- Kategori
- Tarih
Osmanlı'ya son darbeyi kim vurdu?
Osmanlı'yı övenler Atatürk adıyla barışık değiller. Çoğu cehaletle Atatürk'ün icraatlarını, ne yapmak istediğini bilmeden Atatürk'e hakaretler yağdırırlar. Atatürk'ün kendilerine sunduğu özgürlük ortamından en iyi şekilde istifade etmelerine rağmen, dini dogmalarla, bağnazlıkla Kemalist inkılaplara küfrederler. Düşmanlıklarının sebebi bellidir; istedikleri şeriata inançla bağlı, dini kurallara her şekilde uyan, tek mezhepten, tek tip insan yaratma idealleri Atatürk'ün devrimleriyle engellenmiştir.
Onlar Atatürk'ü Osmanlı'yı ortadan kaldırmakla suçlarlar. Tarih konusundaki kıt bilgileriyle Atatürk hakkında saçma sapan konuşurlar. Dahası Osmanlı Devleti'nin gerçek katili İsmail Enver(Enver Paşa)'i övmeyi de ihmal etmezler. Bunun sebebi İsmail Enver'in 1922 yılında Buhara'da Basmacılara destek verip Orta Asya'daki Sovyet iktidarını yıkmak için savaşması ve savaşırken ölmesidir. Halbuki İsmail Enver İttihat ve Terakki'nin ilerigelenlerinden biri olarak Osmanlı sevdalılarının çok sevdiği padişah II.Abdülhamid'i tahtından etmiş ve uyguladığı siyasetle imparatorluğu tarihe gömmeyi başarmıştır. Evet bugün islamcı ve ülkücü kesim hala var olmasını arzu ettikleri Osmanlı'yı uçuruma sürükleyen kişi İsmail Enver olmasına karşın sırf Türkistan'daki ideallerinden dolayı ona sempati duyar.
Osmanlı'yı otoriter siyasetiyle 30 yıl yöneten ve özellikle asıl tehlike olarak gördüğü azınlıklara müsamaha göstermeyen tavrıyla islami ve ülkücü kesimin halen takdirini toplayan II.Abdülhamit, İsmail Enver ve İttihatçıların kurbanı olmasına rağmen, İsmail Enver'in de aynı kişiler tarafından takdir edilmesi ne garip çelişkidir.
Meşrutiyet taraftarı olarak iktidara gelen İsmail Enver,eski padişah Abdülmecit'in torunuyla evlenerek hanedana damat olmayı başarmış ve bu sayede de padişah V.Mehmet Reşat üzerinde daha etkili olma imkanı yakalamıştı.
Alman sempatizanı olmakla nam salan İsmail Enver'in, devletin kaderini belirleyecek olan Cihan Harbi'nin hemen arefesinde Harbiye Nazırlığı'na getirilmesi Osmanlı için en büyük talihsizlik oldu. Daha göreve geldiği gibi orduda Fransız modelini terk ederek Alman modelini tatbike başladı. Temmuz 1914'de ilk dünya savaşının başlamasının hemen ardından savaşı mutlak kazanacağına inandığı Almanlarla gizli bir anlaşma yaptı.
Nihayet İsmail Enver İngilizlerden kaçan Alman donanmasına bağlı iki gemiye sığınma hakkı tanımış, daha sonra da bu gemilerin Türk bayrağı çekilerek Karadeniz'deki Rus limanlarını bombalamasına müsaade etmişti. İsmail Enver amacına ulaşmış ve Rusların savaş ilanına aynı şekilde karşılık vermişti. Maceracı Enver'in Almanların gücüne güvenerek geleceğine inandığı çabuk galibiyetle itibar kazanma, kahraman olma arzusu bizzat yönettiği Sarıkamış Harekatı'nda da felaketi getirdi.Yetersiz erzakla ve kış şartlarında uygulanan Sarıkamış Harekatı, Çarlık ordularının özel çabasıyla değil, İsmail Enver'in yanlış stratejisiyle tam bir hezimet olmuştu. Sessizce payitahta dönen İsmail Enver bu başarısızlığının basına yansımasını da engelledi.
1915 yılında çıkan ve maalesef hala Ermeni Soykırımı adıyla sık sık gündeme getirilerek, Türkiye'ye suçlama olarak yöneltilen Tehcir Kanunu da İsmail Enver'in eseri olarak tarihe geçti.
Savaşta Osmanlı'nın yenilgisinin kesinleşmesiyle Berlin' e kaçan İsmail Enver'in bundan sonra uygulayacağı tutarsız siyaset bile bugün Türkiye'deki ülkücü ve islami kesimin onu takdir etmesine engel olmaz. Zira önce Bolşeviklerle anlaşmaya çalışan İsmail Enver başarısız olunca Buhara'ya geçmiş, Turan devleti kurma gibi ütopik ideallerle Basmacı İsyanı'nda yer almış,Bolşeviklere karşı savaşmış ve sonunda da maceracılığının kurbanı olmuştu.
Bu kadar çelişkili politikalarla, kahraman olma sevdasıyla her yerde başarısızlığa uğrayan İsmail Enver'in hayatı aslında bugün tutarsız tavırlarıyla ne yapmak istediği belli olmayan ve ülkeyi maceraya sürükleyen politikacılara ders niteliğinde iyi bir emsaldir. Onu övenlere ise tarih konusunda biraz daha araştırma yapmalarını öneririm.