Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

24 Ekim '08

 
Kategori
Siyaset
 

Kürt Sorunu Karşısındaki Duruşumuz

Kürt Sorunu Karşısındaki Duruşumuz
 

Kürtler !. Yüzlerce yıl bu topraklarda hüküm sürdünüz. Sırtınızı sıvazlayanlara dönüp bir bakın hele


Günlerdir Kürt sorunu ve Pkk sorunu hakkında kendimce bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Yazdıklarıma katılırsınız veya katılmazsınız. Okunma değeri vardır ya da yoktur. Bu okuyucuların taktirine kalmış bir şeydir. Ama en azından bir düşünce olarak ortaya atılmıştır. Yazı yazayım da, nasıl olursa olsun deyip, “bilmem kaçıncı blog yazısını yazıyorum’un “ hesaplarını yapma peşinde olmadığımı da ifade etmek isterim. Yazılarımı düzenli okuma nezaketini gösteren dostlar belki şaşıracaklardır. Nereden çıktı bu yazı diye düşünenler de olabilir. Hemen açıklayayım.

Çok kere yazdığım yazıların genelde konusunu gündemden ve güncelden seçmeye çalışıyorum. Özellikle son zamanlarda çok sıcak ve gündemde olan bir konu olan “Kürt sorunları ve Pkk” konusunda birçok yazı yazmaya çalıştım. Aklım ve kalemin er verdiğince de yazmaya çalışacağım. Yazılarıma aldığım yanlı ve yansız bütün yorumları da sayfamda yayınlıyorum. Bu yorumlardan büyük bir kısmı, düşüncelerime katılıyor. Katılmayan dostların da görüşlerini de yayına veriyorum ki, sübjektif bir yazan-okuyan ilişkisi olmasın. Netice de burası demokratik bir platformsa, olumluların yanında olumsuz görüşlerinde olması çok doğaldır. Asla sırıtmamalıdır !..

Son yazılarımda Kürt sorununa bakışım genelde bir analiz niteliğindeydi ve mevcut sorunların bir Kürt sorunu olmasından ziyade bir Pkk sorunu olduğu görüşünü ısrarla savundum ve derlediğim bilgilerle de bir yerlere hep soru sorduğum görülmüş olmalı. Ama bu asla bir Kürt realitesi ve sorunu olmadığı ve bu realiteyi görmemezlikten geldiğim anlamına gelmez. Bu yazılarıma genel bir değerlendirme yapan bir okur dost yorumunda, “ cahil olan sadece Kürt halkı mı” diye soruyor ve <ı>“ ülkesine ve değerlerine saygısı olan ve dünyaya tek bir bakış açısından bakmayan biri bu kelimeleri kullanmaz.. Aynı kaderi 2000 yıldır paylaşan bu insanları birbirinden cahil akıllı diye ayırmak en büyük bölücülük değil midir? Sizin gibi kendini çok akıllı görenler yüzünden, gerçeği saklayanlar veya göz ardı edenler yüzünden, kimin barış kimin savaştan yana olduğunu bilmek istemeyenler yüzünden ve her şeyin şiddetle çözüleceğini sanıp paşalarının kuzusu olanlar yüzünden başımıza daha çok şeyler gelecek. Bu toplumda çoğunluktan yana yazmak, güçlüden yana yazmak çok kolay.. vicdan’dan yana yazmak, güçsüzlerden ve az olanlardan yana yazmak ise çok zordur. Elinizi vicdanınıza koyun ve öyle yazın” diye devam ettiriyor yorumunu.

Bir konuda haklı !. Kürt sorununda “onlar ve bizler” tanımı yapıldığı ve de Kürt halkını cahil ve terörist, diğerlerini milliyetçi ve bu vatanın gerçek sahipleri olarak gördüğümüz sürece çözüme ulaşmak zordur ve bu şekilde bir düşünce büyük aymazlıktır. Asıl bölücülük budur. Buna sonuna kadar katılıyorum. Benim yazılarımda “cahillik” olarak nitelediğim değerleri, Kürt halkının geneline yüklemek de gafilliktir. Fakat sisteme baş kaldırıp, dağa çıkmak, ele geçen asilik yöntemleri ile her seferinde ortalığı yıkıp, yakmak cahilliğin daniskasıdır. Bugün Diyarbakır’da kepenklerini kapatan vatandaşların hepsi, bu durumu istedikleri için mi bu protestolara, eylemlere katılmışlardır. Eğer bu eyleme katılıyorlarsa, korkularındandır. Eğer bu duruma başkaldırmıyorlarsa, korkunun arkasına sığınılmış bir cahilliktir. Bunu inkar edebilir misiniz?

Evet, doğu ve güneydoğu yıllarca, boş bırakıldı. İlgilenilmedi. Evet, Kürtçe bir zamanlar bu ülkede yasaktı, birçok vatandaş kendi dillerini belki konuşamadılar. Evet, bölge halkı, bıçağın kemiğe dayandığı bir ekonomik ve sosyolojik fakirliğin içindedirler. Evet, bu durum ne demokrasiyle ne devletçilik ne de milletçilik anlayışıyla bağdaşmaz. Bunu hep söyledik, ben de söyledim, yazdım. Ama bunun karşılığında, devletin kendi eksikliğini gidermek istercesine, bölgeye götürülen tüm imkânların hiç edildiğini, okulların, hastanelerin yakıldığını, yolların mayınlandığını, öğretmenlerin, doktorların, hemşirelerin, mühendislerin öldürüldüğünü de yazdım. Buna yalan diyebilir misiniz? Bugün bölgedeki şehirlerde, batıdan oralara göreve gitmiş ya da sonradan yerleşmiş bazı vatandaşların evlerinin taşlandığını, yollarda tahrik edildiğini, <ı>“bu şehir bizim, buradan çekip gidin” diye tehdit edildiğini, çocuklarının okullarda dövüldüğünü ben kulaklarımla işittim. Bunun karşılığında <ı>“ben Kürt kökenli bir insanım. Bölücü örgütlere ne bir kuruş para veririm, ne de onların partisine oyumu veririm” diyen bir vatandaşla, <ı>“ben Kürdüm. Ama hemşerilerimin bu yaptıklarını onaylamıyorum ve Kürt olmaktan utanıyorum” diyen başka bir Kürt kökenli bir insanlarla tanıştınız mı ? Ya da onlara kulak verdiniz mi? Veya <ı>“ Hayvanlarımızı alıyorlar, yiyeceklerimizi alıyorlar. Yardım yapmazsak bizi öldürecekler, çocuklarımızı da silah zoruyla dağa götürdüler” diyen Kürt kökenli bir köylüyü dinlediniz mi? Sizi temin ederim ki ben dinledim. Üzüldüm !.. Kahroldum !.. Öfkelendim !..

Diyorlar ki, ben yazılarımda askeri, polisin yanındaymışım. Ezileni değil, güçlü olan hakkında yazıyormuşum. Ne alaka ? Bu yukarıdakiler “güçsüz” yada “ezilen” diye taraflandırılan kesimi ilgilendirmez mi ? Ben daha geçen gün “ terörle mücadeleye 300 milyarın üstünde finansman ayırdık. Halbuki bu parayla bölgede ne Gap’lar, ne üniversiteler, ne fabrikalar yapılırdı” diye yazmadım mı ? Hani bunun neresinde “çok bilmişlik” ve neresinde “güçlüden yana “ olmak.

Evet, çatışma, kavga, silah, bomba, tank, tüfek olmasın. Bunu istemeyiz ama size bombayla, silahla, mayınla, tüfekle saldıranlara da <ı>“ çok ayıp, bak kulağını çekerim” diyemezsiniz. Bu bir mücadele gerektirir. Ama kemikleşmiş sorunların üstesinden gelmek için de olayların üstüne gidip, sivil inisiyatiflerle daha radikal kararlar alıp, bölgeyi ekonomik ve sosyal olarak kalkındırmak gerekir. Terör belki bu şekilde hafifleyecektir ama bitirmek için kolluk kuvvetlerinin takviyesi ve garantisi hep olmalıdır. Onlardan esirgenen bazı hakların verilmesi gerekir. Ama bu haklar, bir ayrımcılığı körüklememeli, bunu isteyenlere prim verilmemelidir. Onlarında bu ülkede en az diğerleri kadar yaşam hakkı vardır. Ama silaha sarılma hakkı yoktur.

Şimdi, tüm bu yazılanlara, itirazı olan varsa, buyurun cevabını bekliyorum..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara