Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mutluluk

Mutluluk
 

sessızlik ...


Uykusuz geçen gecelerimden bir tanesiydi ve sabahı dar eden huzurum da o sıralar beni terk etmişti. Sabahın ilk ışıkları ve yalnızlığımla baş başaydım. Sokaklar üzerine çizik atılmamış boş bir kâğıt parçasını canlandırıyordu. Usulca uzaklaşıyordum kendimden, her birine çizik atmaya uğraşıyordum, yapamıyordum. Belki de kıyamıyordum bu masumiyete; çünkü o kadar güzeldi ki sessiz bir İstanbul sabahı sanki her taraf huzurun bekçiliğini yapıyordu insanlara. Çok güzel bir görüntüydü. İnsanların izlemeye doyamayacağı görüntüden. Ben usulca uzaklaşıyordum. Sessiz sakın bir şekilde ilerledikçe insanların sabaha olan nefretlerini yüzlerinden okumaya başladım. Her birinde neden yine bugün diye başlayan sözcüklerle dolu yüz ifadeleri; oysa daha farklı olmalıydı diye düşünürken köhne bir yoldan geçen, ömrünün belki de son sabahlarını geçiren bir amcayla karsılaştım.

İlk önce hal hatır sordum. Sonra yardım etmek isterken ters bir cevapla karsılaştım, şaşırmıştım ama tebessüm dolu bakışları beni mutlu ettiğini söylemeliyim. Çünkü özlemiştim mutlu insan görmeyi aynada. Hayallerini kurarken tam karşımda duruyordu mutluluğun baş harfi. Bırakmadım tabi, sorgu sual için en güzel fırsattı. Bulunduğum semtin en güzel mekanına götürdüm amcayı, ‘çay içer misin’ diye sordum. Tabi diye cevap verdi, içilmez mi. Ben de tamam diyerek karşılık verdim. O sıra çevreyi izlemeye başladı amca, o çevreye bakarken ben de onu izliyordum. Amca o kadar içten bakıyordu ki; belki de ilk defa hayata bu kadar bağlı mutlu bakan bir insan görmüştüm. Bayağı bir şaşkına uğrattı beni. Sebebini öğrenmeliydim ve sordum nasıl bu şekil bakabiliyorsun hayata neden bu kadar mutlusun? İlk önce yine bir tebessümle bana baktı, sonra anlatmaya başladı. ‘’Mutluyum delikanlı.

Hayattan bir alacağım yok, onun da benden alacağı yok. Yaş kemale erdi, üzülecek bir konum da yok, aşkım da yok, vefam da yok. Hürüm anlayacağın; ama insan bu zamanda anlıyor hayatın değerini. Şimdi senin gibi olsam neler neler yapmazdım. Zamanımı en iyi şekilde değerlendirirdim. Boş hiç vaktim olmazdı. İşte delikanlı bu duruma düşünce anlaşılıyor her şey, hayatım boyunca çevreme iyi izlenimler verdim, hep iyi davrandım, hep güler yüz gösterdim. Şuan bakıyorum çok seviyorlar beni. Amca da amca! Bu durum beni mutlu ediyor; ama şimdiki gençler bilmiyor kıymetini hayatın ilerde anlarlar.’’

Üzüldüm amca böyle diyince gerçekten. O zaman anlaşılan değerin hiç bir anlamı kalmıyor. Biterken bir merhaba gibi aynı. Üzüldüm.

Çok sonra bana ‘’sen mutlu musun, memnun musun hayatından’’ dedi. ‘’Mutluyum’’ dedim. ‘’Hep mutlu ol’’ dedi. ‘’Sev sevil; çünkü hayatın en güzel günleri bu yaşadıkların’’ dedi. Bütün cümlelerinde haklıydı. Beni düşünmeye sevk etti ve çay için teşekkür edip usulca bir boşluğa doğru ilerleyip kayboldu. Bense hala düşünüyordum; mutluluk denilen mucizenin nasıl yaşanacağını ve onu yakalamayı ....

 
Toplam blog
: 29
: 526
Kayıt tarihi
: 31.12.07
 
 

Şafak Soysal Ünıverste öğrencısıyım, yazı yazmayı ve okumayı cok sevıyorum sanırım bu kadarı yeter..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara