Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '08

 
Kategori
Deneme
 

Küreselleşme ve Ulus-Devlet

Küreselleşme ve Ulus-Devlet
 

Küreselleşme ve Ulus Devlet


Küreselleşmeye bir tanım ile başlamak gerekirse, Malcolm Water, küreselleşmeyi coğrafyanın toplumsal ve kültürel düzenlemelere dayattığı kısıtlamaların azaldığı insanların bu azalmayı giderek daha çok fark etmeye başladıkları bir toplumsal süreç (Globalization, 1995) olarak tanımlamıştır.

Üstteki tanımda durumun iktisadi tarafına değinilmese de üstte sıralanan durumlar sonucunda ülkeler arası karşılıklı iktisadi bağımlılığın artacağı da bir gerçektir. Bu karşılıklı iktisadi bağımlılıklarının bir ayağında devlet olmakla beraber öteki ayağında özel sektörün olduğu ve artık sermayenin hızla gezebildiği, istihdamın şartlara göre nerede oluşacağına kilometrelerce uzaktan karar verilebilen bir dünyada yaşıyoruz. Her ne kadar kapalı bir ekonomik sistemde var olmak istiyoruz diyen bir ülke dahi olsa, bu sürece karşı durabilmesi artık bence mümkün gözükmemektedir.

Hızla gelişen ve değişen bu dünyada hiç şüphesiz üretim şekilleri yöntemleri ve araçları da değişmiştir. Gordon Marshall kitabında bu konu ile ilgili şöyle demektedir:

Karl Marx , emekçilerin kapitalizm de sattıkları şeyin emekleri değil emek güçleri olduğu sonucuna vardıktan ve böylece analizine yeni bir boyut kattıktan sonra, üretim sırasındaki faaliyetleri kavramsallaştırma aracı olarak kullandığı ve geçmişten miras almış olduğu iş bölümü terimine bağımlılığından kurtulma noktasına gelmişti.Marx iş bölümü terimi yerine belirli bir üretim tarzına ait toplumsal ilişkilere işaret eden üretim ilişkileri terimini kullanmış ve iş bölümünü üretim ilişkilerinin somut yapısal bileşimi ve düzenlemesi için saklamıştır. (A Dictionary of Sociology, 1994)

Yukarıda görüldüğü üzere küreselleşme ile birlikte üretimin şekli ve tanımına da değişmiştir. Küreselleşme rüzgarı ile beraber birçok devlet de bu rüzgara karşı koymak yerine bunu yelkenlerini şişirecek bir fırsat gibi görme eğilimine gitmişlerdir. Çünkü rüzgar önüne set çekilmeyecek kadar güçlü bir ivme ile ilerlemekte.

Küreselleşme bazıları için kaçınılmaz bir fırsat görülmekle beraber, kimileri için ise devletlerin siyasi yapısını derinden sarsacak tehlikeli bir bomba gibi algılanmaktadır. Günümüze bakacak olur isek bu bombanın etkiyeceği ülkeler gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkeler olarak görülecektir. Küresel sermayenin kullanımına ilişkin oluşan engellerin başında veya bir aşamasında devlet geliyor ise, bu, mutlaka sürecin gelişmesi için zayıflatılmalıdır.

Prof. Cem Eroğul kitabında bu konuya ilişkin şöyle demektedir;

Devleti zayıflatmanın birkaç yolu var. Bir tanesi, doğrudan doğruya devleti eritmektir. Avrupa Birliği’nde, Kuzey Amerika NAFTA birliğinde ve Japonya ekseni etrafında Uzakdoğu’da Pasifik Birliği adı altında biçimlenen kümelenmeler bunun araçlarıdır.

Bir başka yol, doğrudan doğruya devletlerin parçalanması ya da yok edilmesidir. Kaba bir yol, ama bu da yaşandı. Doğu Bloğu çöktükten sonra Doğu Almanya, Batı Almanya tarafından yutuldu. Yugoslavya parçalandı, Çekoslovakya parçalandı. En önemlisi Sovyetler Birliği parçalandı.

Üçüncü bir yol, merkezi devletlerin gücünü kırmak.Bu nasıl olabilir? Bir, kural koyma güçleri azaltılarak. Örneğin,
iç politika alanında Uluslararası Para Fonu’nun, Dünya Bankası’nın kurallarına uyma zorunluluğu.
(Emperyalizmin Yeni Masalı Küreselleşme, Ankara, İmge Kitabevi Yayınları, 1996).

Görüldüğü üzere ulus-devlet ve küreselleşme aslında hiç yan yana gelmesi yakışmayan iki kelime gibi gözükmektedir.Bir anlamda bu tehlikeye paranın devlete söz geçirme olasılığının artması da diyebiliriz ki burada ulus-devlet yöneticileri bir karar almak ve kendilerine bir rol biçmek zorundadırlar. Bu rol ise ulusun çıkarları doğrultusunda ve sosyal adaleti sarsmayacak hassasiyette belirlenmelidir. Ülkemizde devletin elini ekonomiden iyice çekip sadece onlar (sermaye sahipleri) üzerinde bir denetleyici olma isteği ne kadar gerçekçidir ve daha da önemlisi sermaye aktörleri tarafından bu denetleme görevi devlete nereye kadar verilecektir. Bunlar elbette küreselleşmenin ulus devlet üzerine etkileridir.

Toparlayacak olur isek ulus-devletler kaçınılmaz küreselleşme dalgasında tüm siyasi ve ekonomik iradelerini güçlü ve kontrol altında tutmak adına gerekli karar mekanizmalarını oluşturmalı ve bu rüzgarı kendi siyasi yapısına tehlike oluşturmayacak şekilde lehine kullanmayı bilmelidir.

Kenan Ekşi / http://www.kenaneksi.com/blog/?p=268

 
Toplam blog
: 21
: 1531
Kayıt tarihi
: 12.12.08
 
 

1986 İstanbul İtü inş. müh. öğrencisi.Fotoğraf, şiir, kitap, doğa, bisiklet, kamp, yayla, İkizdere ..