Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '22

 
Kategori
Edebiyat
 

MİSAFİR

Bir akşam konuğum ol

Oturup konuşalım biz bize

Anıların çubuğunu yakıp

Uzatalım geceyi biraz

Ahmet TELLİ

Dünyanın  aziz misafiridir insan.Doğduğu andan itibaren dünyaya gözlerini açtığı ilk dakikalarda küçücük elleriyle hayata tutunmaya çalışırken bazen de gözlerini açamadığı o masum ve sevimli haliyle insanın ruhunda merhameti uyandıran  incecik sesiyle..Bir çocuk dünyaya geldiği an hem o dünyanın hem de kucağına düştüğü annenin aziz misafirdir.İnsan dünyaya geldiği an dünya o insandan sorumlu, insan dünyadan sorumludur. artık.Ve her sorumluluk özünde bilgi barındırır o bilgi bizim öz suyumuz yaşam kaynağımızdır.Farklı köklerden beslenen ortak payda olan insan olmanın gereklerinde birleşen bir eşduyumdur yaşamak.Her anın hakkını vererek yaşamak.Çünkü doğan her çoçuk yalnızca insan yavrusudur.Ne zalim ne alim ne katil ne sanatçı ne bilim insanı sadece bir yavru..Konup düşen kucağımıza.

İşte bu insan yavrusu görebilen bir göze sahip insanların olduğu bir çevreye düşmüşse ne güzel ne şanslı..Her şey konuşur artık çocukla,açmak üzere olan turuncu bir çiçek suya ihtiyacını onun da sevgi istediğini fısıldayıverir kulağına. çocuğun.Yürürken gözlerinin içine içine bakan fındık gözlü yavru köpeği düşünmeden sevebilir bir çocuk.Bir kediyi incitmeden yumuşacık tüylerinin arasında ruhunu dinlendirmeyi bilir bir çocuk.Çünkü her çocuk doğuştan bilgedir  çocuklara bencil diyenler utansın külliyen yalan.Çocuk bu dünyanın sadece kendisi için yaratılmadığını bir yetişkinden çok daha iyi bilir.Çünkü her çocuk bilge doğar ve o bilgelik tohumu yeşertildikçe dallanır budaklanır ve çocuğu bir orman gibi rengarenk bir bahçe gibi ışıl ışıl yapar.Güneşli günler çocugun saçlarında parlatır sarının tüm tonlarını.Bir limon ağacı kimseye çaktırmadan en tatlı limonlarını uzatır çocuğa bir karınca ağzındaki bir parça çekirdeği kendi ebatından çok büyük olmasına rağmen  nasıl taşıdığını öğretir ,çünkü çocuk bakmayı bilir baktığında görür,gördüğünü hisseder hissettiğini de anlar.Henüz yargılamanın ne olduğunu bilmez çünkü.Zİhinsel filtreleri henüz yargılamayı öğretmemiştir ona.İşte bu aziz misafirin dünya hayatı yolcuğunda en öenmli durak yeri ana kucağından sonra okuldur,her okul bir yuvadır onlara.Zaten adına ana babalık dediğimiz şey adına öğretmenlik dediğimiz şey özü özü rehberlik edebilme becerisidir.Ve bu beceri hayatı ne kadar tanıdığımızla sorunlarla baş edebilme becerimizle orantılıdır.Binalar kalıcıdır,unvanlar kişiler sayılar gelir ve geçer,geçip giderken nice hayalleri gözyaşlarını şen kahkahaları bırakır geride.İşte insan dediğimiz mahluk yaradılışından itibaren o güzelliklerle doğar ve o güzellikler orta çıkmayı şekillenmeyi bekler bir ustanın elinde hayata doğru akmayı hayata doğru evrilmeyi bekler.İnsan aziz bir misafirdir ana kucağında..baba ocağında ve adına okul dediğimiz yuvalarda.Dünyaya misafir olarak gelen her insan okuldan geçtiğinde hayattan da geçiyor aslında.Bu geçişler teğet olmasın bu geçişler nereye nasıl gittiğini hangi yoldan hangi sonuca ulaşılacağını bilen kıymetli ustaların ellerinde ve her tuttuğu cevherin işlenmeye hakkı olduğunun düşünen kalplerin potasında eriyerek şekillensin.Bizler belki de günümüz gençlereine en çok mutlu olmayı en çok kendi değerini görebilmeyi öğretmeyi borçluyuz biz buna borçluyuz..daralan şu dünyanın ve kısacık zamanın içinde kendimizi birer yetişkin olarak tanımlayabiliyorsak bilmeliyiz,yetişkin olmanın hakkını vermek bir çocuğa rehberlik edebilme becerisini taşıyor olmak demektir,

Bunu ilk olarak da kendi içimizdek çocuğa borçluyuz o çocuk bir reberi çoktan hak etti çünkü..

Tüm öğretmenlere..anne babalara ve tüm sevgili aziz misafirlerime ithafen...

 

 
Toplam blog
: 22
: 83
Kayıt tarihi
: 26.08.14
 
 

Çocukluğumda çok iyi bir rüya senaristiydim. Çevremdekiler sıkılsa da küçük olduğum için bir şey de..