- Kategori
- Edebiyat
ÇIĞ
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak,
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Edip CANSEVER
Önceleri bir noktaydı kötülük.Küçük,siyah bir nokta, dikkatle bakan gözlerin görebildiği gördüğü zaman incinebildiği sadece naif kalplerin farkında olabileceği kadar küçük..Azdı.Sonra kütülük tek başına güç yetiremeyeceğini biliyordu iyiliğe..İYİLİK GÜÇLÜYDÜ.Tek başına kendisinin kahramanı olduğu destansı hikayeler yazdıyordu. yürekli insanlara emsali olmayan..Özgündü iyilik.Özgürdü,cesurdu,dikti.
Bir kere iyiliğin var olmak için güçlü bir şeylere ihtiyacı yoktu.O,geceleri uyuyan tüm masum çocukların darda kalmışların sevgiye ilgiye şefkate muhtaçların üzerine kendiliğinden örtülen yumuşacık bir battaniyeydi.Ne hırsları vardı ne bitmeyen öfkeleri ne kıskançlıkları vardı ne de yarışları.Masumdu.Ve yeni doğan her canlının yavrusunda yeni açan bir çiçeğin beyazında denizin ilk sabah dalgasında sabahın ilk çayında tüten bir çorbada ilk başarılan sınavda ilk aşık olup da uyuyamadığımız gecede hep vardı.Her şeyin iyi olmaya ihtiyacı vardı ama iyiliğin hiçbir şeye ihtiyacı yoktu.
Ama kötülük öyle değildi,kötülük bulaşmayı yaranmayı riyakarlığı dalkavukluğu sahteliği severdi.Bir nokta olarak belirdiği her kalbi yavaş yavaş karartır hastalandırır ve sonunda da onu ele geçirirdi.Sinsi ve fark edilmeyen bir hastalık gibi.Bir yerden gelen ama o yerin neresi olduğu bir türlü kestirilemeyen leş bir koku gibi.Sinir bozucu bir kaşıntı gibi bir türlü yeri bulunamayan.Herkesin bildiği ama herkesin utanmadan susmayı,çıkarına yaraşır şekilde davranmayı seçtiği bir yalan gibi.Sızlayan bir diş gibi.
Önce korkuyu seçer kötülük.Kötülük, korkutmayı sever.Sinsice korkutur girdiği kalbi,kulağına fısıldar her ruhun''Bu senin iyiliğin için sen yapmasan başkası yapacak merak etme''teselli ettiğini zannettiğimiz kıskanç bir dosttur kötülük.Şekilden şekile girer.Bencillğe sığınır hemen,Sen yapmayıver bu sefer de,der mesela.Sonra kıskançlık ve öfkeye sokulur onları ayrı bir sever kötülük,hele haset bir numaralı can yoldaşıdır,her derdini ona döker sayın kötülük.Kimde ne varsa ona göz diker,mutlu olan huzurlu olan her kalp ona diken gibi batar.Ciğeri sökülür neşeli gözler görünce.Hele birbirine aşkla bakan gözlere mil çekesi gelir.
Yavaş yavaş kararır insan.
Çığ gibi büyür kederi.
Önce siyah bir karartı.
Sonra kederden bir duvar.
Gelsin yalnızlık..
Kaçınılmaz yalnızlıktır sonu,aynalar bile kaçar kendisinden.Şen kahkahaları ve dikkat çekmeye meftun kıyafetleri birden bire değişen ruh haliyle kötülük başarmıştır girdiği bünyeyi esir almayı.Yalnızlık sarar bir sarmaşık gibi,uçar gider gül pembesi umutlar.Artık hiçbir kaygı düşmez yüreğine.Nitekim kaygı yapacağını yapmıştır.Bencillik tüm görevini nizami şekilde yerine getirmiştir.Sorumlu ve iyi bir insan kisvesi bir kabuk gibi sarar yapay yüzünü tuhaf gülümsemesini..İçinden en derinden şu cümle yankılanır durur ''Senin evin yanmadıkça,senin çocuğun ölmedikçe kime ne olduğunun hçbir önemi yok'' Al krediyle evini,çek altına arabanı bir de eş bulup çocuk yaptın mı kralısın bu alemin.O yüzden yüzün güler ruhun hep ıssız.Kötülük en çok ıssız yerlerde gezer.Dostsuz kalplerde sevgisiz zihinlerde aşksız evlerde kıyaslayan hastalarda..Oysa herkesin sadece kendisine ait olan tek bir yolu ve yolculuğu vardı.
Yürümesini öğretmediler..Koşmayı kaçmayı vurmayı ağlatmayı suçlamayı bildiğimiz kadar olsun öğrenemedik yürümeyi..
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
işte o kadar.
MENDİLİMDE KAN SESLERİ