Olmadı Esra Ceyhan!

Tüm gündüz programlarını eleştirirken, bazen kötü duygulara kapılıyordum.
"Acaba Esra Ceyhan'a haksızlık mı yapıyorum?" düşüncesi içimi kemiriyordu.

Esra Hanım, sizin programlarınızı yıllarca izleyen biriyim. Çoğunu beğenirdim. Ama son zamanlarda konuk seçiminde pek dikkatli davranmıyorsunuz gibi geliyor bana. Siz akıllı ve güzel bir kadınsınız. Seyircilere pozitif enerji aşılayacak özellikleriniz var. Gülümsemeniz, hareketleriniz, kimseyi kırmamaya çalışan tabii konuşmalarınız hoş.
Yalnız size şunu sorabilir miyim sevgili ESRA Hanım? Yardım istemek için gelenlere ağırlık veren çok program var. Siz de bunlardan biri mi olmak istiyorsunuz? Reyting için devamlı insaların Türk Milletinin duygularını suiistimal etmesine imkân mı vereceksiniz? Çok daha güzel konular var. Yardım isteyenleri Devletimizin makamlarına havale edemez misiniz. Onların rezilliklerini bizlere göstermeden?

Dün de seyrettiğim ve tamamen düzmece niyetlerle, suiistimal ederek, yardım koparmak için geldiklerine inandığım 3 kişi ile toplumu oyalıyorsunuz.

Anne, "Ben evladımı terk ederim ama gelinimi bırakmam, onu çok seviyorum." diyor.
Herkes alkışlıyor.
"Bravo be, ne insanmış ha! İşte kaynana dediğin böyle olmalı."

Duygusal milletiz ya! Çoğumuzu iki boyalı lâf etkileyebiliyor.
Ben etkilenmedim.
İkisini de terk etme! Aile arasında hallet işini. Ne arıyorsun televizyon kanallarında? Milletin duygularını suiistimal etmek amaçlı, plânlanarak gelinmiş. Güzel bir davranış değil tabii.

Gelinin yüzü çok güzel. Ama bir kaza sonucu sol yanı hasar görmüş. Bunun estetik ameliyatlarla filân tedavi edilmesi gerekiyor. Masraflı iş tabii. Gelmişler Esra ablalarına, bence senaryoyu da üçü evde hazırlamış. Esra Hanım bunu fark etti ki programı onlardan bahsetmeden sadece Cüneyt Arkın ve eşi Betül Yüreklibatur ile kapattı.

Sevgili Esra Hanım, lütfen biraz dikkatli olun! Millet olarak zaten çoğumuz ekonomik sıkıntılar içindeyiz. Bir de sizin programlarınızla içimiz kararmasın!

Damat 12 yaşında iken kaçırmış kızı! Allah Allah! Ben 12 yaşında sünnet oldum ya! Bu ne menem iştir? Bunlar nasıl bir ailedir? Anne almış şimdi 20'nin üzerindeki oğlunu, takmış gelinini de koluna, "Ver elini Esra Ceyhan programı!"

Oğlan, ukâlalık yarışması yapılsa, birinci olamazsa bile mutlaka ikinci olur. Mikrofon eline geçince, dır... dır... da... dırrrrrr... Stüdyo seyircilerine teker teker lâf yetiştiriyor.

Konu ne? Eşinin yüzü bozulmuş da, düzeltilmezse ayrılacakmış. Kim düzeltecek? Esra Ceyhan'ın rica edeceği profesörler. İyi be! Sağlık sigortalarına filân gerek yok, Esra Ceyhan, Seda Sayan, Şebnem Kısaparmak, Su Gibi, Serap Ezgü... İsimlerini sayamadıklarım kusura bakmasınlar! Haaaa... Bir de Lerzan Bacı'm var. Bunlara akın edelim, her bi derdimize deva olsunlar!

Damat, gelini öyle aşağılıyor ki, anlatmak zor. Ama gelinin hiç umurunda değil. Masum masum, acındırıcı ifadelerle bakıyor.

Esra Hanım soruyor:

- Ne diyorsunuz eşinizin söylediklerine?

- Haklı, doğruyu söylüyor.

Gel de çıldırma. Bir çocukları var, 2 aylık da hamile. Ama kocası yüzüne estetik ameliyat yapılmazsa boşayacakmış? Nerede kadın hakları dernekleri? Nerede hükümet yetkilileri? Bir kadına bu kadar kötü muamele yapılır mı?

Darılmayın ESRA Hanım, size değer veriyorum ama, bu insanları bizim karşımıza çıkardığınız için de kınıyorum. Lütfen stüdyo konuklarını seçerken daha titiz davranın. Bizleri yalanlarla dolanlarla aldatmasınlar. Siz de buna alet olmayın.

Mustafa Mumcu, 10 Ocak 2008 / 17:10