Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Mart '08

 
Kategori
Aile
 

Medyanın yaratıcılığı

Medyanın yaratıcılığı
 

Katil zanlısı Başak


Geçen hafta, neresinden bakılsa çok acı bir olay, tüm kamu oyunu sarstı.

Politik bir mesele değildi bu seferki. Düpedüz bir cinayet, daha doğrusu bir katil olayının, fertlerinin yaşamlarını yörüngesinden savurduğu bir aile faciası.

Gencecik bir kız, üniversite profesörü olan annesini öldürdü, boğazını keserek.

Kızın anne ve babası ayrılmışlar. Sorunlu bir aile besbelli. Kız annesi ile hiç anlaşamamış. Yazılıp çizilenlere bakılırsa, parçalanmış bir ailenin, mutsuz meyvesinin, inanılmaz fiili. Kızın ruhsal sıkıntıları yüzünden tedavi gördüğü de verilen detaylar arasındaydı.

Olaya çeşitli açılardan bakabiliriz. Şiddete meyilli bir yaradılışın, zavallı öz annesine duyduğu, hiç hakedilmemiş ölçüsüz bir kinin korkunç sonucu. Veya parçalanmış bir ailede, kimlik ve aidiyet bunalımına düşmüş genç bir insanın, geri dönülemez biçimde yoldan çıkışı. Veya toplum tarafından manevi destek ve koruma verilememiş gençlerin kayboluşuna acı bir örnek. Olay nereden kaynaklandı, suçlusu veya suçluları kimlerdi, bilmiyoruz. Yanlarında değildik. Sağlıklı bir tahlil yapabilmemiz mümkün değil.

Tabii ki bir anne, öldürülmesi gerekecek bir varlık olarak, çoğumuz için hiç akla gelmeyecek biridir. Anne sevgidir, anne kucaktır, anne insanın bir ömür boyu bağını hiç koparamadığı, hiç kopamadığı bir varlıktır. Karnında taşıyıp, doğurup büyüttüğü çocuğunun eliyle öldürülmesi, hepimizin tüylerini diken diken edecek bir düşüncedir.

Bu çocuk, hangi sebeplerden, hangi olguların etkisiyle bu noktaya gelmiştir yoksa gerçekten ruhen hasta mıdır, bilmiyoruz.

Yapabildiğimiz, giden anneye de, kalan yaşamını anne katili olarak sürdürmek zorunda olan çocuğa da sonsuz üzülmektir ancak.

Bu haberin sarsıntısı henüz geçmemişken, iki gün sonra, adeta kopyalanmış gibi birincisine benzeyen ikinci bir olay düştü gazete ve internet sayfalarına. Bu defa Konya’da, Açık Öğretimde okuyan başka bir kız, Benal, annesi Sebahat Gülbeyaz'ı kesmişti. Onun için de yazıldı çizildi tabii, yine parçalanmiş bir ailenin çocuğu, yine ruhsal tedavi görmekte olan bir insan. Dışarıdan görünüşüyle, yine tıpatıp ayni dram.

İlk olayın üzerinden dört gün geçti.

İkinci olay şimdiden gazete sayfalarından kayboldu.

Birinci olay ise, medya tarafından yakın takibe alınmış durumda.

Bugünkü başlık: “Bu kez hafif makyaj yaptı.”

“Ayşe Olcay Tiryaki’yi öldüren kızı Başak, ilk yakalandığında yaptığı makyajla dikkat çekmişti. Bugün ise, doktor kontrolüne giderken, hafif bir makyajı tercih etti.”

“Bir kadın gardiyan ve jandarmaların nezaretinde kelepçeli olarak hastaneye getirilen zanlı Başak Aydıntuğ'un üzerinde pembe renkli bir kazak, kot pantolon ve spor ayakkabı bulunduğu görüldü.”

Bu ilginin kaynağı acaba, katil zanlısının profesörler ailesinden geliyor olması mı?

Öyle de olsa, neden olayın olası detayları değil de, genç kızın makyajı ve giyimi ilginin odağını oluşturuyor?

Yoksa medya, katil zanlısı bu genç kızdan bilerek ya da bilmeyerek bir medya starı mı yaratmakta?

Haberin konusu genç ve güzel bir kadın olduğunda, olaya başka türlü yaklaşamıyor ve otomatikman mı yapıyor bunu?

Medyanın bu yaratıcılığı, bağımlılık mı yaratmış yoksa medyada?

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara