Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Ocak '10

 
Kategori
Deneme
 

Merhaba 2010

Merhaba 2010
 

Sana mektup yazma arzusu 2009’un hazin gidişi ile yeşerdi içimde.

Daha dün, O’nun gelişini kutlamıştık, kimimiz gece kulüplerinde sazlı sözlü eğlenerek, kimimiz tek başına evde keyifsiz izlenen, özensiz hazırlanmış TV programları karşınında, ya sabır çekerek.

Tuzu kuru evlerde, kızarmış hindiler, sıra, sıra dizilmiş rakı, şarap ya da bir başka içecek kadehleri ile donatılmış sofra kurulmuşken, bazı hanelerde tahrana çorbasının kokusuna bile hasret, yokluğa kürek çeken insanlar, açlık kokan nefeslerinin sesini dinleyerek, umut bağlamıştı 2009’un davul zurnayla gelişine.

Büyük umutlarla gelişini kutladığımız 2009, kaşla göz arasında geçip gitti.

Şimdi O’nu eskidi diye kaldırırken tarihin tozlu arşivine, dönüp bir muhasebe yaptık 365 günlük geçmişiyle.

Ne değiştirdi diye sorduk, bu milletin makûs talihinde?

Kocaman bir hiç çıktı önümüze.

O gitmeden senin gelişini karşılıyoruz, bir başka telaş başka bir heyecan var içimizde.

Yine hindiler kızarmış, rakı, viski açılmış, votka, şarap kadehlerde.

Gazlı içecekler mi, onlar su gibi akıyor içen içene.

Sahi bunlar niye?

Zavallı hindilerin günahı ne?

Yeni bir yıl teşrif ediyorsa tarih sahnesine; ne değişecek necip milletin makûs talihinde?

You Tuba’da Safiye Ayla çile bülbülüm çile’yi söylüyor o muhteşem yorumuyla.

2010’da işçiler, memurlar, emekliler ve diğer çalışan emekçiler kurtulacak mı mutfakta çile kaynatmaktan?

Memleketi yönetenler, iktidarı elinde tutanlar, iktisat ya da ekonomi okuyanlar, zam yapmaktan başka çözüm mü arayacak, ekonomiyi düzlüğe çıkartmak için?

Veya emniyet ve asayişi koruma görevi olanlar, hukukun işleyişinden, meri yasaları uygulamaktan sorumlu bulunanlar, milleti bölme, memleketi eyaletlere ayırma hayalleri kuranlara karşı, tavizsiz yasaları uygulayacaklar mı?

Aydın geçinen, akil adam kisvesi ile dolaşan, kalemleri ile topluma yön verme iddiasında olan, kendilerini demokrat diye tanımlayan, Ağrı Dağına Ararat adını vermek isteyen damarındaki kanın rengi meçhul dünya vatandaşı olup asla Türk vatandaşı olamayanların fikirleri değişecek mi 2010’da?

Dillerinden açılımı düşürmeyenler, ormana bakıp tek, tek ormanın içindeki ağaçları saymaktan vaz geçecekler mi?

Çam, sarıçam, kızılçam ladin, kayın meşe, ardıç, kestane, gürgen alıç, ahlât vs ormanı meydana getiren bir unsurken, onları tek, tek telaffuz ederek ormanı orman olmaktan çıkartıp bir koruya çevirdiğini fark edecek mi basiretsiz siyasetçiler?

Ya da Demokratik Cumhuriyetin, laik Devlet olma nimetlerinden sonuna kadar istifade eden ve bu özgürlüğü kullanarak laik Devlete savaş açan din tacirleri bu arzularından sarfınazar mı edecek?

Yoksa cennet vatanın eşsiz nimetleri necip milletin evlatları arasında hakkaniyetle paylaştırılacak mı?

Açlık sınırında yaşayan, emekliler, asgari ücretle çalışan işçiler, refaha ulaşacaklar mı?

Elbette yazacak, soracak çok ama pek çok şey var, sana soracak. Lakin sorsam ne olacak?

Biliyorum değişen bir şey olmayacak. Sadece takvim yapraklarında 365 gün senin adın yazılı kalacak. Bir yıl sonra sende tasını tarağını toplayıp gideceksin. Sen giderken de ne hamam değişecek ne hamamcı ne tellak. Her şey aynı olacak. Umutsuzluk yoksulun yüreğinde kor, ocağında ateş olarak yanıp duracak.

İnsanlar yeni bir umutla 2011’i kutlamak için yine seferber olacak, umut ekecek.

Dilerim ve isterim ki, Sen evet Sen beni yanıltır, milletin beklentilerini karşılarsın.

Söz veriyorum beni yanıltırsan, övgü dolu yazılar yazacağım arkandan. Belki ağıt bile yakarım gidişine.

Millet olarak şan ve şerefle yazarız seni tarihimize. Ve gururla okuturuz gelecek neslimize.

Ne duruyorsun öyleyse?

Elini çabuk tut daha ilk günden koyul işine…

Ne kaldı şunun şurasında?

4 gün geçip gitti bile.

 
Toplam blog
: 380
: 438
Kayıt tarihi
: 27.08.07
 
 

Karanlığın düşmanı Işık! Gecenin zifiri karanlığı, şafak sökerken yerini, ufukta yükselen Güneş Işı..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara