibiyim.
Sonunda anlayabildiğimde sağ ayağımı sallayıp diğer ayağımın üstünde zıplamaya başlıyorum. Sağ baş parmağım bir yengece yem olmak üzereymiş! Şimdi ne yapacağım? Hemen bir sopa bul! Bırakmıyor pis hayvan! Eve gitmek istiyorum! Medeniyet istiyorum!!!!!!!!!