- Kategori
- Mizah
One çay please!!

Yurtdışı gezisi için gerekli evraklar elime ulaşmıştı nihayet.
Ancak Atatürk hava alanı bekleme salonunda zaman geçmek bilmiyordu.
Gün ışımasına tam tamına dört saat vardı çünkü!
Uçağın kalkış saatinin belirsizliğide ayrı bir sıkıntı yaratmıştı bekleşen yolcular arasında!
Bekleme salonunun her köşesini baştan sona adımlamıştım neredeyse!
Uykumu kaçırmak istiyordum!
Tam bu sırada kahkaha sesleri duyuldu kafeterya tarafından!
İşte eğlence dedim, çaktırmadan konuya müdahil olurum belki!
Ancak ne mümkün!
Hepsi yabancı ya bunların!!
Ve habire meşrubat siparişi vermekteler!
Ben geri kalır mıyım?
Al sana ilk iletişim denemesi!!
Hem de İngilizce!
Ne güzel, Avrupa öncesi antreman olur yahu!!
Yihhuuuuuu!
"One çay please!"
Pardon!!
"One çay plaseeeee dedim duymadınız mı?"
Kullandığım cümleye etrafımdaki zatlar epeyce bir güldüler!
İlk yabancı dil sınavım başarısızlıkla sonuçlanmıştı anlaşılan!
Ama öylesine emindim ki!!
Evde bir elimde sözlük diğerinde yarım kadeh Fransız şampanyası şakır şakır konuşuyordum oysa!!
Neyse onlar gülmüşse yanlış söylediğim tartışılamazdı pek tabii ki!
Neşem kaçmıştı ama çabuk toparlandım!
Olmadı mı dedim!
Tea demeliydiniz dedi garson!
Ama siz çay dediniz!
I’m sorry dedim.. (özür dilerim)
Mazeret belirtmek amacıyla, "I’m english much no" dedim bu defa! (benim İngilizcem çok iyi değil)
"I’m english evil".. (benim İngilizcem kötü)
Bu defa gülmeler kahkahalara dönüştü!
Garson, neeee, sizin İngilizceniz çok şeytan haaa, dedi bu defa!
İngilizce/Türkçe sözlükte kötü'nün anlamı evil’dı oysa!
Hemen uzaklaştım oradan!
Ve bir daha da mecbur kalmadıkça ağzımı açmadım!
Hem Ülkemizde karşılaştığımız turistlerin Türkçesi çok mu mükemmeldi sanki!
Onlarla alay etmek bir yana, çat pat Türkçelerini can kulağıyla ve gururla dinlemekteyiz, yalan mı?
Hevesimi kırdılar!