Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '11

 
Kategori
Siyaset
 

Manzara-yı umumiye

Manzara-yı umumiye
 

Erbakan ın cenazesi, özlediği Türkiye manzarasını sergiledi. Hoca siyaset alanında başarılı olsaydı, ülke, bu manzaranın içine düşecekti. Allah bizi korudu. Erbakan ın, bir zamanlar bu ülkenin Başbakanı olduğunu düşünmek bile, beni ürkütüyor. Bu manzarayı görüp de, bazı olaylara şükretmemek elde değil. Derler ki: Birinin ölümüne ağlayan, aslında kendi ölümüne ağlarmış. Doğru mudur acaba? 

Ben, din faktörünü, siyasete sermaye edenlerden, oldum olası tırsmışımdır. Allahtan korkmayan, kuldan hiç korkmaz. Bizim ülkemizde, tarih boyu, yapılan isyanlar, ayaklanmalar, hep dine dayandırılmıştır. Günümüzde de, kimi siyasilerimiz ve siyasi partilerimiz de, hep bu ipe sarılmışlardır. Ne yazık ki; yoksulluğun ve çaresizliğin hüküm sürdüğü ülkelerde, bu ip, işe de yaramıştır. İyi de, dini bütün Başbakanlar, dindar Cumhurbaşkanları, diktatörler, yoksulluğa çare buldular mı? Bunlara güvenip, oy verenler, perişanlıktan kurtulabildiler mi? Ne gezer. Daha beter oldular ve yoksulluk bu kesimlerde, bağımlılık yarattı. Erbakan ın icadı olan, milli görüş gömleği, milli çöküş gömleğine dönüşürken, Recep Tayyip Erdoğan, Erbakan dan öğrendikleri ile, Erbakan ı sildi, süpürdü. Giderayak, devletin 1.5 trilyonu nu okus pokus yapan Erbakan, zor günler geçirdiyse de, dindar Cumhurbaşkanımızın affetmesi ile kurtuldu. Kurtulur kurtulmaz, partisinde deprem yaratıp, asansörle genel başkanlık koltuğuna kuruldu. Derler ki: Siyaset makamının koltuğu, alışkanlık yapar. Bir kez oturmaya gör, kaşıntıdan duramazsın. 86 yaşındasın. Kaldıraçla ayakta duruyorsun. Ne işin var siyaset aleminde? Dedim ya, siyaset, hastalık gibidir. Hocanın cenazesine yüzbinler katıldı. Ağlayan, ağlayana. Yukarıda da dediğim gibi, bir ölünün ardından ağlayanlar, aslında kendi ölümlerine ağlarlarmış. Vah gidene. 

Tüm TV kanallarımız, Erbakanın muhteşem hayatını anlatırken, ben kalkmış, neler anlatıyorum. Ne anlatsaydım. Bir türlü becerip hayata geçiremediği tankı mı, anlatsaydım. İktidar olduğu dönemlerde, beş torba çimento ve 50 kg inşaat demiri ile, memleketin her köşesine attığı temelleri mi, anlatsaydım. Durmadan, Atatürk e ve Cumhuriyete hakaret eden, mollaları, hocaları, üfürükçüleri, Başbakanlığa davet edip, yedirip içirmesini mi anlatsaydım. 28 Şubat, muhtırasına neden olmasını mı anlatsaydım. Bunları, 32 kısım tekmili birden, anlatan olacaktır. Ben öyle aklıma gelenleri sıraladım. Rahmetli, Libya ya yaptığı dış gezi de, Kaddafi nin hışmına da uğramıştı. Libyalılar, Kaddafi nin ünlü çadırını, başına geçirirken, Ne yazık ki, rahmetli bunları göremedi. Kendi ölümlerine doya doya ağlamak isteyenlerin doldurduğu, kalabalık bir cenaze töreniydi. Sağlığında didiştikleri bile oradaydı. Ne demişler: Yalan dünya. Dünyada, ölümden başka, her şey yalan. Oraya toplananları da, bu gerçek, bir araya getirmişti, ama anlayan kim? 

 
Toplam blog
: 820
: 326
Kayıt tarihi
: 02.10.08
 
 

Nerede, nasıl, ne zaman, umursamıyorum. Bir şekilde dünyadayım, yaşıyorum. Hayatı seviyorum. Tanr..