- Kategori
- Eğitim
Okumada seçicilik
Kuantum nedir? (Sabahattin Gencal)
Okumaya doymuyorum. Okumaktan doyulur mu, doyulur mu? Elbette okuyabildiğimiz sürece okuyacağız. Ama neyi, niçin okuyacağımızı, nasıl okuyacağımızı, ne kadar okuyacağımızı bilmeliyiz. Yani benim gibi kötü okuyucu olmayacağız. Ben kötü okuyucu olduğum konusundaki teşhisimi yıllar önce koymuştum. Teşhis koymak işe yaramaz ki. Reçete almak da işe yaramaz; reçetenin gereğini harfiyen yapmak gerek.
Konuyu bir benzetme ile açalım: Birkaç yıl önce gittiğim bir doktor, günde 1700 kalorilik yemekten fazla yememem gerektiğini söyledi. Ayrıca yağlı, tuzlu, şekerli yiyeceklerden de, un mamulü yiyeceklerden de uzak durmamı söyledi. Ayrıca kızarmış yiyeceklerin dokunacağını da belirtti. Günde 6 öğün yemem gerektiği, hangi vakitlerde neler yenmesi gerektiği …vb. hususular üzerinde durdu. İlk yıl hafiyen uydum söylenenlere. Her ay kontrole gittiğim doktor: “Sen bilinçli adamsın, artık doktora gelmesen de olur.”dedi. Bu anda utanıyorum. Tavsiyelere tam olarak uyamadım…
Okumak için böyle çalışmalar oluyor mu? Öğrencilere listeler veriyoruz, tavsiyelerde de bulunuyoruz o kadar. Dimağımız midemizden daha az mı değerli? Okumakla ilgili olarak ayrıntılı biçimde, denenmiş tavsiyeler gerekmez mi? Gerekir tabii. Sadece çocuklara ve gençlere değil herkese okuma reçeteleri hazırlanmalı. Reçetelerin uygulanıp uygulanmadığını da kontrol etmeli. Oto kontrol olursa daha da iyi olur. Ben kendimi zor frenliyorum.
Çok çeşitli alanlarda, dallarda okuduğum yetmiyormuş gibi, bu günler kozmik bilim, kuantum düşünce gibi kavramlara merak sardım. Ama boyumuzun ölçüsünü alarak geri adım attım.
1970’li yıllarda ruh ve madde üzerindeki yazıları okumaya dadanmıştım. Baktım ki olmuyor, okumayı bıraktım. 3-5 yıl önce kuantum üzerine kafa yormaya başladım, yine başaramadım. Bu durumları nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Normal ölçülerdeki okumalarım dışındaki bu okumalar kaloriyi mi artırıyor. Kaç kalorilik okumalıyım? Şekerli ya da tuzlu mu oluyor bunlar? Ne olduğunu bilmiyorum. Bildiğim, bu konuları hazmedemiyorum.
Okumayı yemek yemeye benzetmem nasıl oldu bilmem. Derler ya benzetmelerde hata olmaz.
Benzetme yapmadan da anlatamaz mıydık bu durumu? Ziya Paşa’nın bir beyti anlatmak istediğimiz durumu özetler sanırım:
“İdraki meali bu küçük akla gerekmez
Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez, ”
Sabahattin Gencal, Başiskele - Kocaeli, 09. 07. 2011