Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '07

 
Kategori
Felsefe
 

Marks nerede yanıldı?

Marks nerede yanıldı?
 

Tarihler 1849'u gösterdiğinde sonradan dünya düzenini derinden etkileyecek iki kişi tanışmıştır. Bunlardan biri Karl Marks, diğeri ise Engels'dir. Bu tanışma sırasında Marks otuz bir yaşındadır, Engels ise henüz yirmi dokuz yaşında. Arkadaşlıkları ilerledikçe ortak çalışma alanları da iç içe geçer. Çalışma alanlarını ayırıp, kurmak istedikleri manifestoyu daha sağlam temellere dayandırabilmek için el ele verirler. Marks, bundan böyle ekonomik sorunları inceleyecektir. Engels ise, doğa bilimleri ve felsefe sorunlarını inceleyecektir.

Bu arkadaşlık uzun yıllar sürmüştür. Arkadaşlığın sonunda da kapitalizmin korkulu rüyası "Bilimsel Sosyalizm" görüşü ortaya atılmıştır. Bu görüş, bütün dünyayı değiştiren büyük bir felsefi görüştür. Nitekim, Marks XI. no.lu tezinde bunu açıkca söylemiştir: "Filozoflar, dünyayı çeşitli biçimlerde açıklamaktan başka bir şey yapmadılar. Şimdiyse dünyayı değiştirmek söz konusudur."

Marksizmin temelini diyalektik dünya görüşü oluşturmuştur. Yani, her hangi bir olgunun bütün görünüşleri, arasındaki bağımlılığın çözülmezliğini ve birliğini görmek gerekmektedir. Bu görüşten yola çıkan iki arkadaş, kendilerinden önce metafizik ve bireyci açılardan ruhsal bir temele dayandırılarak açıklanmaya çalışılan tarihi, ilk kez maddesel temele dayandırarak açıklamışlardır. O halde şöyle demişlerdir: " Günümüze kadar gelen bütün toplumların tarihi, sınıflar arasındaki mücadelenin tarihinden ibarettir."

İki arkadaş daha sonra insanlık tarihini ilk kez sınıflar arasındaki mücadelelerin tarihi olarak şöyle sınıflandırmışlardır:

1- İlkel Toplum: Üretim biçimi kolektifdir. Özel mülkiyet yoktur.

2- Köleci Toplum: Üretim ana karakter olarak köleler üstündeki özel mülkiyetle biçimlenir.

3- Feodal Toplum: Üretim ana karakter olarak toprak üstündeki özel mülkiyetle biçimlenmiştir.

4- Anamalcı Toplum: Üretim ana karakter olarak üretim araçları üstündeki özel mülkiyetle biçimlenmiştir.

5- Toplumcu Toplum: Üretim, üretim araçlarının kolektifleştirilmesiyle biçimlenmiştir.

Marks ve Engels'in öğretilerine göre bu sıralama Batı uygarlığının evrimidir. Ve maddeci tarih görüşüdür.

Marksizmi öğretiden uygulamaya koyan kişi Lenin'dir. 1917 Ekim Devrimi'nden sonra kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği devleti, rejimini "Sosyalizm" olarak duyurmuştur. Böylece kapitalist ya da Marks'ın yazdığı gibi "Anamalcı Toplum"un karşısına "Toplumcu Toplum" çıkıvermiştir. 1917 yılından 1991 yılına kadar yetmiş dört yıl sosyalizmi uygulamaya çalışan Sovyetler Birliği bunda başarıya da ulaşmıştır. Fakat, 1991 yılındaki çöküşünün ve dünyayı yeniden "Anamalcı Toplum"un kucağına bırakması, sosyalizmi kendi toplumuna anlatamamasından kaynaklanmıştır. Çünkü, gelişen teknoloji sayesinde, dünyadan haberdar olan ve "Anamalcı" yani kapitalist dünyanın göz aldatan şatafatlı yaşamına özenen Sovyet halkı içten içe baş kaldırmaya başlamıştır. Gorboçav gibi bir yönetici tarafından da Sosyalizm'den temelli ayrılış gerçekleşmiştir.

Oysa, sonuç çok daha ilgi çekici olabilecekti. Bence Marks'ın öngörmediği bir olasılık vardı. "Anamalcı Toplum" öylesine zenginleşecekti ki, en üst zenginlikte emekçi kesim de bundan yararlanacak ve artık emeğin sömürülmesi değil, emeğin zenginleşmesi söz konusu olacaktı. Nitekim çok gelişmiş kapitalist toplumlarda bunu görebiliyoruz. Artık, kapitalist toplumlarda Marks'ın dediği gibi "Zincirlerinden başka kaybedecekleri" çok şeyleri var. Ülkemiz işçi sınıfının bile bu kadar çarpık kapitalizme karşılık, kaybedecek çok şeyi var. Bu durumda, yani "Anamalcı Toplum"dan "Toplumcu Topluma" nasıl geçiş yapılacaktır?

Ya sosyalizm devam etseydi? Sovyetler Birliği bu yolla ulusal gelirini arttırsaydı ve kişi başına düşen gelir kırk-ellibin dolarların üzerine çıksaydı, "Toplumcu Toplum" düzeni sürecek miydi? Yoksa kapitalist düzenin çıkmış olduğu noktaya mı çıkacaktı? Yani hedef aynıydı da yollar mı farklıydı? Sonuçta ikisi de zenginliği emekçi kesimle paylaşmayacak mıydı?

Marksizm emeğin sömürülmesine karşı çıkan, kapitalistlerin kapitallerini kat kat yükselten "Artık değere" karşı çıkan ve bir zamanlar alanlarda coşkuyla savunduğumuz öğretiler bileşkesiydi. Ancak, olmadı. Yürümedi. Şimdi diyeceksiniz ki, "Marksizm ölmedi onu uygulayanlar yanlış uyguladı hâlâ uygulama şansı var." O zaman bir düşünelim, Marks'ın saydığı "İnsanlık Tarihi" evreleri kendinden önceki insanlığın tarihi olduğu için doğru. Pekiyi ya kendinden sonraki tarih? Yani sosyalimden sonra gelmesi gereken insanlık tarihi "komünizm"di. Ama olmadı. Sosyalizm, komünizme geçemeden bitti.

Siz, öğrencilik yaşamınızda büyük denklemler çözmüşsünüzdür. Denklem sonuca kadar doğrudur. Ancak sonucu doğru hesaplayamamışsınızdır. Böyle bir işlemden sonra hangi öğretmen size tam not verdi?

Marks bir yerde yanılmıştı. Ama nerede?

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..