Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Haziran '09

 
Kategori
Siyaset
 

Onlar bir darbe daha yemeyi ve yaşamayı hak edenlerdir

Onlar bir darbe daha yemeyi ve yaşamayı hak edenlerdir
 

Gündemden darbeler inmezken bir yeni açılım da 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasının yolunu açan anayasa değişikliği önerisiyle Baykal'dan geldi.

Peki, 12 Eylül yargılanabilir mi?

Tarih 6 Eylül 1987 ve siyasi yasakların kaldırılması için Özal referandum yaptırıyor.

<ı>Halk oylamasına 24.436.821 seçmen katıldı. Geçerli 23.347.856 oydan 11.711.461’i 'evet' (% 50.16), 11.636.395’i 'hayır' (% 49.84) çıktı. Böylece, Geçici 4. madde yürürlükten kalktı.

<ı>Bu referandumda Evet oyları ile Hayır oyları arasında sadece 75.066 oy çıkmıştır. (Vikipedi)

Bu referandum ilk kez oy vermek için sandığa gittiğimden benim için unutulmazdır. Tercihimi yasakların kaldırılması yönünde kullanmıştım. Ancak henüz 18 yaşındayken şu soruyu sorduğumu çok net olarak hatırlıyorum.

"Yasakların arkasında neden bu kadar büyük bir destek var?"

Üstelik yasakları destekleyen kişi Turgut Özal'dı ve yanılmıyorsam "hayırcıların" arasında bugün AKP sıralarında milletvekilliği, bakanlık yapan kişiler vardı. Örneğin Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu "hayırcıydı."

Turgut Özal, 12 Eylül kabinesinde bakandı.

Güneş Taner, Hasan Celal Güzel, Hüsnü Doğan, Işın Çelebi, Adnan Kahveci, Kamran inan, Mesut Yılmaz hayır saflarındaydı.

Hayır ne demekti?

"Biz 12 Eylül darbesini destekliyoruz."

Bu kadar kestirmeden bu sonuca çıkabilir miyiz?

"Kesinlikle çıkarız."

12 Eylül darbesi bugün siyaset sahnesinde yaralan kişilerin dönüm noktası olmuştur. 12 Eylül darbesini Kenan Evren'in yaptığını düşünmek ve onu sanık sandalyesine çıkarmak yaşamının son günlerinde bir kere daha gündeme gelmesini sağlamak, onu Aziz yapmaktır.

Ancak bizim sığ zekalı siyasetçilerimiz, köşe yazarlarımız ve aydınlarımız aradan 30 yıl geçmesine rağmen hala 12 Eylül'ün ne olduğunu anlayamamışlardır.

O yüzden de onlar bir darbe daha yemeyi ve yaşamayı hak edenlerdir.

Kenan Evren suçsuz mudur?

Asla! Erdal Eren asıldığında 18 yaşında bile değildi. (Bugün Amerika'da Somalili 16 yaşında bir korsan yargılanıyor. Korsanların lideri olduğu iddia ediliyor. Punduna getirseler onu da asacaklar.) Onun ardından ettiği laflar bile işlediği suçu affetmeyeceğimizin nedenidir:

<ı>"Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım. Bu vatan için kanını akıtan, bu Mehmetçiklere silah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim. Buna siz razı olur musunuz?"

Bu konuşmayı bütün Türkiye televizyonlarından dinledi. Ben de dinledim. O konuşmayı canlı dinleyenler delicesine alkışladılar.

Erdal Eren'in kendisine yüklenen suçu işleyip işlemediği hala tam olarak belli değildir. O tarihte bile yargı tam olarak kanaat oluşturmamışken beş general idamını emretmişlerdir. Benim vicdani kanaatimde o emri imzaladıkları için suçlu duruma düşmüşlerdir.

Darbe sonucu neler olmuştur? (Vikipedi)

    650.000 kişi göz altına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı). İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi. 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. 98 bin 404 kişi <ı>örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi <ı>sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi <ı>siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin <ı>işkenceden öldüğü belgelendi. 937 film <ı>sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi -<ı>kaçarken- vuruldu. 95 kişi -<ı>çatışmada- öldü. 73 kişiye -<ı>doğal ölüm raporu- verildi. 43 kişinin -<ı>intihar ettiği- bildirildi.

Kuşkusuz istatistiklere yansımayan şeyler de vardı. Kayıpların sayısını bilmiyoruz. Darbe ile değişen yüzbinlerce hayatın öyküsünü de...

Turgut Özal, onun ekibi ve bugünkü oluşmuş devlet kadrosu 12 Eylül darbesinin ürünüdür.

12 Eylül'den mağdurları dahil herkes suçludur, sorumludur. Kenan Evren bugün sırtını dayamış, o tarih öncesinde demokrasinin işlemediğinden söz etmektedir. Çok doğrudur. Bu sorumluluk dönemin siyasileri dahil herkesime aittir.

Ancak benim yazılarımda altını çizdiğim bir nesnellik vardır; o da demokrasimizin yaşayarak öğrendiği, geliştiği gerçeğidir. O gün politize olmuş gençliğin çok büyük donanım eksiklikleri vardı. Bu eksiklik teorik düzeyde devam etmektedir. Çok üzgünüm ki o günün sol içinde yer almış aydınları bugün liberalizmi seçmişler ve ona hizmet vermektedirler. Fikirsel anlamda demokratik kazanımları desteklemediğimizde altı boş kalacaktır.

Ayrıca Türkiye'de darbe kültürü ile bir hesaplaşma yapılmaktadır. Ben geçen sene Türkiye'de darbe kültürünün yok olduğunu ve darbe yapılamayacağını da yazmıştım, aynı noktadayım; ancak darbeciler boş durmasa da bu işi ellerine yüzlerine bulaştırmaya devam etmektedir. Türkiye çok yol aldı. Artık darbecilerin işi çok daha zorlaşmıştır. Türkiye demokrasisi de gelişti. Kurumları güçlendi. Entelektüel anlamda da darbenin desteğini yapacak bir taban bulmak da zorlaşıyor. Bunun anlamı Türkiye'de darbeci yok demek değildir; ama darbe yapabilecek durumda olmadıklarını söyleyebiliyoruz.

12 Eylül darbecileri yargılanabilir mi sorusuna dönecek olursak; bence o tren kaçmıştır. Ayrıca referandum ile onaylanmış bir anayasa, cumhurbaşkanı ve darbenin yine referandum ile yargılanabileceğini düşünüyorum. Bunun için mahkeme salonlarına da gerek olmadığına inanıyorum. Ne kadar gerçeği yansıtır şüpheli çünkü 1982 yılında oy kullanmış 18.841.990 kişinin yaklaşık 2,5 katı büyüklüğünde bir seçmenimiz var artık. Üstelik ilave gelen bu kişilerin önemli bölümü 12 Eylül'ün ne olduğunu bilmiyor, anlamıyor bile.

1991 yılında kurulan DYP-SHP koalisyonu bu referandumu yapmalı ve 12 Eylül'ü halka sormalıydı. Ama onlar uzlaşmayı seçtiler. Üstelik 12 Eylül'den en fazla etkilenmiş olanlardı da.

12 Eylül kamuoyunda defalarca kere yargılanmış ve mahkum edilmiştir. Bugün Türkiye’nin gündemini tıkayan sorunlar yerine hala bununla uğraşmak tekrar ediyorum 92 yaşına gelmiş bir adamın gösteri sırasında ölmesine neden olmaktır. O zaman da ona anıt mezar yapacak yer arar dururuz.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara