Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '09

 
Kategori
Güncel
 

One minute Sn. Başbakanımız !!!!

One minute Sn. Başbakanımız !!!!
 

Avrupa fatihimiz.


17.08.2009

ONE MİNUTE SN. BAŞBAKANIM !!!!!!

Anayasamızın 3.üncü maddesine göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”. Yani biz üniter bir devletiz. Üniter Devlet, devlet, ülke, millet ve egemenlik unsurlarından oluştuğuna göre, tek ülke, tek millet ve tek egemenlik vardır. Bu nedenle devleti oluşturan unsurlar bölünmez bir bütündür.


Son günlerde Kürt Sorunu, Kürt Açılımı diyerek PKK nin ve ondan yana olduğunu söyleyen DTP nin baskısı ile iktidar neredeyse ülkemizi içinden çıkılmayacak maceraya sürüklemek ister oldu.

Neymiş efendim Kürt sorunuymuş.

Bu ülkede gerçek anlamda Kürt sorunu yoktur.

Sorun kendilerini Kürtlerin temsilcisi gibi gösteren DTP ve PKK dir.

Allah aşkına şu büyük kentlerde oturan zenginlere bir bakınız. Çoğu Kürt kökenlidir.

Yıllardan beri TBMM‘de her mevkide temsil edildiler ve ediliyorlar.

Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, bürokrat olmadılar mı?

Bugün sadece iktidar partisinde 75 Kürt kökenli milletvekili yok mu? Bakanlar yok mu?

Kürt kökenli vatandaşlarımız Türkiye’nin dört bir yerine dağılmışlardır.

Bilhassa büyük kentlerde rahatça yaşamaktadırlar.

Nice meşhur olmuş şarkıcılar, türkücüler yok mu?

İbrahim Tatlıses’ler, Mahsun Kırmızıgül’ler, sinema sanatçıları, sanayiciler saymakla bitmeyecek değişik kariyerde insanlarımız yok mu?

Onlar aydan mı geldiler buralara?

Bakınız bir yazar neler yazmış;.

Kendi gözümden, gerçekte var olmayan Kürt sorunundan biraz bahsetmek istiyorum. 1994–1995 yılları arasında iki yıl süre ile Bingöl’de sivil olarak Kürtlerle iç içe bulundum. Kürtler hakkında kısaca şu izlenimler edindim; Kendi içlerinde sıcakkanlı, dürüst, ahlaklı, imanı bütün ve birbirlerine sıkı bir şekilde bağlı insanlar. Ancak cehalet ve eğitimsizliğin ciddi bir sorun teşkil ettiğini gördüm.

1994 yılı Bingöl şehri için oldukça acılı bir yıldı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller. İnsanlar güneş batmadan önce endişeli bir şekilde evlerine dönerler. Akşam olduğunda sokaklarda kimseyi bulamazsınız. Gece olduğunda şehrin sokak aralarında çatışma sesleri duyulur. Şehrin giriş-çıkışları teröristler tarafından kesilir. Askeri araçlara saldırılar düzenlenir. PKK‘lılar tarafından şehre gazete gelmesi önlenmeye çalışılır. Bazen gazeteler birkaç gün gecikmeli gelir. Şehrin yerel radyolarına tehdit telefonları gelir. Türkçe yayın yapılmasın diye. Dağlardaki elektrik direklerine zarar verilir. Devletin çeşitli kurumlarına ait araçlar yakılır. Bundan daha vahim bir durum düşünebiliyor musunuz? Diyor.

Yazı oldukça uzun ben sadece kısa bir bölümünü aldım.

Evet, işte can alıcı noktayı çok güzel belirlemiş yazar. Cehalet ve eğitimsizlik.

(Ne için Kürt Kadınlarına 10 veya 15 çocuk doğurtturulur?

Devlet oralara doğumu teşvik edercesine çocuk başına para ödeyeceğine doğum kontrolü için neden uğraş vermez?)

Bu çocuklar sonra büyük kentlere gelirler. Sokaklarda yatar kalkarlar, zorla araba camı silerler, tinerci olurlar, ya da birilerinin maşası olarak kanunsuz işlerle büyürler.

Eğitim ve istihdama gelince:

Biraz hatırlayalım isterseniz..

Oralara giden gencecik kaç öğretmenimiz hunharca öldürüldü?

Devletin yapmak istediği okullar daha yapılırken ateşe verildi.

Bugün İstanbul’da dahi PKK bayrakları açılıyor ve kamu binalarına, masum halka zarar verilmiyor mu?

Şu kaçakçılık, mafya, eroin ticareti içinde kimler var? İstanbul’da boğazda yalıları olan Kürt kökenliler yok mu?

Barıştan bahsediliyor, ne barışıdır bu?

Onlar bu ülkenin insanları değiller mi?

Biz küstük mü birbirimize de barışalım?

Bu bir savaş değildir.

Tamamıyla dış güçlerin beslediği bir terör olayı ve vatanı bölme, kardeşi kardeşe düşürme planıdır.

Doğudaki vatandaşlarımız ne için PKK ya karşı tavır almıyorlar?

Yalanlara, menfaatlere dayalı kışkırtıcılardan o bölgeyi kurtarmak gerekmez mi?

Bugün DTP milletvekilleri halen tehdit edercesine konuşabiliyor halkı ayaklandırıyorlar.

Neymiş efendim, PKK yi ve Sn. Bilmem kimi Türkiye dikkate alacakmış. Yoksa olmazmış.

Haydi, oradan be!

Terörist anaları akan kanın durmasını istiyorlarsa önce evlatlarını dağa yollamasınlar ve PKK yı aradan çıkartsınlar.

Biz bin yıldır bir arada yaşıyoruz. Birbirimizi de iyi tanırız.

Daha dün Adana’da bir polisimizi kalleşçe bıçaklayıp şehit eden insanlar benim kardeşim olamaz.

PKK ile işbirliği içerisinde olanlar, isterse babamın oğlu olsun yine kardeş kabul etmem.

Kardeş diyoruz, kendi askerine kurşun sıkar mı kardeş ya?

O asker ki, kar da, kışta, sıcakta, dağda, bayırda, biz rahat uyuyalım diye nöbet tutar, canını verir.

Türkiye Başbakanı asla taviz vermemeli ve o meşhur Van minut’unu burada yüksek sesle söylemelidir ve ileride neler olabileceğini çok iyi analiz etmelidir.

Bizler, yani Kürtler ve Türkler olarak aklın yolu birdir diyerek el ele vermeli vatanı bölmek, parçalamak isteyenlere dur demeliyiz.

Hepimiz bu güzel vatanın evlatlarıyız. Aynı suyu içip aynı katıktan yiyoruz.

Gelin işsizlikle mücadele edelim.

Gelin yoksullukla mücadele edelim.

Gelin yolsuzluklarla mücadele edelim.

Etnik milliyetçiliği bırakalım. Oralardaki Feodal yapıyı kıralım. Toprak reformu yapalım.

Emperyalizmin, faşistlerin pis oyunlarına gelmeyelim.

Biz dünyanın çekindiği bir gücüz, biz bir milletiz.

Hepimiz kardeşiz…

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..