Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '08

 
Kategori
Öykü
 

Öyküm- bölüm - I -

Öykümü parça parça yazacağım.. Geçen sene yazmaya başladığım ve yazdan beri hiç dokunmadığım bir öykü.. Umarım tamamlarım..

BÖLÜM - I -

Gözlerini açtığında güneş çoktan doğmuştu. Kuşların sesleri ona mutluluk veriyordu. Yatağında tatlı tatlı kıvrılırken birden sıçradı. Saat kaç olmuştu? Hayır, dokuza geliyordu ve Mert yine geç kalmıştı. Son günlerde üzerinde çalıştığı tez için görüşmeye gidecekti. Görüşme saat ondaydı, onun buradan ayrılıp otobüs beklemesi, bir de o yolculuktan sonra inip oraya kadar yürümesi ise en azından iki saatini alırdı. Yine de denemeye karar verdi ve tam iki dakika içinde giyinip yüzünü yıkayıp dosyalarını alıp evden çıktı. Anahtar masanın üzerinden seslenmişti ona: “Beni unutma!” diye ama o duyamadı tabii…

Yoldan hızla geçti, otobüs durağına gidiyordu. Tam o sırada bineceği kırmızı otobüsün orada olduğunu gördü, karşısındaydı. Koşmaya başladı. Herkes ona bakıyordu; ama kimse otobüsü durdurmaya çalışmıyordu. Oysa Mert daha önce defalarca kez yardım etmişti şu an kendi durumunda olanlara.

Güne güneş ve kuş cıvıltılarıyla başlamıştı. Şimdi ise görüşmesine kırk beş dakika varken, bir otobüs durağında saçı başı dağınık, kravatı elinde, umutsuz ve boş gözlerle oturuyordu. Bir sonraki otobüsü beklemesi de onun bir işine yaramazdı. Tam ümidi kesip eve dönecekken yoldan yeni arabasıyla geçen bir arkadaşını gördü. Mert’in böyle lükslerde gözü yoktu, hiç olmamıştı. Şimdilik sadece başarılı bir üniversite hayatı ve ileride de iyi bir meslek istiyordu. Üniversite hayatı hep iyi olmuştu ama bugün bunu bir kez daha düşünmesi gerekiyordu sanki… Arkadaşı Görkem’in arabasına şöyle bir baktı, pahalı bir arabaya benziyordu. Görkem de onu görmüştü, el salladı. Mert tam arkasını dönmüş gidiyordu ki bir fren sesi duydu ve dönüp baktı. Görkem arabayı kenara çekti ve sinirle arabadan aşağıya indi. Motoru açtı ve korkunç bir duman bulutunun içinde kaldı. Görkem bu zamana kadar çok rahat büyümüş, bir yerden bir yere şoförle gitmişti. Kendi arabasını da kendi kullanmak istemişti herhalde ama arabalar hakkında çok bir şey bilmediği kesindi. Mert ise tam tersine arabalar konusunda uzman sayılabilirdi. Babası otomobil tamircisiydi, Mert küçükken ona çok yardım etmiş, sürekli incelemiş ve babası gibi usta olmuştu bu konuda.

Görkem’in yanına gidip baktı, arabanın sorunu belliydi, motorda su kalmamıştı. Bu çok basit arızayı çözmek mert için zor olmamıştı. En son motor kapağını kapattı, ellerini silkeledi ve Görkem’e göz kırparak:

-Hayırlı olsun Görkem, babanın hediyesi galiba, dedi.

Görkem’in yüz ifadesinden yanılmadığını anladı.

-Nereye bakalım, dedi ikinci sorusu olarak.

-Sorma dostum, bir arkadaşım gelecek. Onu almak için karşıya geçeceğim ben de.

Mert’in gözleri parladı birden. Onun da karşıya geçmesi gerekiyordu. Görkem’e başından geçenleri anlatırken hızla arabaya bindiler.

-Şimdi dostuma yardım sırası bende, dedi Görkem.

 
Toplam blog
: 41
: 542
Kayıt tarihi
: 30.03.08
 
 

Müzisyenim. Gebze'de TEV İnanç Türkeş Lisesi'nde okuyorum. Arada bir bir şeyler yazmak hoşuma gidiyo..