- Kategori
- Blog
Mahallenin Muhtarları

Her mahallenin bir tane muhtarı vardır. Ama “<ı>mahallenin muhtarları” çoktur. Gönüllü olarak ve genelde de lüzumsuz işlerle iştigal ettiklerinden olsa gerek pek bir çok bulunur, yurdum mahallelerinde bu insanlardan.
Mahallenin Muhtarları; her konuyu bilir, her işten anlar, her meselede uzmanlık derecesinde ehildirler(!). Her çorbaya limon, her salataya maydanoz olmakta üzerlerine yoktur.
Her gereksiz tartışmanın altından O’nlar çıkarlar. Öküzün altında buzağı aramakta, pişmiş aşa su katmakta ve şeytanın avukatlığını yapmakta master-doktora derecesinde ihtisas sahibidirler.
Kendilerine, birtakım payeler, sorumsuz sorumluluklar, yaftalar, cilalı etiketler yüklemekte pek bir mahirdirler. Hele bir de birkaç alkış, kıytırık takdir ifadeleri, sözümona onore edici söz, danışıklı komplimanlar da oldu mu; tutabilene aşk olsun bu mahallenin muhtarlarını.
En iyi bildikleri şey eleştiridir. Eleştirilmekten asla hoşlanmazlar. Polemik, demagoji, laf sokma adeta hayat tarzları haline gelir. Kime, nereden, nasıl girecekleri konusunda tam mesai çalışırlar. Mahallede ikamet gayeleri, yaşam suları; bu rahatsızlıklardan hayat bulur.
Zeytinyağı gibi her daim üste çıkmakta, saman altından su yürütmekte, ha bir de eşeğe ters binmekte akademik titr sahibidirler.
Lafı iyi söyler, kalemi kıvrak kullanırlar. Sözü süslemeyi, lambayı islemeyi iyi bilirler. Acındırmakta, gücendirmekte, kırıp, dökmekte üstlerine yoktur.
Mahallenin kurallarını –akılları sıra- mahallenin muhtarları korlar. Kovuşturmayı, soruşturmayı ve de sokuşturmayı yine kendileri yaparlar. Hiç kimseyi beğenmez, megalomanik tevazularındaki küstahlığı ve kibri uzun süre saklayamaz, çarşaf çarşaf dökülürler.
Hep “<ı>gibi yaparlar”. Demokrat gibi, hoşgörülü gibi, sağcı gibi, solcu gibi, fakir gibi, zengin gibi, yazar gibi, okur gibi, aydın gibi... Aslında O’nlar “<ı>mahallenin muhtarları”dırlar.
Ve tek dayanamadıkları, kabullenemedikleri, sindiremedikleri; ok gibi dosdoğru olan mahallelilerdir. Çamur atıp da izini bile bırakamadıkları mahalleliler yani. Hatalarıyla ve kendileriyle barışık; içsel saygılarını ve de özgüvenlerini kaybetmemiş mahalleliler.
Biliyorum, bu bizim mahalleler varolduğu sürece bu “mahallenin muhtarları” da varolacaklar. Kendi yağlarında kavrulup ama yağlarını sıçratacaklar. Kendilerini koruyabilenlere aşk olsun. Ne diyeyim?
@Geçen sene bugün "Ateşle Oynama, Yatağa İşersin": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=77941
@Geçen sene bugün " 'Beyaz Melek' Filmine Yüz Bin Seyirci Gencebay'dan": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=77940
@İki sene önce bugün "Kiremit Denince Aklına Çatı Gelmeyenlerden misiniz?": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=15208
@İki sene önce bugün "Aşk Oyunu 3-5-2 Sisteminde Oynanır -Hücum-": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=15192