Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Nerelerdeyim???

Nerelerdeyim???
 

Merhabalar Arkadaşlar,

Şu roman işine gireli beri -ki bence hiç fena ilerlemiyor ve ki gördüğüm en az otuz kişi romanımı okuyor- doğru-düzgün haberleşemediğimizi farkettim. Ben bu aralar fazlasıyla off-line kaldım sizlere. Ancak amacım o değil biliyorsunuz, mümkün olduğunca sizden, sizinle ve biz-bize olmak. Bu blog ortamına girdiğimden beri özen gösterdiğim bir ruh hali bu benimkisi. Hayatın hızla ilerlemesini bir yana bırakırsak, fazlaca bir mazeret üretemem son durumuma.

Yaklaşık 2 haftadır yurt dışındayım. Biliyorsunuz ki benim asıl mesleğim mühendislik. Tabi mesleğimin dışında ben aynı zamanda Bendmak firmasının genel müdürüyüm. Dolayısıyla bu ortama harcadığımın mesainin 3 -4 mislisini işime harcıyorum ki bu da çok doğal. Giitiğim ülkeler sırasıyla Brezilya ve Rusya. Yani benim tabirimle siyah popo ve beyaz popo...

siyah popo

Brezilya yıllar geçtikçe daha da ilerliyor. Şu anda dünyada Türkiye'den sonra en fazla dikkat çeken ülke. Üreticileri destekliyor. Hususi, sonradan kurulmuş bilim ve üniversite kentleri var. Şeker pancarından ürettikleri petrol onları avantajlı kılıyor. Ekonomileri geçen seneye göre durgun olmasına karşın, bu sene fuar inanılmaz iyi geçti. Yani benim gördüğüm bu sene de bir problem yaşamazlar.

Brezilyalı kadınlar, tüm güney amerikalı kadınlar gibi, cinsel kimliğine son derece önem veren güzellikleri oransal anlamda tartışılır ki ben bu konuda yeni onluk bir puanlama sistemi başlattım ve buna göre bu hanımlar 3/10 gibi düşük bir puan alıyorlar benden.  Yani az -çok Türkler ile aynı puandalar gözümde. Büyük çıkık popo ve küçük göğüsler...

Sao Paulo'da ilk defa şehir merkezinde kaldım: Republika. Gündüzleri değil de geceleri korkunçtu. Uyuşturucu kullanımı, fahişelik üst düzeyde ve sokakta yaşayanların sayısı inanılmaz ve neredeyse hiç yıkanmayan-sokağa sıçan-işeye tipler. Bu anlamda Türkiye'de yaşadığım için son derece gurur duydum kendimle.

Türklerle-Brezilyalılar karşılaştırıldığında bizim yarımız kadar ancak çalışıyorlar, yani tembeller. Anladığım kadarıyla benim tüm eleştirilerime rağmen Türkler dünyada en çalışkan millet ki halihazırda ben yaklaşık 40 ülke görmüş bulunmaktayım.

Sao Paulo'yu artık avucumun içi gibi biliyorum, 4. gidişim artık harita kullanmıyorum. İnsanlarıyla kaynaştım ve nerdeyse hiç ama hiç İngilizce konuşmadım. Zaten istesem dahi konuşan insan bulmak neredeyse imkansız. Süper arkadaşlarım var. Newton fimasından Masuratti ailesi ve Antonio, Edmilson(Feramentes'ten), Carla ve daha niceleri. Beni gördüklerinde hoş geldin "Anil" diyorlar. Bu benim yurtdışı adım artık ve ben de en az Anıl kadar benimsemiş durumdayım.  

beyaz popo

Dünyadaki en bakımlı ve dolayısıyla en güzel kadınlar tartışmasız. Bence 8/10. Ama ruh halleri kesinlikle sorunlu. Her gün Miss Model of Russia gibi dolaşmak ve bunun için para harcamak. Gülmüyorlar ya da gülemiyorlar. Gülmemeleri güzel görünmek istemelerinden tıpkı bir heykel gibi. Oransal olarak erkeklerin son derece önüne geçmişler:%70. Yani erkek yok memlekette. Hepsi 2. dünya savaşında ölmüşler. Ve belki de bu yüzden güzellik konusunda mücadele ediyorlar. Bacaklar gördüğüm en güzelleri. Ve hatta 1. gün ve 4. gün olmak üzere, sarışın-yeşil gözlü ve kumral-kara gözlü olmak üzere, dünyada bugüne kadar gördüğüm en güzel 2 kadını metroda gördüm. Doğal güzellikten bahsediyorum. Öyle ki kumral olanı Monica Belluci'yi x2 sollar. Nefesimi kesti...

Moskova'da herşey görgüsüzlük üzerine kurulu. Yani ana kiriter bu. Araba markalarının özeliklerinin, jiplerin ve her modelin en sonuncusu, en lüksü, en güzeli. Türkiyeyle kıyaslarsak 1.35 katı.. Paranın bolluğu her an belli oluyor. Tabi ki fiyatlardan da. 45 m2'lik bir evin -merkezden uzak- 400.000 USD. Çok pahalı. Kira en lüks caddede toplamda 50 m2 için aylık 50.000 USD. Yani anlayacağınız Moskova dünyanın en önemli cazibe merkezi. Fahişelerin gecelik fiyatı 600 USD.

Bence güzel bir şehir. Beni en çok etkileyen Kızıl Meydan, Kültür parkı, Arbatra caddesi, Sixties Diner adındaki kafe.  İngilizcede COLLOSAL diye bir kelime vardır. Türkçeye devasal diye çevrilebilir. Devasal caddeler -en az on şerit-, devasal ve en lüks-kaliteli üretilmiş binalar, hele o meydanlar ve parklar. Çok medeni ancak görgüsüzlüğü içinde kabolmuş bir toplum görüntüsü.

Bunları yurtdışı notlarım olarak kabul edin. Anlatacak çok hikaye olmasına karşın ne yazık ki zamanım kısıtlı...

Kendinize iyi bakın... 

Sevgiller,

ANIL...

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..